Günümüz dünyasında yazmak daha önemli hale geldi. Her an iletişim halindeyiz ve yazılı iletişim becerileri, kişisel ve profesyonel başarıyı belirlemede kritik bir rol oynuyor.
Science Journalism Forum (Bilim Gazeteciliği Forumu) 2023’e katılmak için Türk gazeteci olarak fellow seçildim. Bilim gazeteciliğindeki en yeni beceri ve araçları keşfetmek için büyük bir şans yakaladım.
Scientific American’ın yayın yönetmeni Laura Helmuth, MIT bilim haberciliği direktörü Deborah Blum, Nature’dan Amy Maxmen, MIT Technology Review’dan Rachel Courtland, The Open Notebook’un editörü Siri Carpenter ve birçok alanında uzman sağlık habercisinden son gelişmeleri, merak edilenleri ve önerileri öğrendik.
Ayrıca, Bilim Gazeteciliği Forumuna aktif bir katılımcı olarak seçilerek, öne çıkan isimlerden biri oldum.
Yazı yazmanın eğitimi de sürüyor
Gazeteciler için yazmak hayati bir öneme sahip. Bu alanda öğrenme süreci hiçbir zaman sona ermiyor. William Zinsser’in “İyi Yazmak Üzerine” kitabı, bu önemli becerileri geliştirmek isteyen herkes için bir kılavuz niteliği taşıyor.
Zinsser, iyi yazının temiz iletişimden geçtiğini vurgular. Karmaşık, anlaşılmaz cümleler ve fazla kullanılan jargonlar, okuyucuları uzaklaştırır ve anlam karmaşası yaratır. İyi bir yazar, basit ve anlaşılır bir dille düşüncelerini ifade eder. İşte Zinsser’in bu konudaki düşüncelerinden bir alıntı: “Basitlik en iyi şekilde ifade edilmiş karmaşıklıktır.”
Zinsser, yazının sadece bilgi iletmekle kalmayıp aynı zamanda bir hikaye anlatma sanatı olduğunu savunur. İyi bir yazar, okuyucuların ilgisini çekmek ve onları metne bağlamak için hikaye anlatma becerilerini kullanır. Kendisine duygusal olarak bağlı olmayan okuyucular, yazının etkileyici bir hikayesi olmadığını düşünerek sıkılırlar. Zinsser, “Hikaye anlatmak, insanların hayatlarının bir parçası olmalarını sağlar” der.
Elimden bırakamadığım kitabı, birçok anlamda rehber niteliği taşıyor. Tek tek yazmanın inceliklerini ele alıyor, yeri geldiğinde sert üslubuyla yazarlığı meslek olarak görmeyenlere sınırlarını bildiriyor.
Yazmaktan keyif alıyor musunuz?
Yazarların kendi seslerini korumaları önemlidir. Herkesin kendi özgün sesi vardır ve bu ses, yazılarını benzersiz kılar.
Yazabildiğiniz kadar iyi yazın. Yazılarınızı zevkle yazın ve okuyucularınızı etkilemeye çalışın. Yazma sürecini keyifli hale getirin ve yazdıklarınızı samimiyetle ifade edin.
Kelimenin Gücü: Yazıda Dikkat Edilmesi Gereken Unsurlar
Yazarlık, kelimenin gücünü en etkili şekilde kullanma sanatıdır. Her kelimenin, her harfin yazıdaki önemi büyüktür. Bu sebeple bir yazar, kelime seçimine dikkat etmelidir. William Zinsser, bu konuda şunları söyler: “Kelimelerin tılsımı, yazarın gözü ve kulaklarından gelir. İyi bir yazarın zihnindeki kelimenin doğru yerde, doğru zamanda parlamasını sağlar.”
Yazı, duygu ve düşünceleri aktarma aracıdır. Kelimeler, yazarın okuyucuya ne hissettirmek istediğini ifade etme yoludur. İyi bir yazar, kelimenin derinliğini anlar ve okuyucunun duygusal tepkilerini yönlendirmek için bu gücü kullanır. Zinsser, “Kelimeler, okuyuculara hissettirdiğiniz şeydir. İyi bir yazar, kelimenin zenginliğini ve etkisini kullanır ve okuyucuları duygusal bir yolculuğa çıkarır” der.
Sadelik peşinde olun
Sadelik, insanları yakalamanızı sağlar. Karışıklığa karşı mücadele vermek yabani otlara karşı mücadele vermeye benzeten Zinsser, kitapta şu örneği veriyor:
“Watergate duruşmasında Başkan Dixon’ın yardımcısı John Dean’in televizyonda tek bir beyanıyla neler başardığını düşünün.
Ertesi gün Amerika’daki herkes “şimdi” yerine “zamanın bu noktasında” diyordu.
Bahsettiğim karışıklık terimi gecekondu mahallesine durgun sosyoekonomik bölge, çöp toplayıcılarına atık tasfiye personeli ve şehir çöplüğüne hacim küçültme birimi adını vermemize yarayan hantal bir edebikelamdır. Karışıklık, şirketlerin hatalarını saklamak için kullandıkları dildir.”
Hedef kitlenizi belirleme kısmı!
Hedef kitlenizi belirlemeniz için sormanız gereken soru çok net: “Kim için yazıyorum?”
Genelde bu sorunun yanıtını verdiğinizde,” hedef kitlenizi iyi tanıyın” cümleleriyle öğütler verilir. Bu noktada hep, belli bir kesimi seçmeniz beklenir. Genel yazım kurallarında hedef kitle her daim akılda olur. Ancak Zinsser, tam tersini söylüyor: “Kendiniz için yazıyorsunuz. Büyük okuyucu kitlesini gözünüzde canlandırmaya çalışmayın. Böyle bir kitle yok her okuyucu farklı bir kişidir.
Editörlerin ne tür şeyler yayımlamak istediğini ya da insanların ne okuma havasında olduklarını düşünmeyin. Editörler ve okuyucular okumaya başlamadan ne okumak istediklerini bilmezler. Ayrıca sürekli yeni bir şeyler ararlar.
Bir espri yapmak istediğinizde okuyucunun bunu anlayıp anlamayacağını düşünmeyin. Yazarken hoşunuza gidiyorsa yazın. Bu bir paradoks olarak gözükebilir.
Nasıl hem okuyucuyu kaybetmemek gerek diye düşünüp hem de onun düşüncesi hakkında umursamaz olunabilir ki? İki farklı meseleden bahsediyorum; biri zanaat, diğeri ise tavır. Zanaat belirli bir beceride uzmanlaşma meselesidir, tavır ise bu beceriyi kişiliğinizi yansıtmak için nasıl kullanacağınızla ilgilidir.”
Yazı yazarken önemli nedir?
Günümüz koşullarında hızlı yazmanın önemi üzerinde duruluyor. Hep bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz. Yazarken de acele ediyoruz, her şey geliştikçe daha hızlı olmak bekleniyor.
Oysa acele etmek yerine orijinal metinler çıkartmanın önemini vurgulayan Zinsser, şu önerileri veriyor: “Bugün yazılanları ve eski ustalar tarafından yazılmış şeyleri okumayı alışkanlık haline getirin. Bana nasıl yazı yazmayı öğrendiğim sorulsaydı, benim yazmak istediğim tarzda yazan yazarları okuyup bunu nasıl yaptıklarını inceleyerek öğrendim cevabını verirdim. İyi nesir yazarları kısmen şair olmalı ve yazdıkları şeyin kulağa nasıl geldiğini sürekli kontrol etmeliler.
Kelimeleri cümle oluşturmak için bir şekle girdiğinde bunun tadını (kulağımla) çıkarıyorum. Bir cümleyi yeniden yazarken askıda bir kelimeyle bitirmek için nasıl bir ayarlama yaptığını ya da belli bir duygusal ağırlık peşinde olduğu için sözcükler arasında nasıl tercih yaptığını tahmin etmeye çalışıyorum.
Örneğin “sükûnet” ve “rahatlık” arasındaki seçimi yaparken ki fark gibi. Böyle ton ve tempo meselelerini göz önünde bulundurmalısınız ve yazdığınız her şeyin bir parçası olmalılar.
Bütün cümleleriniz hantal bir edaya sahipse ve bunun farkında olmanıza rağmen bir şey yapamıyorsanız cümleleri sesli okuyun. Ben tamamen kulağımla yazıyorum ve bir şeyi başkaları görmeden kesinlikle kendime sesli okuyorum Sıkıntının nerede olduğunu duymaya başlayacaksınız…”
Sonuç olarak, elimden bırakamadığım ve hala notlar alarak okuduğum William Zinsser’ın “İyi Yazmak Üzerine” kitabı, yazma sanatını öğrenmek ve geliştirmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynak. Basitlik, temiz iletişim ve etkileyici hikaye anlatma, iyi yazmanın temel taşlarıdır. Bu becerileri geliştirmek, kişisel ve profesyonel yazılı iletişimde başarılı olmanın anahtarı.