Mehmet Ali ÖZKAN Türkiye keskin bir virajı daha kaza yapmadan döndü. Bu dönemeç o kadar keskin bir viraj ki bundan önce geçilen virajlara hiç benzemiyor. Bu seçimlerde ilk defa tüm siyasi partiler ve seçmen iki kutba ayrıldı. Bir tarafta cumhur ittifakı, diğer tarafta millet ittifakı. Bir taraf Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli’nin geçiş hazırlıklarını yaparken diğer bir taraf mevcut parlamenter sistemi koruyacağız dedi. Cumhurbaşkanı adayları semt pazarlarında tezgah açmış gibi ben şunu vereceğim bunu vereceğim, ben daha çok vereceğim, kredi kart borçlarını ödeyeceğim, asgari ücreti yükselteceğim, asgari ücretten vergi alamayacağım, yetmedi herkese iş vereceğim, iş bulamayan gençlere maaş bağlayacağım şeklinde uzayan vaatler sıkça söylendi. Kısacası ey seçmen sen rahat ol, gelecek endişesi yaşama, kafe köşelerinde telefon ve tabletlerle sosyal medyayı takip edin, yararlı ve zararlı neler varsa internette onunla meşgul olun, biz geldiğimizde ülkenin tüm sorunları bitecek sizde güllük gülistanlık bir Türkiye’de yaşayacaksınız demedikleri kaldı. Bunun dışında olabilecek ve olamayacak büyük söylemlerde ve vaatlerde bulundular. Seçmenin ne kadarı bu palavra sözlere inandığı bilinmez. Seçmenin çoğunluğu var olanı kaybetmeyelim diyerek oyunu kullandı ve istikrarı seçti. Birçok seçmen mevcudu korumak adına istemeyerek oy kullandı. Seçim sonuçları bunu işaret ediyor. Bu seçim sonuçlarını iyi analiz eden siyasetçiler gelecekte hatalarını düzeltirlerse kazanan olurlar. Değerlendirmeyenler de seçim akşamları telefonlarını kapatırlar. Seçmen ‘Ben referandumla cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kabul ettim, Türkiye benim kabul ettiğim bu yeni sisteme geçiş sürecini kısa sürede tamamlasın ve yeni yönetim şekliyle ülkeyi yönetsin’ dedi. Sevinenler de oldu üzülenler de. Yenilgiyi kabullenmeyip ‘biz başarılıyız, rakiplerimiz kaybetti’ deme cüretini gösteren yüzsüz siyasetçiler olduğu gibi, ‘kaybettim yenildim’ diyen harbi siyasetçileri de gördük şükürler olsun. Bu seçimde oyunu inadına kullanan seçmen tipiyle karşılaştı ülke. Ülkeye siyaseten bir iğne ucu kadar faydası olmadığı gibi, ülkenin baş belası olan terör grupları ile organik bağını koparmamış veya koparamamış olan partinin meclise girmesi pahasına inandığı partiye oy vermeyip bu partiye oy veren seçmeni anlamakta şahsen çok zorlanıyorum. Ülkeye faydasından çok fazla zararı olan vekillere bir sürü maaş, hazine yardımı, sosyal hakların verilmesinden tutun, milletvekili sıfatları ile ülkemizi Türkiye düşmanlarına şikâyet eden, kanun kaçaklarına daha çok yardım ve yataklık etme imkânı sağlamış olduklarının farkındalar mı? İşim ve konum siyaset olmamakla birlikte bu duruma şahsen isyan ediyorum. Bunlar neyin karşılığı olabilir diye. Bana göre vatana millete ihanet edenin desteklenmesinin hiçbir nedeni ve karşılığı olamaz. Önemli olan vatan ve millettir. Gerisi teferruat. Bu düşünce inanç yerine slogan gibi kullanıldığında hiçbir anlam ifade etmiyor. Doğrusuyla yanlışıyla önemli bir virajı kazasız belasız dönerek önemli bir seçim sona erdi. Artık iş âleminin mazereti kalmadı. Önümüze bakmak, işlerimize yoğunlaşmak zorundayız. Dilerim yeni hükümet sistemi ülkemize milletimize yararlı olur. Vatandaşa bugün git yarın gel diyen bürokrasi hazretleri sona erer veya azalır. Hızlı karar alabilen, ülke gerçeklerine göre politikalar geliştirebilenler göreve getirilir. İş âleminin, sanayicinin, tüccarın, esnafın, sanatçının, çiftçinin, vatandaşın derdini dinleyen, çözüm üreten nitelikli insanlar bakanlıklara gelirler. Yönetim ve bürokrasi kadrosu orkestra şefine ayak uydurur. Orkestra şefi de ülkemiz için en iyi besteleri orkestraya çaldırır. İyi bir orkestra şefliği örneği gösterir. Bakanlıklarda sektörlerin önünü açabilecek sektörel sorunları daha iyi bilen sivil toplum kuruluşlarından yetenekli ve çalışkan kişiler görev alırlar. İşini iyi yapanın önünün açılacağı, işini iyi yapmayanın işine son verileceği mekanizma oluşturulur ve uygulanır. Halkımız Türkiye’ye beş yılda çağ atlatacak diye kendisine sunulan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden çok şeyler bekliyor. Bu sistem halkımızın ‘evet işte budur benim aradığım yönetim sistemi’ diyebileceği, inanmayanların ve tek adamlık yönetim endişesi taşıyanların endişelerinin boşa çıkarılacağı bir yönetim şekli olsun. Yeni hükümet sisteminin ülkemize huzur, barış, hızla kalkınma, kardeşçe yaşamın teşvik edildiği, ayrıştıran değil, birleştiren, hesap veren, şeffaf ve sevgi dolu özlenen çağa ayak uyduran, günü değil geleceği tartışan bir Türkiye için iyi bir yönetim şekli olması hepimizin arzusudur. Haydi hayırlısı.