Bir cumartesi İstanbul Bienali mekânlarının izlerini sürdüm. GPS’imle Çukurcuma yokuşundan Firuzağa’ya inip, Bienal tabelasını takip ederken, yapay zekamın yol tarifi Büyükdere35 adlı bir muhallebicinin önünde sonlandı: ‘Galeriyi arıyorum, acaba nerede?’ soruma, ‘galeri burası’ dediklerinde gülümseyip, ‘tabi burası, bienal yine ters köşe yapıp, şaşırtmayı başardı’ diyerek; eski kır kahveleri, muhallebici, simitçi karışımı ve şaşkınlığını aynalardan gizleyemediğin bir mekandaki taburelere ‘oturabilir miyim?’ soruma ‘dilerseniz ballı kaymak, sütlaç, simit de yiyebilirsiniz’ dediklerinde, beynimdeki sinirler ancak aydınlanabildi. Tabureye çökerek yediğim muhallebi, içtiğim çay, dinlediğim müzik beni önce çocukluğa, bebekliğe sonra DNA’larıma işlenmiş olan kadim kültürlere ve doğa ile bağlantılı sürüngen beynime götürdü. Biz insanlar ne ara, tüm diğer canlıları yok edebilmek pahasına yaşadığımız dünyanın Terminatör’ü olduk?
Derken, İngiltere’de bilim insanları İskoçyalı Joy Mine’nin olağanüstü koku alma yetisini kullanarak, Parkinson hastalığını üç dakika içinde teşhis edebilen bir test geliştirdi. Mine kokuya aşırı duyarlı burnuyla Parkinson’u ilk olarak eşinde fark etti. Mine’ye göre bu koku, eşinin normal kokusundan farklı idi. Araştırmacılara göre de koku, hastaların özellikle sırtın boyuna doğru üst kısmında buluna sebum adlı cilt tarafından üretilen salgının birikiminden kaynaklanıyor. Rivayete göre aldatmanın da bir kokusu varmış, testi için harekete geçmek isteyen sağlıkçılara…
What’s Up Gruplarının 11 Kişiliği
Her konuda fikrini beyan etmek isteyenler.
Grubun havasını her seferinde aşağıya çekmeyi başarabilenler.
Tüm sorulara bir cevap vermeyi görev addedenler.
Her konuya karşıt olan müzmin muhalifler.
Gördüğü her çiçeği, böceği paylaşanlar.
Konuyu dönüp dolaştırıp kendine getirmeyi başaranlar.
Sorunlarını gruba aktararak, terapi amaçlı kullananlar.
Konuların ne içinde, ne de dışında kalmak isteyen emoji kullanıcılar.
Faydalı bilgiler yazdığı için herkes tarafından görmezden gelineneler.
Yazılan her şey sonrası şüpheye düşüp, paranoyaklaşanlar.
Olan biten hiçbir şeyden haberi olmayanlar.
İş Hayatının 5 Gıcık Karakteri
1.Yöneticisini Pohpohlayanlar: Gücü elinde tutan kişiyi belirlemede ve dalkavukluk yapmada uzmandırlar. Altında çalışan kişileri etkileri altına alırlar. Kendilerini her alanda kıyaslayarak ve rakiplerini sabote ederek ilerlerler. Gururunun okşanmasını seven yöneticilere yakın dururlar.
2.Krediyi Çalanlar: Güzel konuşmalarıyla gayet iyi ikna edicidirler. Büyük gruplar içinde güvenilir dururlar. Başkasının yaptığı işin kredisini almada uzmandırlar. Hızlı çalışan ve büyük gruplar içinde barınabilirler. Sonuç odaklı ve işin kimin yaptığına fazla da aldırmayan patronları vardır.
3.Buldozerler: Toplantılarda başkalarının sözünü keserek, kendileri konuşmayı severler. Görevlerinde haddinden uzun kalırlar. Karara katılmadıklarında, süreci sorgularlar. Sorumlu kişileri alenen tehdit ederler. Tükenmişlik sendromu yaşayan ve iyi yönetilemeyen gruplarda bulunur. Çatışmayı ve yüzleşmeyi sevmeyen patronların ve ‘eski güzel günler’ takımlarının elemanlarıdır.
4.Mikro Yöneticiler: Sabırsızca iş kovalayanlar. Diğer kişilerin alan ve zamanlarına saygı göstermezler. Her görev eşit derecede önemlidir. Kısa vadeli hedefleri, uzun vadeli hedeflere tercih ederler. İşyerinde güven sağlayamazlar. Liderlik vasıfları düşüktür.
5.Yanar Dönerler: Kandırmaca ve yalanlarla yanıltıcıdırlar. Kurbanlarını izole ederler. İş hayatında kendi ihtiyaçlarına hizmet edecek çarpık gerçeklik oluştururlar. Diğerlerinin kendine güvenlerini zedeleyerek, manipüle ederler. Güç düşkünü, uyumsuz kişilerdir ve liderlerini sorgulamayan kültürlerde barınırlar.
Ne diyelim, koklaşa koklaşa.
Referanslar:
11 Personaltity Types Found in Every Whatsupp Group, The Guardian
5 Jerks at Work and How to Deal With Them, Tessa Wesset, HBR