Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından 18 Kasım 2015 tarihinde Grand Cevahir Hotel & Convertion Center’da “Akılcı Antibiyotik Kullanımı Farkındalık Sempozyumu” düzenlendi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 18 Kasım’ı da içine alan hafta “Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası” olarak kutlanıyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yanlış, gereksiz, etkisiz ve yüksek maliyetli ilaç kullanımı çeşitli sorunlara neden olmakta. Bu sorunlarla mücadele edebilmek için ortaya konulan Akılcı İlaç Kullanımı Eylem Planı çerçevesinde gerçekleştirilen Sempozyumun akabinde “Akılcı İlaç Kullanımı İl Koordinatörlükleri Değerlendirme Toplantısı” da düzenlendi. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Akılcı Antibiyotik Kullanımı ve Farkındalık Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, çok önemli bir konu başlığını konuştuklarını söyledi. Müezzinoğlu, “Dünya Sağlık Örgütü’nün değişik parametrelerle antibiyotik kullanımıyla ilgili 42 ülke arasında yaptığı değerlendirmede Türkiye, gelişigüzel antibiyotik kullanımında birinci sırada çıktıysa, sağlıkta yakaladığımız başarılar tabii ki önemli ama buradaki eksiğimizi de çok net ve acımasız şekilde görmeliyiz” dedi. Müezzinoğlu, Türkiye’nin antibiyotiğe dirençte en ön sıralarda olmasının hep birlikte ciddi bir eksikliğin olduğunu gösterdiğini ifade etti. Tüm hekimlerin antibiyotik yazma konusunda daha duyarlı olmaları gerektiğini belirten Müezzinoğlu, “Bir kimyasalı yazıyoruz ve bu kimyasalın da karaciğere, böbreğe, kan yapısına öyle ya da böyle yan etkileri var. Bunun ana sorumluları arasında biz varız. Birçok etkeni sayabiliriz kendimize gerekçe olarak” diye konuştu. Antibiyotiklerin “en güçlüsü, en yenisi, en iyisi” şeklinde yapılan uygulamaların da yanlış olduğunu kaydeden Müezzinoğlu, “Bakteriye etki eden antibiyotiği mi? Yoksa en güçlü antibiyotiği mi seçeceğiz kendimiz analiz etmemiz ve öz eleştirimizi en güçlü yapmamız gereken bir noktadayız” dedi. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, bu konuda vicdanla hareket edilmesi gerektiğini dile getirerek, bu ürünleri üretenlerle pazarlayanların, ilaçların iyi, çok iyi olduğu yönünde baskı oluşturarak, kamuoyu algısını farklı boyutlara taşıdığını söyledi. Sağlık sektörünün çok paydaşlı olduğunun altını çizen Müezzinoğlu, “Antibiyotik yazmasını bekleyen değil, yazdığı zaman şart mı?” diye sorabilen bir anne bilinci oluşturulabilmesi gerektiğini kaydetti. Sağlık okuryazarlığının çok daha farklı noktalara taşınması ve insanlara sağlıklı yaşam kültürünün yerleştirilmesi gerektiğini belirten Müezzinoğlu, “Bir bardak sütü içmekle diğer bir bardaktaki gazlı içecekleri içme arasındaki farkı, duyarlılığımız varsa, çocuğa hissettirebiliriz. Yoksa dolapta onları bulundurursak veya leblebi yutar gibi hapları yutarsak, çocuğa da ‘yanlış, kullanma’ demenin etkisi olmaz” dedi. Sempozyuma katılanlara “Meslektaşlarım duyarlılık bizde olacak” diye seslenen Müezzinoğlu, Türkiye’deki fotoğrafın ideal noktaya gelmesiyle ilgili duyarlı çalışmaların içinde olmaları gerektiğini anlattı. Kolaycı bir şekilde talep edilen, o anlık rahatlatıcı kalemlerin yazılmasının yarın tedavisi mümkün olmayacak ağır sorunların alt yapısına damla damla katkı vereceğine dikkati çeken Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye antibiyotiğe direncin en yüksek olduğu bir ülke. Burada ciddi bir sorun var ve buna biz duyarlılık göstermek zorundayız. Dünya Sağlık Örgütü, 18 Kasım’ı bu anlamda akılcı antibiyotik kullanımıyla ilgili hafta olarak ilan etmiştir. Bunu hafta olarak değil, yıl olarak hep gündemimizde, mesleğin mensupları olarak da meslek hayatımızın tamamında merkeze almamız lazım. Bu yalnız antibiyotikle de sınırlı değil. Antibiyotik bugün için önceliğimiz ve topluma ciddi bedeller ödetiyor. Bu ekonomik bedel değil. Ekonomik bedelin her halükarda telafisi bulunur ama sağlıkla ilgili ödettiği bedellerin telafisi çok zor, hatta bazen imkânsız. O nedenle biz duyarlılığımızı merkeze alarak, toplumda farkındalık oluşturabiliriz.”