Uzman Dr.Sinan İBİŞ
Medikal Turizm Derneği Başkanı
Tüm dünyada çocuk bakımı ve yaşlı bakımına yönelik talepler arttıkça bakım ekonomisi de hızlı büyüme göstermektedir. Dolayısıyla bakım ekonomisi önümüzdeki yıllarda çok sayıda istihdam yaratacaktır. Bununla birlikte, dünya genelinde bakım işi, yardımların ve korumaların yetersizliği, düşük ücretler veya tazminatsızlıklar ile bakıma muhtaç kişiler fiziksel, zihinsel ve çeşitli amaçlara yönelik istismara maruz kalmaktadır. Bakıma yönelik yeni çözümlerin iki cephede gerekli olduğu; küresel ve ulusal bakım politikaları ve hizmetlerinin niteliği, sunumu ile bakım işinin şart ve koşullarının geliştirilmesine tüm dünyanın ivedilikle ihtiyacı olduğu açıktır.
WHO, Dünya Sağlık Örgütünün açıkladığı en büyük sorulardan bir tanesi yaşlanmanın hızla artışı ve yaşlılığın doğurduğu sorunlar ile mücadelede; bakım ihtiyaçlarına ülkelerin yeterince yatırım yapmamış veya yapamamış olmasından dolayı çözüm üretememiş olmasıdır. Ekonomisi gelişmiş ülkelerde bakım ihtiyacını karşılayacak bakım ekonomisinin yetersiz kalmasında en büyük sorun ise bakım hizmetini sunacak genç iş gücünün yetersizliği ve hizmet üretiminde pahalı hizmet sunumlarından faydalanımın azalması ile kurumsal bakım kapasitesindeki ve sağlığa erişimdeki yetersizlik dikkat çekicidir.
Türkiye turizm ülkesidir ve aynı anda 4 mevsim yaşanabilmektedir, Türkiye dünyanın en genç nüfusuna sahiptir ve Türkiye yine dünyanın en zengin kültür mirasına sahip muhteşem Anadolu coğrafyasına sahip olması itibarıyla binlerce turizm tesisi senenin 5-6 ayını kapatmak zorunda kalmaktadır. Çünkü sürdürülebilir turizm konusunda da turizmin aktörleri maalesef yeniliklere açık olmamakla birlikte tatil ülkesi dışına çıkmak konusunda inisiyatifleri maalesef almamaktadırlar. Ülkemize bölgemizdeki 100 üzerindeki ülkeden tek uçuş ile, 90’ı aşkın ülkeden ise vizesiz olarak gelmek mümkündür. Ayrıca Türkiye’nin çeşitli ülkeler ile ticaret ve sağlık anlaşmaları vardır, 41 ülkede bulunan büyükelçiliklerimizin diplomatik ilişkilerde rol geliştirmesi de mümkün olabileceği gibi ülkeler ile var olan ikili anlaşma kapsamları da istişare ile geliştirilmeye açıktır.
Dünyada bakım ihtiyacının hızla artması ve bakım ekonomilerindeki pahalı hizmet sunumlarındaki astronomik pahalılıkların oluşturduğu erişim sorunları nedeniyle ülkelerdeki yerel yönetimler, sigortalar, sandıklar veya konu ile ilişkili diğer otoriteler; sağlık ve bakım hizmetinin paket haline getirildiği, daha ekonomik bedellerle vatandaşlarını bakım için çeşitli ülkelere sevk etmektedirler. Örneğin Norveç vatandaşlarının İspanya veya Maldivler’e, Amerika vatandaşlarının Kosta Rika ve Panama’ya, Almanya vatandaşlarının Polonya ve Macaristan’a gönderilmesi gibi.
Türkiye yaşlı bakımına uygun turizmdeki atıl bina yatırımları ve genç iş gücü kapasitesi, çeşitli fakültelerde yetiştirilen genç bakım elemanları, sağlığa erişilebilirlik, doğa, iklim, kültür, gezi ve sosyal imkânları ile yaşlıların bakımı ve aktif yaşamlarının sürdürülmesinde ideal bir yaşam ülkesi imkânı sunmaktadır.
Sanayi ve endüstri ile GSMH kazanımları yüksek ülkelerin yerel yönetimleri (belediyeler), sigorta kuruluşları (bakım sigortası sunan kuruluşlar) sandıklar (emeklilikte ihtiyaçları karşılayan kuruluşlar), özel sigortalar (ek bakım sigortası sunan kuruluşlar) ve Sağlık Bakanlığı (çeşitli sağlık sorunu yaşayan yaşlıların sağlık ve bakım ihtiyaçları için başka bir ülkedeki anlaşmalı kuruluşlara süreli gönderilmesini sağlayanlar) gibi kuruluşlar Türkiye’nin bu kapasitesini vatandaşları için mutlu, aktif, ekonomik, erişilebilir hizmetlere dönüştürülebilir.
Açıklanan hususlarda Türkiye bu kapasitesini hangi ülkelere nasıl sunabilir? Diğer bir soru olarak ihtiyaç sahibi ülkeler Türkiye’nin bu kapasitesinden nasıl yararlanabilir? Bu iki soruya yönelik olarak kimler neler yapmalıdır? Diğer bir husus olarak ise Türkiye’deki genç iş gücünün ilgili ülkelerde bakım elemanı olarak çalışmasına yönelik kurumsal iş birlikleri tasarımları (Örneğin Almanya veya Belçika’daki bakım elemanı ihtiyacı için Türkiye de ön işe alım, eğitim, masraflarının karşılanması, sınav ile kesin işe alım ve iş gücü transferi gibi) için yapılması gerekenlerde bu çerçevede irdelenebilir (İnsanları Türkiye’ye taşımak radikal çözüm, ancak taşınmak istemeyenler içinde onlara hizmeti sunma imkânı yaratılmış olur).
Diğer açıdan dünyada yaşayan 10 milyon civarında Türk vatandaşımız var ve bu vatandaşlarımız içerisinde emekli yaş grubunda olanlar genellikle dil bilmedikleri için bulundukları ülkelerdeki evde bakım veya kurumsal bakım hizmetlerine uygum sağlayamamakta ve hizmet alamamaktadırlar. Ayrıca bu iki husussu karşılayabiliyor olsalar da geleneksel kültür yapımızın ihtiyaçlarını bulamadıkları içinde kurumsal bakımdan uzak kalmaktadırlar. Özellikle başta Almanya olmak üzere en çok Türk vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde yaşlı bakımı hizmetlerinin kurumsal veya evde hizmet modellemeleri ile geliştirilmesi son derece önemlidir. Devletimizin ve diplomasimizin bu konularda roller geliştirmeleri ülkemiz ve vatandaşlarımız adına memnuniyet verici olacaktır.