GE HealthCare Türkiye, İran ve Orta Asya Genel Müdürü Mustafa Yıldırım:
“GE HealthCare olarak, Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir sağlık sektörünün gelişimini destekliyoruz”
GE HealthCare Türkiye, İran ve Orta Asya Genel Müdürü Mustafa Yıldırım ile bir söyleşi gerçekleştirdik:
GE HealthCare Türkiye hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Ekibiniz ve faaliyet alanlarınız ile ilgili neler söylersiniz?
GE HealthCare olarak, Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir ülkedeki sağlık sektörünün gelişimini destekliyoruz. Sağlık sektörü, her şeyden önce hayati önem arz ediyor. Dijitalleşmeye yönelik gelişimlerin sağlıktaki yansımaları hayat kurtarıyor ve yaşam kalitesini artırıyor. Şu an hızla artan veri ile şekillenen bir dijital çağda yaşıyoruz. Veriyi elde eden, ileten, analiz edip sonuçlara varan, yapay zekâ gibi teknolojilerle sağlık uzmanlarının kararlarına ve tedavi süreçlerine katkıda bulunan sağlık cihazları, sektörümüzü geleceğe taşıyor. Yakın gelecekte, beş yıl içinde, dünya nüfusuna yaklaşık 1 milyar kişinin daha eklenmesi bekleniyor. Hızla artan nüfusa sağlık endüstrisinin etkin bir hizmet verebilmesi için dijitalleşmenin sağlık sektöründe yaygınlaşması ve bu alanda verimliliğin artması gerekiyor. Biz de GE HealthCare Türkiye olarak, yaklaşık 100’ü bölge rolünde olan 250’den fazla çalışanımızla faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Dünya çapında daha fazla erişime sahip, yüksek kaliteli ve düşük maliyetli sağlık hizmetine olan talebi karşılamak üzere yenilikçi sağlık teknolojileri ve hizmetler sağlamanın gururunu yaşıyoruz. 3.000’i aşkın sağlık kuruluşunda kurulu olan 60.000’den fazla medikal teknolojimizle hastalıkların teşhisini mümkün kılarak her gün 200.000’den fazla hastanın yaşamına dokunuyoruz. GE HealthCare tarafından en son geliştirilen teknoloji ve çözümlerin dünyadaki ilk uygulamalarını ülkemizde gerçekleştirmek için çaba gösteriyoruz. Teknolojik sistem kurulumlarının ötesinde, dünya sağlık hizmetlerini yeniden şekillendiren projeleriyle Türkiye, GE HealthCare için çok özel ve değerli bir ülke. GE HealthCare’in özel olarak üretilmiş sağlık hizmeti çözümleri, kamu ve özel sağlık hizmeti sağlayıcıları dahil, çeşitli müşteri segmentlerinin değişik ihtiyaçlarını hedef alır.
Şirket olarak ülkemizdeki başarımızın arkasındaki ana itici güç, müşterilerimize yakın olmak ve devamlı gelişmeye ve öğrenmeye istekli ekiplerle çalışmaktır. Satış sonrası garanti ve bakım hizmeti dönemlerinde, ihtiyaç doğrultusunda hızlı ve etkin servis vermek üzere, yerel alt yapımızı sürekli geliştirmeye odaklıyız. Türkiye genelinde, hızlı orijinal parça temini, ulaşılabilir müşteri servis merkezi, 60’ı aşkın, tecrübeli saha ve uzaktan müdahale servis mühendislerimizle, dünya çapında 8000’i aşkın uzman ekip desteğiyle müşterilerimizin problemlerine çözüm getiriyoruz.
GE HealthCare’in bağımsız bir şirket haline gelmesi hem şirket çalışanlarını hem de küresel sağlık hizmetlerinizi nasıl etkiledi?
GE Healthcare için 4 Ocak 2023 tarihi bir dönüm noktası oldu. 130 yılı aşkın bir süre boyunca GE ailesinin bir parçası olarak faaliyet gösterdikten sonra bağımsız bir şirket olarak yolculuğumuza başlamış olduk. Sağlıkta geleceği inşa ederken, daha kapsayıcı, dayanıklı ve erişilebilir bir sağlık sistemi yolunu açmaktaki evrensel zorluklara rağmen, sağlık hizmetlerinde sınırların olmadığı bir dünya yaratmak için dijital teknolojilerdeki yeniliklere odaklanıyoruz. Kritik hasta bakımını ve klinik sorunları ele alan ve dünya genelinde klinisyenlere ve hastalara daha fazla değer sağlayan çözümlerimiz, büyümemizi sürdürmeye yardımcı oluyor. Hassas tıpta küresel liderden biri olarak, odak noktamız akıllı cihazlar, veri analitiği, uygulamalar ve hizmetler aracılığıyla klinisyenlerin daha hızlı ve daha bilinçli kararlar vermelerine yardımcı olmaktır. “Care Pathway” terminolojisini bir hastanın, hastalığının erken teşhisinden palyatif bakımına ya da iyileştikten sonraki takip süreçlerine kadar olan yolculuğundaki deneyimi olarak düşünürsek, sunduğumuz üst düzey görüntüleme cihazları, yoğun bakım cihazları ve evde bakıma olanak sağlayan ekipmanlarımız ile hem hastanın hem de klinik kullanıcının her deneyiminde ona eşlik etmekteyiz. Bu bağlamda, bir süredir üzerinde durduğumuz “Care Pathway”ler alanında yıllardır hazırlanmakta olduğumuz bir gelişme daha yaşandı. FDA yakın bir geçmişte Alzheimer hastalığının (AD) tedavisi için yeni bir tedavi olan Lecanemab’ın tüm onaylarının tamamlandığını duyurdu. Lecanemab’ı, altta yatan hastalığı tedavi eden ve şu anda tedavisi olmayan bir hastalığın ilerlemesini sınırlandırma becerisine sahip çok önemli bir buluş olarak değerlendirmek gerekir. GE HealthCare’in ürünleri ve çözümleri ise Alzheimer hastalarının tedavi yolculuğunda çok önemli bir rol oynayabilir. Renkli görüntü yorumlaması için FDA onayına sahip tek amiloid görüntüleme ajanı olan GE HealthCare’in Vizamyl’i kullanılarak beyin amiloidinin PET görüntülemesi yapılabilecek.
Sadece görüntüleme ajanı değil, GE HealthCare’in tanısal görüntüleme radyofarmasötiği – Vizamyl – ve PET tarayıcıları, yeni FDA onaylı tedavilerin hedeflediği beta amiloid plaklarının tespit edilmesini sağlamaktadır. Moleküler görüntüleme ajanımız, PET ve MR tarayıcılarımız, siklotron ve FastLab teknolojilerimiz, Alzheimer hastalarının bakım yolculuklarının çeşitli zamanlarındaki teşhis, tedavi ve değerlendirilmesinde geçerlidir. Daha mutlu ve sağlıklı yaşamlar sürdürebilmeleri için bu kritik dönemde hastalara hizmet veren müşterilerimizi teranostik çözümlerimizle desteklemeye hazırız. Bu ve benzeri tedavilerin gelecekte benimseneceğini varsayarsak, birkaç yıl içinde bu tedavinin Avrupa ve ABD’de amiloid PET taramasına olan talebin 500.000’den fazla olabileceğini tahmin ediyoruz.
GE HealthCare, teşhis, tedavi planlama ve hastaların değerlendirilmesi boyunca yer alan bakım alanının desteklenmesine yardımcı olacak eksiksiz bir ürün ve çözüm paketini geliştirdi ve üretti. Örneğin, derin öğrenme yeteneklerine sahip yeni Omni Legend PET/CT ve SIGNA PET/MR‘nin, diğer birçok ürün ve çözümün yanı sıra bu yeni tedavinin uygulanmasında klinisyenlere yardımcı olmasını bekliyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayarak yeni hayat kurtaran araçlara yatırım yapmaya devam edeceğiz.
Belirttiğim GEHC dijital ve gelişim vizyonunu Türkiye özelinde de işleme gayretindeyiz ve geçmiş yıllarda olduğu gibi müşterilerimizle olan işbirliklerimiz, onların ihtiyaçlarına yönelik çözümleri en yüksek hizmet kalitesiyle sunma gayretlerimizde herhangi bir farklılık olmamakla birlikte, bağımsız bir şirket haline geldikten sonra daha çevik, daha yenilikçi ve teknoloji odaklı bir şirket olmamızın biz çalışanlarda yarattığı heyecanı müşterilerimizle de paylaşabilmekten dolayı mutluyum. Tüm çabamızı ve kaynaklarımızı, yapay zeka ve dijital çözümlerimizi kullanarak Sağlıkta sınırların olmadığı bir dünya yaratmak için kullanma sözümüz var.
Türkiye sağlık sektöründe son yıllarda çok ciddi bir dönüşüm yaşıyor. GE HealthCare Türkiye’nin bu sektörel dönüşümdeki katkısı nedir sizce?
Türkiye’de sağlık, dünya standartlarında sağlık altyapısı, dijitalleşme ve yapay zeka konusundaki yetkinlikleri, klinik uzmanlığı ve rekabetçi mali yapının yön verdiği bir sektör. Sağlık alanındaki yapılan atılımların bir göstergesi, genel sağlık harcamalarındaki büyük artıştır – 2012 yılında 58,8 milyar Türk Lirası’ndan 2021 yılında 280,2 milyar Türk Lirası’na yükselmiştir. Enflasyona göre düzeltilse bile, bu gerçek harcamalarda büyük bir artışı temsil etmektedir. Başka bir gösterge ise küresel sağlık turizmi içindeki rekabetçi konumudur. Türkiye dünya genelinde sağlık turizminde ilk 30 ülke içinde yerini almıştır. Ülkemizi 2022 yılında 1,25 milyondan fazla sağlık turisti ziyaret etmiştir ve bu sayı her geçen gün artmaktadır; bu yılın ilk altı ayında neredeyse 750.000 ziyaretçi olmuştur. Sağlık hizmeti kalitesini ve sağlığa erişimi artırmayı hedefleyen hizmet altyapısı ve bilişim teknolojileri alanlarındaki en dikkat çekici örnekleri geniş kapsamlı Sağlık Bakanlığı Şehir Hastaneleri Projeleri (PPP) ve özel sağlık hizmeti sağlayıcılarının yaptığı yenilikçi bilişim teknolojileri yatırımları olarak verebilirim.
Bu alanlardaki projelere destek olmaktan gurur duyuyoruz; Örneğin bu yıl açılan 2.000 yatak kapasiteli İzmir Şehir Hastanesi, 1.300 yatak kapasiteli Kocaeli Şehir Hastanesi ve 4.000 yatak kapasiteli Ankara Etlik Şehir Hastanesi projelerinde, GE HealthCare’in Allia IGS7 anjiyo sistemleri, Revolution Apex bilgisayarlı tomografi cihazları gibi dünya genelinde portföye en son katılan ürünlerimiz hastalara hizmet verecektir. Kurulan cihazlarımız cerrahi, hasta monitorizasyonu, anne ve bebek bakımı gibi alanları kapsayan tıbbi görüntüleme ve ultrason ekipmanlarından hasta bakım çözümlerine kadar çok geniş bir yelpaze sunmaktadır.
Ancak sadece ekipmanların hizmete girmesiyle bitmiyor işimiz, bu ekipmanların sürekli çalışır durumda kalmasını sağlamak için uzun vadeli 7/24 servis ve bakım hizmeti sunuyoruz, böylece hizmet devamlılığında herhangi bir aksaklık yaşanmasının önüne geçmeye yardımcı oluyoruz. Türkiye’de sağlık sisteminin hızla ilerlemesini sağlayan ikinci büyük trend ise, dijitalleşmenin, yapay zekanın ve Command Center gibi çözümlere yatırımların gün geçtikçe artması ve bu konuda ülkemizin öncü rol oynamasıdır. Command Center (Komuta merkezi) olarak adlandırdığımız yapı aslına bakarsanız gerçek zamanlı hasta verileri ile tahminsel öneriler sunan, dünya genelinde 300 hastanede kurulu, hastanenin kurumsal olarak hedeflediği artan yatak ve ameliyathane kullanımını azaltmayı hedef gösteren, yatış sürelerinde iyileşmeye odaklanmayı sağlayan, mavi kodda azalma olması için uygulamaları içeren bir kurumsal veri analiz sisteminin toplamdaki adıdır. Komuta Merkezi algısını ve çıktılarını Türkiye sağlık sektörüne anlatmak ve faydalarını göstermek için bir çaba içindeyiz ve umarız ki çok kısa bir zaman içinde Türkiye sağlık sektörü de bu sisteme aşina olacak ve kullanımını destekleyecektir.
Sağlıkta yapay zekanın kullanım alanları hakkında neler söylersiniz? GE HealthCare geliştirdiği teknolojilerde yapay zekayı nasıl kullanıyor? Kullanıcılardan geri dönüşler nasıl?
Yapay zekâ hayatımızın her alanında olduğu gibi sağlıkta da devrim yaratıyor. Dünya genelindeki sağlık hizmetleri de bu değişimden önemli derecede etkileniyor. Makine öğrenmesi ve yapay zekâ doktorlar, hastaneler ve sağlıkla bağlantılı tüm diğer alanları etkiliyor. Sağlık sistemleri, küresel nüfusun artması ve yaşlanması, hem maliyetlerin hem de kronik hastalık düzeylerinin artması, altyapının giderek karmaşık ve yetersiz hale gelmesiyle birlikte çok fazla baskıyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu da bizi, sağlık hizmetlerini her açıdan köklü bir değişimle tasarlamaya zorluyor. ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nin (FDA) yakın zamanda güncellenen yapay zeka destekli cihaz yetkilendirmeleri listesinde bulunan 500’den fazla cihazın içinde, sahip olduğu 42 tıbbi cihaz ile liste başında GE HealthCare yer alıyor. Bu dönüm noktası, şirketin dijital stratejisinin etkisini vurgulamaktadır. Bu durum, şirketin sağlık sistemlerinin verimliliği ve erişimi, sağlık sonuçları ve sistem uyumluluğu ile iş akışı entegrasyonu gibi sağlık sektörünün en büyük üç sorununu ele alan AI stratejisindeki başarısını yansıtmaktadır. MR cihazlarımızdaki Air Recon Deep Learning, Sonic Deep Learning, BT cihazlarımızdaki True Fidelity, AI based Auto positioning, Moleküler görüntüleme cihazlarımızdaki Motin Free, Q Clear, Ultrason cihazlarımızdaki Shock Toolkit, X ray cihazlarımızdaki Critical Care Suite 2.0, Thoracic Care Suite gibi hasta sonuçlarının iyileştirilmesine katkı sağlayan yapay zeka destekli yazılımlarımızdan bazılarını örnek verebilirim. Bu yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesinde, EDISON™ Dijital Sağlık Platformu büyük bir kaldıraç görevi üstlenmektedir. Sadece cihazlara entegre yazılım geliştirmek için değil, aynı zamanda hastane ve hastanenin kapasitesini gösteren gerçek zamanlı verilere erişmek için yapay zekayı ve analizleri kullanan çözümler geliştirilmesine de imkan sağlıyor ve bunlara ilgi de oldukça yüksek. Bu sene içerisinde Hacettepe Üniversitesi ile bir işbirliğine giderek MR Prostat alanında yapay zeka algoritmaları geliştirirken, Edison AI Workbench’i Bulut üzerinde test etmek için bir pilot proje başlatmış olduk. Proje, EMEA (Avrupa Orta Doğu ve Afrika Bölgesi)’daki ilk Bulut tabanlı Edison pilotu olması bakımından da bizler için gurur vericidir. Global Edison, Türkiye SEI (Kurumsal Görüntüleme Çözümleri) ve Hacettepe Universitesi Hastanesi Radyoloji ekiplerinden oluşan proje ekibinin, Edison Sağlık Platformu ile ilgili niteliksel / niceliksel geri bildirimleri paylaşarak, araştırma kullanım örneklerini ve bulgularını tartışarak ilerlediği bu projenin çıktıları hem kullanıcılarım hem de teknolojiyi geliştiren bizlerin gelişimine katkı sağlamıştır. Özetle, “Hassas Tıp” ve “Care Pathway” eksenli bakış açımızla, her hastanın birden fazla kaynaktan gelen verilerini sorunsuz bir şekilde toplamak, değerlendirmek ve sunmak için ortaya çıkmış Edison Dijital Sağlık Platformu sayesinde geliştirdiğimiz ve geliştireceğimiz yapay zeka ile gerçek bilgileri harmanlıyor ve çalışan sağlık hizmetine entegre ederek analize dayalı, takibi ve kaydı mümkün çözümler sunuyoruz.
GE HealthCare Türkiye olarak TÜRKRAD Kongresi’ne katılacaksınız. Bu kongrede tanıtımını yapacağınız ürünler ve özellikleri neler?
Her yıl olduğu gibi bu yıl da TÜRKRAD Kongresi’nde GE HealthCare’in ürün portföyüne en son katılan ürünlerimiz ve çözümlerimizle müşterilerimizle birlikte olacağız. En son teknolojiye sahip ürünlerimizin bazılarından bahsetmem gerekirse;
Command Center:
GE HealthCare Komuta Merkezleri, bilgi, hedefe yönelik süreç iyileştirmesi ve kültür değişikliği yoluyla bir sonraki seviye performansı başarmaya ve sürdürmeye yardımcı olur. GE HealthCare, müşterilere klinik komuta merkezlerini hayal etmeleri, tasarlamaları, inşa etmeleri ve işlevsel hale getirmeleri konusunda destek olur.
Komuta Merkezleri, yapay zeka (AI) ve gelişmiş analitikleri kullanarak bütün sağlık sistemleri genelinde hasta bakımını ve kaynakları koordine etmek, bakım teslimatını kolaylaştırmak ve sağlık sonuçlarını iyileştirmek için kullanılır. Personel, tahmini talep, tesisler arası transferler, bakım ilerlemesi ve taburculuk planlaması gibi hasta bakımının önemli yönleriyle ilgili gerçek zamanlı verileri aktararak, kaynaklarını ihtiyaç duyulan yüksek alanlara yönlendirebilir ve sağlık hizmeti sağlayıcılarına hastaların en iyi şekilde bakabilmeleri için gerekli kritik bilgileri sağlayabilir. Bu, riski tespit etmek ve karmaşık sağlık bakımı koordine etmek için günün 24 saati, haftanın 7 günü bir araya gelen yapay ve insan zekasının birlikteliğidir.
Klinik komuta merkezi çalışması genellikle genel bir operasyonlar dönüşümünün merkezi noktasıdır. Klinik komuta merkezi tasarımı, keşif aşamasında sorunları netleştirerek başlar. Müşterilere sorun-geri tasarım sürecinden geçerek işlevsel gereksinimler geliştirmeleri konusunda liderlik ederiz; bu gereksinimler fonksiyonlar, personel, konum ve kat planı, kaynak sistemleri, eylemler, analitikler ve çok daha fazlasını içerebilir. Tasarım onaylandıktan sonra, ekibimiz müşteri tarafından seçilen mimarla birlikte alanı tam olarak belirlemek ve inşa etmek için çalışır. Aynı anda, gerçek zamanlı karar destek sağlayan Wall of Analytics™ entegrasyonunu ve inşasını gerçekleştiririz. Devreye alma, merkezi sağlayıcı operasyonlarına tam olarak yerleştirmek için canlıya geçişle başlar ve işletme mekanizmaları, prosedürler ve etkileşimler aracılığıyla devam eder. GE HealthCare, komuta merkezi de dahil olmak üzere, programın genelini başlangıcından sürdürülebilir sonuçlara kadar yönlendirir. GE HealthCare müşterileri, komuta merkezi araç setini kullanarak genellikle üç yıl içinde 4’e 1 yatırımın geri dönüşünü (ROI) elde etmiştir.
AIR™ Recon DL 3D ve PROPELLER:
GE Healthcare’nin MRI için AIR Recon DL derin öğrenme yeniden görüntü oluşturma teknolojisi, görüntü kalitesi ile tarama süresi arasındaki dengeyi temel bir şekilde değiştirdi. Şimdi, çözümün 2D’den 3D görüntüleme dizilerine kadar genişletilmiş uyumluluğu sayesinde, doktorlar artık sinyal-gürültü oranı (SNR) ve keskinlikte iyileştirme ile hastalara hızlı ve güvenilir teşhis koyabilmektedir. 3D görüntüleme, daha fazla klinik verimlilik sağlar ve radyologların birden fazla 2D çekimine ihtiyaç duymadan teşhisi daha hızlı yapmalarını sağlar.
Buna ek olarak, AIR Recon DL şimdi PROPELLER ile uyumludur; bu harekete duyarlı bir görüntüleme dizisi özellikle MR çekimleri sırasında solunum gibi harekete duyarlı olan anatomiler için önemlidir. Ayrıca çocuk, nörodejeneratif, yaşlı ve kapalı alan korkusu olan hastalar gibi fiziksel olarak hareketsiz kalmada zorluk yaşayan hastalarda da toplam çekim süresini azaltması bakımından önemli bir rol oynar. Sonuç olarak, doktorlar tekrarlayan taramalara gerek duymadan daha keskin görüntüler elde edebilirler – bu da daha hızlı hasta akışı, geliştirilmiş programlama, kısa tarama süresi ve hızlı teşhis anlamına gelir, bunlar da tüm açılardan daha iyi bir hasta deneyimi yaratmaya yardımcı olur.
AIR™ Sonic DL:
Magnetik Rezonans (MR) görüntülemelerinde uzun tarama süreleri vücudun hareketi tarafından etkilenerek görüntüleme kalitesini düşürebilmektedir. Ancak artık bu durum değişiyor. Derin öğrenme kullanarak, tarama sürelerini dakikalar yerine saniyelere indirerek, hareket artefaktlarını azaltıyor ve tekrar tarama ihtiyacını ortadan kaldırıyoruz. Sonic DL™ tarayıcınızı insan vücudunun hızına uyum sağlayacak şekilde donatır ve önceden mümkün olmayan görüntü edinimlerini mümkün kılar. AIR™ Recon DL’nin çığır açan başarısının üzerine inşa edilen ilk öncü derin öğrenme rekonstrüksiyon yeniliği, Sonic DL™ onun izinden ilerliyor ve MR’ı devrimleştirmeye yönelik misyonumuzu ilerletiyor. Tarama süresinin azaltılmasında uygulanan derin öğrenme, dakikaları saniyelere dönüştürerek CT benzeri hızı MR benzeri kaliteyle sunar. Mevcut geleneksel hızlandırma tekniklerinden çok daha hızlıdır ve radyologların baştan doğru teşhis koymasına yardımcı olur. Departmanların iş akışı ritmine uyacak kadar hızlı taramalarla üretkenliği artırılabilir. Sonic DL™, tarama süresini %83’e kadar azaltırken tanısal değeri korur. Kritik kalp görüntüleme alanında, 12 kat hızlanma ile kalp kapakçıkları gibi hızla hareket eden anatomileri kolay ve doğru bir şekilde yakalama imkânı sağlar.
En son çıkan 1.5T MR cihazı, kendini kanıtlamış ve güçlü teknolojilerimizden bazılarını barındırıyor. Çevre dostu yeni nesil magneti ve AIR™ Bobinleri, AIR™ Recon DL ve AIR x™ gibi çığır açan çözümleri, yükselen enerji maliyetleri ve yüksek hasta yoğunluğu gibi günümüzün zorluklarına yanıt vermek için tasarlanmıştır. %10’dan fazla daha düşük güç tüketimi ve %70 daha az helyum ile çalışma kapasitesi sayesinde, ayrıca yapay zeka destekli iş akışları ve AIR™ Bobinleri sayesinde, 360° hasta konforu sağlanırken, AI çözümleri içeride geçirilen süreyi kısaltarak ekiplerin en üst düzeyde verimlilikle çalışmalarını sağlamak amacıyla üretilmiştir.
Revolution APEX
Revolution APEX, BT zorlu vakalarda yoğun iş akışını optimize etmek için tasarlanmış eşsiz bir tarayıcıdır. Derin öğrenme rekonstrüksiyon algoritması “Truefidelity” ile “Otomatik Hasta Pozisyonlama” özelliğine sahip Revolution Maxima, yapay zekadan faydalanmanın iş akışını nasıl verimli hale getirebileceğine ve tüm BT deneyiminde nasıl dönüşüm sağlayabileceğine dair harika bir örnektir. Revolution APEX her taramayı daha önce gerçekleştirilmiş ve doğruluğu kesin olan hasta dataları ve fontomlar ile karşılaştırır ve olabilecek en iyi görüntüleri kullanıcıya sunar. Morbid obez vakalarda dahi gürültüden arındırılmış milimetre altı görüntüler ile çalışmayı mümkün kılar. Revolution APEX 160 mm dedektör genişliği ile 0.23 saniye tüp rotasyon zamanı ve tek tüpte 1300 mA akım değerini kullanıcıya sunabilen benzersiz BT sistemidir. Bu sayede koroner BT anjiyo incelemeleri tüm zorlu vakalarda dahi tek atımda gerçekleştirilebilmektedir. Özellikle pediyatrik kardiyak incelemeler Revolution APEX’in en iddialı olduğu çekimlerdir. Tüm çekimlerde “Gemstone Spektral Görüntüleme”yi standart hale getirmek Revolution APEX ile mümkündür. Spektral görüntülemede Monokromatik görüntüleme ile teşhis kalitesindeki artış Revolution APEX’in radyolojiye sunduğu konfor alanıdır. Tarayıcı, bir hasta pozisyonlama sistemi kullanılarak BT taraması yapılan hastaları tek bir tıklamayla otomatik olarak merkezleyebilir. Bu görevi gerçekleştirmek üzere tarayıcı hasta masasında uzanan bir bireyin gerçek zamanlı 3D görüntüsünü oluşturmak için derinlik algılayıcılı bir kamera kullanır. Otomatik Pozisyonlama, tarama aralığının merkezini belirlemek, gantrinin izomerkeziyle hizalamak ve son olarak hastayı otomatik olarak merkezlemek için bir derin öğrenme algoritması kullanır. Bu teknoloji, hasta pozisyonlamanın doğruluğunu ve verimliliğini artırmayı ve teknisyene hasta bakımının diğer yönlerine odaklanması için daha fazla zaman tanımayı amaçlamaktadır. BT iş akışının her açısını değerlendirdik ve ardından tüm BT deneyiminde dönüşüm sağlamak amacıyla yapay zeka gibi gelişmiş teknolojileri mümkün olduğunca kolaylaştırmak, verimli hale getirmek, otomatikleştirmek ve uygulamak için çalışmaya başladık. Sistem, tüm bu verimli çalışmaların doruk noktası olduğu için adı Revolution APEX’dır. Sevkten rapora kadar BT iş akışının her adımını en üst düzeye çıkarmak için tasarlanmış güçlü, yüksek performanslı ve üst düzey bir BT sistemidir.
VScan:
Son dönemde yeni gelişen bir US kullanım alanı da el tipi ultrasonlar dediğimiz alandır. Buradaki yenilenen ürünümüz Vscan Air’le müşterilerimize hizmet veriyoruz. Vscan Air ultra yüksek ultrasonografi teknolojisi sayesinde vücudun içerisindeki görsel bilgiye en hızlı şekilde ulaşmayı sağlar. Vscan Air’in çift probu, GE Healthcare’in diğer lider ultrason modelleriyle aynı piezoelektrik dönüştürücü teknolojisini kullanır ve probun her iki tarafı istenen görev özel olarak tasarlanmıştır. Bu özellikleriyle sadece temel tedavi hizmetlerinde çalışan doktorlara değil; kardiyoloji, acil, yoğun bakım ve kadın sağlığı gibi bugünün en yoğun sağlık hizmeti uygulama alanlarına da hizmet etmektedir.
Türkiye’de 3000’i aşkın sağlık kuruluşunda kurulu olan 60.000’den fazla medikal teknolojiniz ile hizmet veriyorsunuz. Bu cihazların teknik servis hizmetini nasıl yapıyorsunuz?
Geçmişte tıbbi görüntüleme ekipmanlarının onarımı ve servisi, sistemleri bozulduğunda onarmak ve planlı bakım sağlayarak çalışma süresini arttırmakla ilgiliydi. Bu durum, kamu ve özel sağlık hizmeti sağlayıcılarının sermaye ve işletme maliyetlerini daha iyi yönetmeye çalışırken aynı zamanda daha fazla erişim ve daha yüksek düzeyde hasta bakımı sunma arayışında olduğu bir ortamda değişime uğradı. Geçmişte, servis hizmetleri ağırlıklı olarak ‘bozulunca onar’ modeline göre sağlanıyordu. Taahhüdümüz tamamen çalışma süresi ile ilgiliydi. Ancak artık çalışma süresi tek başına yeterli değil. Müşteriler, yaptıkları yatırımın getirisini artırmanın yollarını arıyorlar. Hasta deneyimini iyileştirirken ekipmanlarından daha fazla verim elde etmek ve en son tıbbi teknolojilerin sağladığı artan gelir fırsatlarından yararlanmak istiyorlar. Tam da bu noktada şirketimiz servis iç süreçlerinin yönetimi/dijitalleşmesi, servis iş akışının kurumsal hafıza temelinde ilerlemesi ve insanın değil sistemin yönettiği bir uygulamaya geçtiğimiz bir sene geçirdik. Smax olarak adlandırdığımız servis iş akışları yönetim modülünü teknolojik sistemimize entegre ettik. Bu sistem ile her bir kurulu cihazımıza ait hareketleri takip edebiliyor, spesifik olarak servis iş akışlarının detayına ulaşabiliyor ve işi sonuçlandırabiliyoruz. Bu noktada en önemli aşama servis iş akışının doğasında olan veri hantallığından arınmak ve analizleri tek kanaldan yapabiliyor olmaktır. Yıllar geçtikçe, sağlık hizmeti sağlayıcıları sahip oldukları tıbbi varlıkların ve sundukları tedavi seçeneklerinin sayısında artış olduğunu gözlemlemiş ve bu da sistemlerini yönetmeyi ve optimize etmeyi daha da zorlaştırmıştır.
Sıklıkla sistem çalışma süresinin %100’e yakın olmasına rağmen, kullanımın çok daha düşük olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla hastaneler ekipmanlarını en verimli şekilde kullanamıyor. Varlık kullanımındaki eksiklikler, esas olarak müşterilerimizin çoğunun bilgiye dayalı kararlar vermek için ihtiyaç duydukları bilgilere sahip olmamasından veya bunları kullanmamasından kaynaklanıyor. Bu sorunun üstesinden gelmek için, her görüntüleme sisteminden birden fazla veri noktası sağlayan güvenli bir çevrimiçi araç olan iCenter tarafından toplanan verilerden yararlanıyoruz. Her gün kaç hasta tarandığı, hangi tür taramaların gerçekleştirildiği, her bir taramanın ne kadar sürdüğü ve benzeri daha pek çok veri tek bir tesisteki, birden fazla tesis genelindeki veya global bir veri tabanındaki benzer tıbbi ekipmanlarla kıyaslanabiliyor. Sağlanan bu veriler ile müşterilerimiz personel üretkenliğini nasıl artırabileceklerini, süreç yönetimini nasıl iyileştirebileceklerini veya hasta akışını nasıl optimize edebileceklerini belirleyebiliyorlar. Özellikle inceleme süresi veya kaç kez yeniden tarama yapıldığı gibi verileri karşılaştırarak, müşterilerimize değerlendirme ve iyileştirme için spesifik alanları belirlemelerinde yardımcı oluyoruz.
Yaşamın diğer birçok alanında olduğu gibi, pandeminin sağlık alanında da dijital ve uzaktan çözümlere geçişi tetiklediğini söyleyebiliriz. Covid-19 krizi boyunca müşteriler, servis sorunlarının yaklaşık üçte birinin uzaktan çözülmesine olanak tanıyan uzaktan bakım ve onarım çözümlerimizden yararlandı ve yararlanmaya devam ediyor. Dijitalleşme sayesinde ekipmanlardan elde edilen veriler yalnızca müşteri kullanımlarını iyileştirmekle kalmayıp aynı zamanda tahmine dayalı ve proaktif hizmetlerinin de gelişmesine destek oluyor.
Örneğin OnWatch; Servis mühendislerini bir sistemin gelecekteki onarım veya parça değişimi ihtiyacı konusunda proaktif olarak uyarıyor. Bunun sonucunda, yapılacak servis işlemi tesis için uygun bir zamanda planlanabiliyor. Arızaların OnWatch teknolojisi yardımıyla öngörülebilmesi, birçok arızanın daha gerçekleşmeden önlenebilmesini sağlıyor. Mühendislerimizin uzaktan müdahale gerektiğinde saha müdahalesini en uygun zamanda gerçekleştirmesini sağlıyor.
Bununla beraber, TubeWatch çözümü; gerçek dünyada yaşanan durumları simüle etmek için bir CT sisteminden ve bileşenlerinden toplanan verileri konsolide ederek gelecekte neler olabileceğine dair bilgileri müşterilerimize sağlar ve tahmini tüp arıza tarihini yüksek doğrulukla tahmin etmeye yardımcı olarak müşterilerimizin planlı arıza süresi ile CT tüpünü proaktif olarak değiştirme kararı vermelerine yardımcı olur. Bu sayede planlanmamış arıza süresinin önüne geçerek hastaların çekimleri ve tedavilerinin kesintisiz devam etmesini sağlıyoruz.
Diğer bir digital çözümümüz olan Digital Expert sayesinde müşterilerimizin özellikle Covid-19 döneminde almakta zorlandıkları aplikasyon eğitimi sorununa bir çözüm sunuyoruz. Radyoloji teknikerlerinin aktif olarak eğitim almalarının öneminin farkındayız, ancak aplikasyon eğitimleri normal şartlarda ilk olarak cihaz kurulumuyla, daha sonra da ihtiyaç halinde uzmanlarımızın uygunluğuna göre gerçekleştirilir. Covid-19 sürecinde seyahat kısıtlamaları da göz önünde bulundurulduğunda doğru eğitimi doğru zamanda almak bir hayli zorlaşmıştır. Digital Expert ile müşterilerimize en uygun zamanda birebir ve anlık ihtiyaca yönelik eğitimler sunabiliyoruz. Özellikle ileri düzey taramalar için anlık yardım alabilme fırsatı, müşterilerimizin hastalarına her zaman en üst seviyede servis sağlayabilmesine olanak sağlıyor. Sonuç olarak artık tıbbi görüntüleme ekipmanlarına yönelik servis sektörü, bozulanı onar modelinden sistem çalışma süresini en üst düzeye çıkaran ve ekipman kullanımını optimize etmeye odaklanan, müşterilerin klinik ve finansal sonuçlarını iyileştiren bir modele dönüşüyor.