Dräger Türkiye Genel Müdürü Zafer Kaşıkara:
“130 yılı aşkın deneyimimizle öncüsü olduğumuz teknolojileri, bütünsel çözüm anlayışımızla geliştirmeye devam ediyoruz”
Dräger Türkiye Genel Müdürü Zafer Kaşıkara ile firmanın çalışmaları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik:
Geçtiğimiz yıl yeni teknolojilerinizle sektörü buluşturduğunuz bir yıl oldu. Bu çerçevede 2024’ü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu teknolojiler, hasta bakımı ve kullanıcı deneyimi açısından ne gibi yenilikler sunuyor?
2024 yılı büyümeye ve yeni teknolojilerimizi sektörle buluşturmaya devam ettiğimiz bir yıl oldu. 130 yılı aşkın deneyimimizle öncüsü olduğumuz teknolojileri, bütünsel çözüm anlayışımızla geliştirmeye devam ediyoruz. Bu yaklaşımımızı; ameliyathaneden yenidoğan yoğun bakım ünitesine kadar farklı alanlarla buluşturduğumuz yeni çözümlerimizle destekliyoruz. Daha da ötesinde medikal cihazların sistemler olarak bağlı olduğu, birbiriyle etkileşim kurarak güvenli ve emniyetli bir ortamda yeni klinik uygulamalar sağladığı bir akut bakım geleceği hayal ediyoruz.
Hasta bakımı ve güvenliği, kullanıcı deneyimi ve verimli iş akışı, çözümlerimizi geliştirirken her zaman önceliğimiz oldu. Yeni teknolojilerimiz arasında yer alan anestezi cihazı Atlan A100, monitörizasyon çözümü Vista 300 ve açık bakım kuvözü Babyroo TN300 ile bu unsurları en üst seviyeye taşımaya devam ediyoruz.
Anestezi alanındaki öncülüğümüzü sürdüren Atlan A100, Atlan ailesinin en yeni üyesi olarak farklı ameliyat ortamlarına mükemmel uyum sağlayan ölçeklenebilir bir sistem mimarisi sunuyor. Kişiselleştirilmiş akciğer koruyucu ventilasyon teknolojisini sunarken, düşük ve minimal akım anestezi uygulamalarıyla yeşil hastane konseptini destekliyor. 2024 yılında lansmanını gerçekleştirdiğimiz Vista 300 monitörümüz ise, hasta izleme süreçlerinde mükemmel entegrasyon sağlıyor. Tam entegre hasta izleme sistemiyle klinik hataları azaltarak perioperatif ve yoğun bakım süreçlerinde kesintisiz monitörizasyon sunuyor. Bir diğer yeni cihazımız da yenidoğan bakımına yeni bir soluk getiren Babyroo TN300, acil resüsitasyon ve aile merkezli bakım için geliştirilmiş bir açık bakım kuvözü. Doğumhaneden yenidoğan yoğun bakım ünitesine kadar geniş bir kullanım alanına sahip olan Babyroo TN300, kanguru bakımını destekleyen tasarımı ve gelişmiş alarm yönetim sistemi ile hem ebeveynler hem de sağlık profesyonelleri için konforlu bir bakım ortamı sağlıyor. Son olarak, önemli bir noktanın altını çizmek istiyorum. Tüm bu yeni teknolojilerimizi, orijinal aksesuarlarımız ve uzman servis hizmetlerimizle bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Dräger olarak, bütüncül bir yaklaşımın; güvenli, doğru ve sürdürülebilir çözümler sunmak için olmazsa olmaz olduğuna inanıyoruz.

Sağlık teknolojilerindeki dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz? Dräger bu dönüşümün neresinde yer alıyor?
Sağlık teknolojileri hızla değişirken, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik stratejimizin temelini oluşturuyor. Her yıl 300 milyon Euro AR-GE yatırımı yaparak yeni ürünler geliştiriyor ve patentler alıyoruz. Türkiye’deki hastaneleri geleceğe hazırlayan çözümlerimiz, kritik alanlardaki medikal cihazların fiziksel bağlantıya gerek duymadan veri aktarımı yapmasını sağlıyor. Bağlantılı Teknolojiler, Gaz Tüketim Analitiği, Alarm Geçmişi Analizi ve OR Companion gibi yenilikçi sistemler, ameliyathane ve yoğun bakım ünitelerinde hasta verilerinin otomatik, akıcı ve güvenilir şekilde paylaşılmasını mümkün kılıyor. Bu dönüşüm sayesinde, sağlık çalışanları veri toplama ve analiz süreçlerini hızlandırarak daha fazla kontrol sahibi oluyor. Güvenilir veri akışıyla hataları azaltıyor, klinik ve idari süreçleri optimize ederek hasta güvenliğini artırıyor, maliyetleri düşürüyor ve personel memnuniyetini yükseltiyoruz.
Bahsettiğiniz gibi, sağlık teknolojilerindeki dönüşümde sürdürülebilirlik trendi de ön plana çıkıyor. Dräger’in sürdürülebilirlik yaklaşımından bahseder misiniz?
Sağlık sektörü, yüksek atık hacmiyle çevreye en çok etki eden alanlardan biri. Özellikle anestezik gazların küresel ısınmaya etkisi, yıllık 1 milyon aracın karbon emisyonuna eş değer. Bu gazlar, güçlü sera etkisine sahip halojenli hidrokarbonlar içerdiğinden, çevresel etkilerini en aza indirmek büyük önem taşıyor. Düşük ve minimal akım anestezi, gaz tüketimini %70-80 oranında azaltırken, hastaların akciğer sağlığını koruyor, hastane maliyetlerini düşürüyor ve çevre kirliliğini önlemeye katkı sağlıyor. Dräger anestezi cihazları, bu yöntemin güvenli uygulanmasını mümkün kılarken, biz de “Yaşam için Yeşil Anestezi” yaklaşımıyla farkındalığı artırmak için eğitimler ve kurslar düzenliyoruz. Ayrıca, sadece anestezi çözümleriyle değil, geri dönüştürülebilir ambalaj ve sürdürülebilir ürün tasarımlarımızla da çevresel sorumluluğumuzu genişletmeye devam ediyoruz.
Son olarak, katkı sağlamak istediğiniz bir konu var mı? Mart ayı, farkındalık ve anlam dolu özel bir dönem. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, tüm kadınların gününü en içten dileklerimle kutluyor, her alanda hak ettikleri değeri gördükleri daha eşit ve güzel bir dünya temenni ediyorum. Ayrıca, sağlığımız için büyük bir özveriyle çalışan değerli hocalarımız ve tüm sağlık profesyonellerinin 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyor, emekleri ve fedakarlıkları için şükranlarımı sunuyorum
