İstanbul Medikal ve Sağlık Ürünleri Tic. A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Sinem Torun:
“Sağlık Sektöründe Daha Çok Kadın Görmek İstiyorsak Daha Çok Sorumluluk Almamız Gerekiyor”
İstanbul Medikal ve Sağlık Ürünleri Tic. A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Sinem Torun ile bir söyleşi gerçekleştirdik:
İstanbul Medikal A.Ş’yi tanıyabilir miyiz?
İstanbul Medikal ve Sağlık Ürünleri Ticaret A.Ş., 2002 yılından bu yana sağlık sektöründe faaliyet göstermektedir. Kurulduğumuz günden itibaren özellikle yara bakım ürünleri alanında uzmanlaşarak, sağlık sektörüne yenilikçi ve güvenilir çözümler sunmaya odaklandık. Ancak gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda ürün yelpazemizi her yıl genişleterek sarf malzemeler, koruyucu ürünler, ameliyathane malzemeleri gibi çeşitli kategorileri de portföyümüze ekledik. 2025 yılında da İngiltere’den bize çok yakın bir marka ile işbirliği yaparak yara alanında ürün çeşitliliğimizi arttırmaya devam etmekteyiz. Bugün, Hadımköy’de bulunan 10.600 metrekarelik fabrikamızda sadece ithalat yapmıyor, aynı zamanda üretim de gerçekleştiriyoruz. 23 yılı aşkın süredir, sağlık sektöründe kaliteli ve yenilikçi çözümler sunma hedefimiz doğrultusunda, büyük bir enerji ve kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz. Geleceğe dair hayallerimizi somut adımlarla gerçeğe dönüştürmeye devam ederken, insan sağlığını ön planda tutarak sektörümüze değer katmaya devam ediyoruz.
İstanbul Medikal A.Ş,’nin kurucusu Sinem Torun’u tanıyabilir miyiz?
1979 yılında Yılmaz ailesinin 4.çocuğu olarak Bandırma’da doğdum. Çocukluk ve gençlik yıllarım bu sahil kentinde geçti. Akademik hayatım farklı alanlarda ilerledi; Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde başladığım üniversite eğitimimi, Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesiyle çeşitlendirdim. Ardından İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Pedagojik Formasyon eğitimimi tamamladım. Farklı disiplinlerde aldığım bu eğitimler, aslında bugün ki iş hayatımda çok yönlü düşünme, stratejik karar alma ve insan odaklı çözümler üretme becerilerimi şekillendirdi. Eğitim hayatım boyunca hep yeni şeyler öğrenmeye ve öğrendiklerimi hayata geçirmeye odaklandım. Bu merak ve keşfetme isteği, beni sağlık sektöründe girişimci olmaya yönlendirdi.
İş hayatına atıldığımda en büyük gücüm kararlılığım, azmim ve bitmeyen öğrenme isteğimdi. Benim için başarı, yalnızca bir hedefe ulaşmak değil, aynı zamanda zorluklarla başa çıkma ve sürekli gelişme sürecidir. Karşılaştığım her engeli bir öğrenme fırsatı olarak gördüm ve her başarısızlığı, beni daha güçlü kılan bir deneyim olarak değerlendirdim. Bugün, sağlık sektöründe bir girişimci olarak değişime hızlı adapte olan, baskı altında çözüm üreten ve her koşulda ilerlemeye devam eden biri olarak yoluma devam ediyorum. İstanbul Medikal ile değer ve güven sunan bir marka yaratmayı hedefledim. 23 yıllık bu yolculukta öğrendiğim en önemli şey, vazgeçmemek ve her zaman daha iyisini hedeflemek oldu.
Girişimci bir kadın olmaya, ticaretin içinde yer almaya nasıl karar verdiniz, bu konuda destek aldığınız kimseler oldu mu?
Girişimcilik, hep içimde bir çağrıydı. Küçük yaşlardan itibaren hep yenilikçi, cesur ve risk almayı seven biri oldum. Kararlarımı hızlıca alırdım. Bazen aceleci olabilirdim ve bu bana hem güç hem de hız kazandırırdı bunu görürdüm. İş hayatımda da bu hızla ilerlemek istedim. 2002 yılında, bir ecza deposunda çalışırken kendi işimi kurmaya karar verdim. Bu karar, uzun uzun düşünülen bir süreçten ziyade, içsel bir dürtü ile alındı. Çünkü ben hep aceleyle hareket ettim; hevesle ve kararlılıkla başladım. Ticarete başlamam da yine böyle acele ile oldu. Ticaret benim için yabancı bir alan değildi ama. Ticaretle uğraşan bir ailede büyüdüm. Babam, iş hayatında basireti ve çalışkanlığıyla tanınan biriydi. Henüz çok küçük yaşlarda bile iş dünyasının sohbetleri arasında büyüdüm. Babam bana güçlü bir iş insanı olmayı, ticaretin içgüdüyle ve deneyimle yoğrulan bir alan olduğunu hep gösterdi. Ticaretin içinde büyümek, ailemdeki ticaretle ilgili ortam, iş dünyasına olan ilgimi tetikledi. Ne yazık ki, o hayattayken bu yolu yürüdüğümü göremedi ama 13 yaşımdayken bir şirketin hissedarı olmuştum bile. O yaşta dahi kartvizit bastıracak kadar iş dünyasına ilgi duymuştum. O günlerin hatırası hâlâ gülümsediğim bir anı olarak sakladığım kartvizitimdeki “genç iş kadını” kimliği bana ilham verir. Esasında Ticarete başlama yaşım 13’dür yani. Zamanla ticaretin yalnızca cesaret değil, aynı zamanda sürekli öğrenme ve uyum sağlama gerektirdiğini anladım. Babamdan öğrendiğim iş disiplini, eşimden edindiğim sanayici bakış açısı ve en önemlisi de kendi deneyimlerim. Babamın ve daha sonrasında eşimin de iş dünyasında çok başarılı bir sanayici olması, ticari yeteneklerimi geliştirmemde çok önemli bir rol oynadı. Babamın özellikleri ve gücü eşimde de vardı. Bu iki değerli insandan aldığım öğretiler, iş dünyasında sağlam bir temel oluşturmama yardımcı oldu. Her ikisi de beni girişimcilik yoluna hazırladı ve iş hayatının zorluklarıyla yüzleşmeye cesaretlendirdi.
İş hayatımda, her zaman hareketliliği, çözülmesi gereken sorunları ve pratik fikirleri aradım. Masa başında oturmak, rutin bir işe sahip olmak benim için mümkün değildi. Zorlukların ve yeniliklerin olduğu bir ortamda çalışmak, beni daha da besledi ve her geçen gün büyüttü. Ticaret hayatının zorluklarına maruz kaldığım gibi aynı zamanda iş tatminlerini, başarmanın hazzını da yaşadım. Ailenin ticaretle uğraşması sizde altyapı olarak daha deneyimli, daha tecrübeli bir temel oluşturuyor mukayese yeteneğinizi geliştiriyor bu gerçeği inkâr edemem. Ama sonuçta kendinizin yorumu, vizyonu kendi özgünlüğünüz sizi ticaretin kadınları arasına sokuyor.

Kadınların iş dünyasında ve yönetimde güçlenmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kadınlar iş dünyasında sadece yer almakla kalmamalı, aynı zamanda karar mekanizmalarının da bir parçası olmalıdır. Uzun yıllar boyunca kadınlar iş hayatında büyük emek harcadı ama kritik kararlar genellikle erkekler tarafından alındı. Artık bu dengenin değişme zamanı geldi. Bugün kadınlar sadece iş gücüne katılmakla kalmıyor, aynı zamanda yönetime yön veriyor, yenilikler getiriyor ve iş dünyasının dinamiklerini değiştiriyor. Kadınların sahip olduğu çok yönlü düşünme, detaycılık, dayanıklılık ve duygusal zekâ gibi yetkinlikler, yönetimde fark yaratıyor. Özellikle sağlık sektörü gibi insan odaklı alanlarda, kadın liderlerin etkisi çok daha belirgin hale geliyor. Kadınlar sorunlara daha kapsamlı ve yaratıcı çözümler üretme konusunda önemli bir rol oynuyor. İnatçılığı, vizyoner bakış açısı ve çözüm odaklı yaklaşımı ile kadın yöneticiler, iş dünyasına dinamizm katıyor.
Ancak, kadınların iş dünyasında sadece var olması yetmez; ekonomik kararların da içinde olmaları gerekiyor. Daha fazla kadının girişimcilik ekosistemine dahil edilmesi, hem ekonomik kalkınmayı hızlandıracak hem de toplumsal eşitliğe katkı sağlayacaktır. Kadın girişimcilerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi, iş dünyasında kadınların hak ettiği yeri almasını sağlamanın en önemli yollarından biridir. Kadınların enerjisi ve üretkenliği, sadece şirketleri değil, toplumu da ileriye taşır. Bu nedenle, kadınların iş dünyasında daha güçlü bir şekilde var olmalarını desteklemek yalnızca bir seçenek değil, bir gerekliliktir.
Kadınların iş dünyasında karar mekanizmalarında daha fazla yer alması neden önemli?
Kadınların iş hayatında yer alması önemli ama asıl dönüştürücü etki, kadınların karar mekanizmalarında aktif olmasıyla gerçekleşiyor. İş dünyasında uzun yıllar boyunca kadınlar emeğiyle, çalışkanlığıyla var oldu, ancak birçok kritik karar hala erkekler tarafından alınıyordu. Oysa bir işletmenin, sektörün ya da ekonominin gerçek anlamda dengeli ve sürdürülebilir büyüme sağlaması için farklı bakış açılarına, yenilikçi fikirlere ve çeşitliliğe ihtiyacı var. İşte tam da bu yüzden, kadınların yönetimde daha fazla yer alması sadece bir eşitlik meselesi değil, aynı zamanda akıllı bir strateji.
Kadın yöneticiler, duygusal zekâları, uzun vadeli düşünme becerileri ve detaycılıkları ile iş dünyasına farklı bir dinamizm katıyor. Karar alma süreçlerine dahil olan kadınlar, iş dünyasına daha yenilikçi, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümler sunuyor. Bugün sağlık sektöründen finans dünyasına, teknoloji şirketlerinden kamu yönetimine kadar birçok alanda kadın liderlerin olduğu yerlerde daha yaratıcı ve etkin kararların alındığını görüyoruz. Bu yüzden kadınların sadece iş hayatında “görünür” olmasını değil, karar verici pozisyonlarda güçlenmesini sağlamalıyız. İş dünyasında gerçek bir dönüşüm için kadınların yönetimde aktif rol almasını destekleyen politikalar ve teşvikler artırılmalı. Çünkü kadınların karar aldığı bir iş dünyası, herkes için daha adil, daha üretken ve daha yenilikçi bir dünya.
Sağlık sektöründeki erkekler, kadınları rakip olarak görüyor mu?
Bu çok değişken bir durum tabi ki genellemek yanlış olur. Bazıları son derece destekleyici ve işbirlikçiyken, bazıları da bu durumdan oldukça rahatsız olabiliyorlar. 23 yıldır sektördeyim çok farklı yapılara rastladım. Sağlık, kadınların en yoğun olduğu sektörlerden birisidir fakat özellikle yöneticilik anlamında oran düşük bence. Oysa ki Kadın yönetici sosyalleştirir, uzlaştırır ve en önemlisi ahlaki değer seviyesini yükseltir. Sağlık dahil tüm bilimlerin kadına ihtiyacı vardır. Kadının ve erkeğin herhangi bir alanda yapabilirlikleri birbirinden farklı değildir. Zaten sağlıklı toplum da yönetimde eşitlikle mümkündür. Sağlık sektöründe daha çok kadın görmek istiyorsak daha çok sorumluluk almamız gerekiyor.
İş dünyasında kadın olmak: Kadınların karşılaştığı zorluklar ve avantajlar nelerdir?
Kadınlar iş dünyasında hem güçlü avantajlara hem de önemli engellere sahip. Öncelikle, kadınların yüksek sorumluluk bilinci, duygusal zekâsı ve çok yönlü düşünme yeteneği iş yaşamında büyük bir fark yaratıyor. Kadınlar işlerini sadece bir görev olarak değil, aynı zamanda bir sanat gibi icra edebiliyor; empati, detaycılık ve içtenlik iş süreçlerine daha fazla değer katıyor. Ayrıca, kadınların esneklikleri ve kriz anlarında çözüm odaklı yaklaşımları iş dünyasında büyük avantaj sağlıyor. Ancak, kadınların iş dünyasında var olma mücadelesi hâlâ devam ediyor. En modern iş ortamlarında bile kadınların belirli kalıplara uyması bekleniyor. Kadınlar toplumsal normların dışına çıktığında fazla iddialı, fazla özgüvenli veya fazla “hadsiz” olarak yaftalanabiliyor. İş yerlerinde kadınların fikirleri çoğu zaman görmezden gelinirken, aynı fikri bir erkek dile getirdiğinde daha fazla ciddiye alındığına şahit olabiliyoruz.
Bir diğer önemli konu ise kadınların iş ve özel hayat dengesinde çok daha fazla yük taşıması. İş hayatında başarılı olmanın yanı sıra ev, çocuk ve aile sorumluluklarını da omuzlamak zorunda kalıyorlar. Bu da kadınların iş hayatında ilerlemesini zorlaştırıyor. Ayrıca, eşit işe eşit ücret uygulamasının hâlâ tam anlamıyla sağlanmadığı, kadınların lider pozisyonlara yükselmekte daha fazla engelle karşılaştığı gerçeğini değiştiremeyiz.
İş dünyasında liderlik, cinsiyetle değil yetkinlik ve vizyonla ölçülmelidir. Ancak ne yazık ki, yönetim pozisyonlarında hâlâ ağırlıklı olarak erkekler yer alıyor. Gerçek anlamda bir değişim için yalnızca kadınların değil, erkeklerin de cinsiyet eşitliğini sahiplenmesi gerekiyor. Yeni nesil erkek çalışanların bu bilinçle yetişmesi, eşit temsili ve iş yerinde çeşitliliği benimsemesi şart. Çünkü çeşitlilik her zaman başarıyı getirir. Aynı tip insanlardan oluşan bir organizasyon ilerleyemez; farklı yetenekler, bakış açıları ve deneyimler birleştiğinde gerçek anlamda güçlü ve yaratıcı işler ortaya çıkar. Kadınların iş dünyasında var olma mücadelesi, yalnızca bireysel başarılarla değil, toplumsal farkındalıkla kazanılacaktır. Eşitlik sadece bir ideal değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve başarılı bir iş dünyasının temeli olmalıdır.
Kadın girişimciler iş hayatında en çok hangi engellerle karşılaşıyor?
Kadın girişimcilerin en büyük engellerinden biri, finansal kaynaklara erişimde erkeklere oranla daha fazla zorlanmaları. Yatırımcıların ve bankaların genellikle kadın girişimcilere daha temkinli yaklaşması, onların işlerini büyütmesini geciktirebiliyor. Ayrıca, kadın liderlerin hâlâ iş dünyasında yeterince ciddiye alınmaması, özellikle erkek egemen sektörlerde önyargılarla mücadele etmeleri gerekmesi başka bir büyük engel. Kadınların başarıya ulaşmasını hızlandırmak için bu algıların değişmesi ve destek mekanizmalarının artırılması gerekiyor. Kadın girişimciler ağ kurma konusunda erkeklere kıyasla daha dezavantajlı İş dünyasında ağ kurmak (networking), başarının önemli bir parçası. Ancak kadınlar, özellikle erkek egemen sektörlerde, bu ağlara erişimde zorluk yaşayabiliyor. Erkeklerin genellikle yıllardır süregelen iş ilişkileri ve ortaklıkları olduğu için kadınların bu çevrelere dahil olması zaman alabiliyor. Bu yüzden kadın girişimcilerin birbirlerini desteklemesi, kadınlara yönelik girişimcilik ağlarının oluşturulması büyük önem taşıyor.
İş dünyasında kadınlara yönelik önyargılar ve gerçekler nelerdir?
İş dünyasında kadınlara yönelik yerleşik önyargılar, onların profesyonel gelişimini ve liderlik pozisyonlarına yükselmesini zorlaştıran en büyük engellerden biri. Kadınların finans yönetimini bilmediği, ticaretten anlamadığı veya duygusal kararlar aldığı gibi klişeler, aslında tamamen toplumsal ezberlerden ibaret. Kadınların para harcamayı sevdiği ama yönetemediği algısı, erkek egemen ekonomik sistemin bilinçaltına kazınmış eski bir yargıdır. Oysa dünya genelinde başarılı kadın girişimciler ve yöneticiler, bu algının tamamen yanlış olduğunu defalarca kanıtlamıştır. Bir diğer yaygın önyargı, kadınların gerçekçi değil, hayalperest olduğu düşüncesidir. Oysa iş dünyasında başarıyı getiren şey vizyon sahibi olmak, büyük düşünmek ve değişimi hayal edip hayata geçirebilmektir. Kadınlar, toplumsal rolleri nedeniyle pratik düşünmeye, kriz anlarında hızlı çözüm üretmeye ve birden fazla görevi aynı anda yönetmeye alışıktır. Bu özellikler iş hayatında avantaj yaratırken, ne yazık ki çoğu zaman göz ardı edilir.
Pandemi süreci, kadın ve erkek arasındaki iş gücü eşitsizliğini daha da derinleştirdi. Uzaktan eğitim ve evde çocuk bakımının büyük ölçüde kadınların sorumluluğuna yüklenmesi, kadınların iş hayatındaki rollerini daha da zorlaştırdı. Oysa eşit şartlarda çalışma ortamı sağlandığında kadınların ne kadar yaratıcı, çözüm odaklı ve güçlü olduğu çok daha net ortaya çıkıyor. Kadınlar iş hayatında sadece var olmak değil, aynı zamanda eşit, özgür ve güvenli bir ortamda çalışmak istiyor. Bu sadece kadınlar için değil, toplumun ve iş dünyasının genel başarısı için de bir gerekliliktir. Kadınların önündeki önyargılar yıkıldığında, sadece kadınlar değil, herkes daha iyi bir geleceğe sahip olacak. Çünkü kadın hayattır, medeniyettir ve yaratıcılığın kaynağıdır.
Kadın liderler iş dünyasında diğer kadınlar için ne yapmalı?
İş dünyasında kadınların birbirini desteklemesi ve güçlendirmesi, sürdürülebilir değişimin anahtarıdır. Kadın liderlerin sorumluluklarından biri, hemcinslerine yol göstermek, onlara fırsatlar yaratmak ve dayanışma içinde hareket etmektir. Çünkü müttefiklik sadece bireysel başarıyı değil, toplu ilerlemeyi de sağlar. Kadın liderler, bilgi ve tecrübelerini paylaşarak genç kadın çalışanların gelişimine katkı sunmalıdır. İş dünyasında çekingen davranan, fırsat eşitsizliğiyle karşılaşan veya kendine yeterince güvenemeyen kadınları cesaretlendirmek, liderlerin en büyük sorumluluklarından biridir. Başarıya ulaşmış kadınlar, mentorluk yaparak, ilham vererek ve yol göstererek yeni nesil kadın liderlerin yetişmesini desteklemelidir.
Kadınların iş dünyasında karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, birden fazla rolü aynı anda taşıma gerekliliğidir. Kadınlar lider, çalışan, anne, eş gibi birçok kimliği bir arada taşırken, bu rolleri dengede tutma konusunda büyük bir yük altında kalabiliyorlar. Kadın liderler, bu mücadelede diğer kadınları yalnız bırakmamalı, esnek çalışma modellerinin geliştirilmesini savunmalı ve işyerinde kadın dostu politikaların uygulanmasını teşvik etmelidir. En önemlisi, kadın liderler diğer kadınlara ilham kaynağı olmalı. Çalışan kadınların seslerini duyurmasına, fikirlerinin değer görmesine ve liderlik rollerinde daha fazla yer almalarına yardımcı olmalıdırlar. Çünkü başarı, yalnızca bireysel bir zafer değil, aynı zamanda kolektif bir yükseliştir. Ben, ayakları üzerinde durabilen, tüm zorluklara rağmen üreten, çalışan ve bağımsız bir kadın olabilen herkese hayranım. Kadınların iş hayatında var olma mücadelesi, sadece bireysel çabayla değil, birbirine destek olan kadınlar sayesinde daha güçlü hale gelir. Bu yüzden, kadın liderler olarak sadece kendi yollarımızı açmakla kalmamalı, arkadan gelen kadınlar için de sağlam köprüler inşa etmeliyiz.
Şirketinizde kadın çalışan oranı nedir? Kadınlar için neler yapıyorsunuz?
Bizim şirketimizde kadın çalışan oranı yüksek ve bunun, şirketimizin başarısına doğrudan katkı sağladığını düşünüyorum. Kadınlar iş dünyasında yalnızca var olmakla kalmıyor, aynı zamanda çalıştıkları ortama incelik, özen ve detaycılık katıyorlar. Kadın çalışanlarımızın titizliği, empatisi ve sorumluluk bilinci, şirketimizin hizmet kalitesini her zaman bir adım öteye taşıyor. Bir kadın yönetici olarak, kadın istihdamını artırmaya ve kadın çalışanlarımı her zaman desteklemeye büyük önem veriyorum. Çünkü inanıyorum ki kadın kadının yurdudur, umududur. İş hayatında kadın dayanışması ve kız kardeşlik ruhu başarıyı büyüten en önemli unsurlardan biri. Bu yüzden biz şirket olarak, kadın çalışanlarımızın güçlenmesi, gelişmesi ve kariyerlerinde ilerleyebilmeleri için her zaman destekleyici bir yapı oluşturmaya özen gösteriyoruz.
Özellikle bizim sektörümüzde, hizmet kalitesi ve hasta memnuniyeti ön planda. Son yıllarda hastalarımızın büyük çoğunluğunu çocuklar oluşturuyor ve kadın çalışanlarımızın annelik deneyimi, empati gücü ve iletişim becerileri, ailelerle kurduğumuz bağı çok daha sağlam hale getiriyor. Kadınların iş hayatındaki varlığı, yalnızca bir istihdam meselesi değil, aynı zamanda toplumsal güven ve kalite unsuru da taşıyor. Şirketimizde kadınların yoğunluğu, iş ortamımıza da yansıyor. Renkli, sıcak, detaylara önem verilen ve özenli bir çalışma atmosferi oluşturduk. Kutlamalar yapmayı, küçük ama anlamlı jestlerle birbirimizi desteklemeyi seviyoruz. Bu vesileyle, tüm kadın çalışanlarıma, iş arkadaşlarıma ve aynı zamanda bizlere her zaman saygı, sevgi ve nezaketle yaklaşan erkek çalışanlarımıza da içten teşekkür ediyorum. Çünkü iş hayatında gerçek başarı, yalnızca bireysel başarılarla değil, birlikte büyümekle mümkündür.

İş dünyasında kadın-erkek işbirliği nasıl güçlendirilebilir?
Cinsiyet eşitliği yalnızca kadınların mücadelesi olmamalı; erkekler de bu sürecin aktif destekçileri olmalı. Erkeklerin kadın liderlere ve çalışanlara daha fazla alan açması, iş yerinde kapsayıcı politikaların benimsenmesi gerekiyor. Çalışma ortamlarında cinsiyetçi dilin ve ayrımcılığın önüne geçmek, erkekleri de bu sürece dahil etmek önemli. Eşitliği savunan iş modelleri geliştirildikçe, hem iş dünyası hem de toplum daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşacaktır.
Kadın girişimciler ve iş dünyasındaki erkeklere tavsiyeleriniz nelerdir?
İş dünyasında gerçek değişim, sadece kadınların çabasıyla değil, erkeklerin de sürece dahil olmasıyla mümkün. Bu yüzden öncelikle erkeklere bir mesajım var: Kadınların iş hayatındaki varlığına ve yeteneklerine gerçekten değer verin. Kadınların sadece bir iş gücü değil, aynı zamanda yenilikçi fikirlerin, sürdürülebilir büyümenin ve güçlü liderliğin kaynağı olduğunu kabul edin. Onlara eşit fırsatlar sunun, seslerini duyurun, karar alma mekanizmalarına dahil edin. Çünkü kadınların yükseldiği bir iş dünyasında herkes kazanır.
Gelelim kadın girişimcilere: Sınırları kabul etmeyin. Kendi işinizi kurmak, bir sektörde fark yaratmak veya lider bir pozisyona ulaşmak istiyorsanız, cesaret en büyük sermayenizdir. Zamanın veya şartların “doğru” olmasını beklemeyin, harekete geçin. Zorluklarla karşılaşacaksınız ama pes etmek yerine çözüm üretmeyi öğrenin. Hata yapmaktan korkmayın; çünkü her hata, yeni bir ders ve daha güçlü bir geri dönüş demektir.
İş dünyasında kendinizi geri plana atmayın, fikirlerinizi dile getirin, hakkınızı savunun. Başarı sadece çalışkanlıktan değil, kendini doğru ifade etmekten ve görünür olmaktan da geçer. Görünmez olmak, emeğinizi ve potansiyelinizi gölgede bırakır. Ayrıca, kadınlar olarak birbirimize destek olmaktan asla vazgeçmeyelim. Kadın dayanışması sadece bireysel başarıları değil, kolektif gücümüzü de büyütür. Birbirimizin elinden tutalım, tecrübelerimizi paylaşalım ve birlikte güçlenelim. Çünkü tek başına güçlü olmak güzeldir, ama birlikte daha güçlü olmak dünyayı değiştirir. Ve unutmayın: Kadınlar iş dünyasında sadece var olmalı değil, lider olmalı.