Çapa Medikal Yönetim Kurulu Başkanı ve DEİK Sağlık İş Konseyi Başkan Yardımcısı Zekeriya Avşar:
“Çapa Medikal Yerli Üretimle Global Sağlık Pazarında”
Tedarik ve dağıtım odaklı bir yapıdan, özgün ürün geliştirme ve üretim kapasitesine sahip global bir oyuncuya evrilen başarı hikâyesi.
“50’yi aşkın ülkeye ulaşan ihracat gücü ve uluslararası iş birlikleriyle Çapa Medikal, küresel pazarda yetkin bir Türk markası olma yolunda ilerliyor.”
Yüksek katma değerli üretim, kamu-özel iş birliği ve Ar-Ge yatırımlarıyla 2026’da İSO 500 hedefi, 2028’de ise uluslararası arenada güçlü bir konum planlanıyor.
Çapa Medikal Yönetim Kurulu Başkanı ve DEİK Sağlık İş Konseyi Başkan Yardımcısı Zekeriya Avşar ile bir söyleşi gerçekleştirdik:
Zekeriya Bey, Çapa Medikal geçmişte ağırlıklı olarak tedarik ve satış odaklı bir model benimsiyordu. Günümüzde ise güçlü bir üretici kimliğiyle öne çıkıyorsunuz. Bu dönüşüm sürecini bizimle paylaşır mısınız?
Zekeriya Avşar: Çapa Medikal, yaklaşık 38 yıl önce sektöre tıbbi ürünlerin tedariki ve dağıtımı ağırlıklı bir modelle adım attı. Kuruluş vizyonumuz, kaliteden ödün vermeden uygun maliyetli ürünlerle hastanelere ve eczanelere hızlı erişim sağlamaktı. Ancak küresel tedarik zincirlerindeki değişimler, kur dalgalanmaları ve yerli üretimin stratejik öneminin artmasıyla, şirketimizi daha üretim ve ürün geliştirme odaklı bir yapıya dönüştürmeye karar verdik.
Bu doğrultuda, Honnes Sağlık ve Endüstriyel Ürünleri A.Ş. çatısı altında Gebze ve Sakarya’da iki modern tesis kurduk. Cerrahi bantlar, yara bantları, steril pansuman örtüleri, elastik bandajlar, sargı bezleri, su geçirmez pedler, yapışkanlı bandajlar, gazlı bezler, sentetik alçı, EKG elektrotları gibi geniş bir tıbbi sarf malzeme yelpazesini burada üretiyoruz. Aynı zamanda, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerimizi de Sakarya’daki fabrikamızda B-Good Care markası altında üretiyoruz. Bu tesislerimizde ISO 9001, ISO 22716 (GMP), BRC CP ve IFS HPC gibi uluslararası geçerliliğe sahip sertifikalarla üretim, dolum ve ambalajlama faaliyetlerini sürdürüyoruz. Öte yandan, İstanbul Hadımköy’de My Medikal ile iş birliği yaparak Risus markalı enjektör ve serum seti üretimine başladık. Kısacası, yalnızca tedarik ve dağıtım yapmak yerine artık tasarımdan üretime, ürün geliştirmeden ihracata uzanan kapsamlı bir ekosistem kurduk. Bu dönüşüm, Çapa Medikal’in geçmişteki deneyimini yenilikçi ürünlerle harmanlayarak sektörde kalıcı bir yer edinmesini sağladı.

ÜRETİM VE KURUMSAL DÖNÜŞÜM
Bu değişimde hangi ürün aileleri ve markalar sizin için özellikle önem taşıyor?
Zekeriya Avşar: Aslında birden fazla kanal ve marka üzerinden ilerliyoruz. Hastane pazarında Alpheta, Alpheta Plus ve Clivex markalarımızla tıbbi sarf malzemeleri sunuyoruz. Eczane kanalında ise B-Good ve B-Good Care markalarımızla varız; B-good daha çok flaster, yara bandı gibi medikal ürünleri kapsarken, B-Good Care kişisel bakım ve kozmetik alanında ciddi bir portföye sahip. Türkiye genelinde 15 binden fazla eczaneye bu ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Market kanallarına yönelik Getwell ve Tiny Green markalarıyla, zincir marketler ve yerel marketlerde tüketicilere pratik ve güvenilir ürünler sunuyoruz. Ayrıca bazı marketlerde Banduff markamızla da yer alıyoruz. Bu çoklu marka stratejisi, farklı tüketici segmentlerine erişmemizi ve onların ihtiyacına göre çözümler sunmamızı kolaylaştırıyor.
Bahsettiğiniz tesislerin kapasitesi ve üretim kalitesi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Zekeriya Avşar: Gebze’deki tesisimiz 6.000 metrekare kapalı alanda faaliyet gösteriyor. Burada yapışkanlı tıbbi sarf malzemeleri başta olmak üzere pek çok ürünü yüksek standartlarda üretiyoruz. Sakarya’daki fabrikamız ise toplam 7.500 metrekare alanda kurulmuş olup 2.640 metrekarelik kapalı sahasıyla kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin üretim, dolum ve ambalajlama faaliyetlerine odaklanıyor. ISO 13485 gibi medikal üretimde kritik önem taşıyan kalite yönetim sistemlerine sahip olmamız; CE işaretlemesinin gerektirdiği teknik dosya, test ve belgelendirme süreçlerini eksiksiz yerine getirmemizi sağlıyor. Çevre dostu üretim politikaları, hijyen koşulları ve iş sağlığı-güvenliği mevzuatına uygunluk da üretim anlayışımızın temel taşlarını oluşturuyor.
Büyük ölçüde “tedarik ve dağıtım” modelinden ayrışıp, böylesine kapsamlı bir üretim ekosistemi kurma kararınızın ardında hangi motivasyonlar vardı?
Zekeriya Avşar: Sağlık sektöründe sürdürülebilir büyüme ve rekabet gücü, yerli üretimin geliştirilmesinden geçiyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hastaneler, kamu kurumları ve hastalar; yüksek kalite standartlarındaki tıbbi ürünlere hızlı erişim sağlamak istiyor. Yurt dışından ithalata dayalı bir iş modeli, kur dalgalanmaları ve küresel tedarik zincirlerindeki kırılganlıklar nedeniyle ciddi riskler barındırıyor. Oysa yerli üretim altyapımızı güçlendirerek hem ülkemizin medikal sektöründeki kapasitesine katkı sağlıyor hem de firmamızı küresel rekabete hazırlıyoruz. Üstelik kendi üretim tesislerimizde Ar-Ge ve inovasyon süreçlerine daha fazla ağırlık vererek, ürünlerimizi pazara daha hızlı sunabiliyoruz. Bu dönüşümün temel motivasyonu, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir büyüme hedefi diyebilirim.
İHRACAT VE ULUSLARARASI AÇILIM
Çapa Medikal’in ihracat stratejisi nedir? 50’den fazla ülkeye ulaşan küresel ağınızı nasıl inşa ettiniz?
Zekeriya Avşar: Üretim kapasitemizi artırdıktan sonra, hedefimiz ürettiğimiz ürünleri uluslararası pazarlara da taşımaktı. Şu anda özellikle Orta Doğu, Afrika, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa olmak üzere 50’nin üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Söz konusu ülkelerin düzenlemelerine ve pazar dinamiklerine uyum sağlayarak, yüksek standartlı ürünlerimizi bu coğrafyalara sunuyoruz. İhracat tarafında Honnes üzerinden ilerliyoruz ve büyüme stratejimizi küresel fuar katılımları, dijital pazarlama, uluslararası dağıtım ağları ve bölgesel iş birlikleriyle destekliyoruz.
Ayrıca, DEİK Sağlık İş Konseyi Başkan Yardımcısı olarak yürüttüğüm görev çerçevesinde, yurt dışındaki iş konseyi toplantılarına katılıp, Türkiye’nin medikal üretim kapasitesini ve potansiyelini farklı ülkelere aktarmaya çalışıyorum. Güney Amerika’dan Asya’ya kadar pek çok ülkeyle Zoom toplantıları veya fuar organizasyonları düzenliyoruz. Bu süreçte devletimizin medikal ihracata sağladığı teşviklerden ve kurumların iş birliği imkânlarından da azami düzeyde yararlanmaya çalışıyoruz.
Essity firmasının TENA markalı ürünlerinin münhasır distribütörlüğünü üstlendiğinizi öğrendik. Bu iş birliğinin ihracatınıza ve küresel konumlanmanıza etkisi nedir?
Zekeriya Avşar: Essity, dünyanın önde gelen hijyen ve sağlık şirketlerinden biri ve TENA markası inkontinans (idrar kaçırma) alanında küresel ölçekte güçlü bir konuma sahip. Çapa Medikal olarak TENA’nın Türkiye’deki tek yetkili distribütörü olmamız, kurumumuzun uluslararası alanda güvenilirliğini artıran önemli bir adım oldu. TENA ürünlerini eczaneler ve medikal perakende kanalları aracılığıyla son tüketiciyle buluşturuyoruz. Böylece, uluslararası bir markayı başarıyla temsil ederken, aynı zamanda kendi lojistik kabiliyetlerimizi de uluslararası standartlarda geliştirme fırsatı yakaladık. Essity gibi dev bir şirketin güvenini kazanmak, bizim ihracat itibarımıza da olumlu yansıyor. Diğer global firmalar nezdinde de ciddi bir referans değeri taşıyor.
İhracatta kur dalgalanmaları ve Çin rekabeti gibi hususlar, özellikle medikal sektöründe önemli sorunlar olarak görülüyor. Bu konuda görüşleriniz neler?
Zekeriya Avşar: Döviz kurlarındaki ani değişimlerin maliyet ve fiyat politikalarına etkisi yadsınamaz. Özellikle ithal hammadde kullanan şirketler için bu durum, planlama süreçlerini güçleştiriyor. Diğer taraftan, Çin’in ölçek ekonomisi avantajıyla fiyat rekabetini çok agresif seviyelere çekebilmesi, basit sarf malzemeleri gibi katma değeri daha az olan ürünlerde fiyat farkını açtı. Biz bu ortamda, daha nitelikli ve inovatif ürünlerin üretimine odaklanmanın sürdürülebilir rekabet gücünü artıracağına inanıyoruz. Fiyat değil, kalite ve fonksiyonellik rekabeti yapmak uzun vadede daha avantajlı. Yine de Türkiye’nin coğrafi konumu, hızlı teslimat ve satış sonrası destek gibi konularda bize avantaj sağlıyor. Dolayısıyla, katma değeri yüksek ürünler üreterek ve lojistik avantajlarımızı kullanarak Çin gibi dev rakiplerle küresel düzeyde mücadele edebileceğimize inanıyoruz.
DEİK’teki çalışmalarınızın Çapa Medikal’e ve sektöre yansımaları nasıl oluyor?
Zekeriya Avşar: DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) çok geniş bir uluslararası bağlantı ağına sahip. Burada “Sağlık İş Konseyi Başkan Yardımcılığı” görevini yürütüyor olmam, hem Çapa Medikal’in hem de Türk medikal sektörünün küresel vitrinde daha görünür olmasına imkân tanıyor. Örneğin, Latin Amerika, Orta Doğu veya Asya ülkeleriyle düzenlenen online toplantılarda, firmalarımızın ihracat ve iş birliği potansiyelini anlatıyoruz. Bu sayede sektörel heyetlerin ve Türk üreticilerin yurt dışındaki muhataplarla doğrudan görüşmesi kolaylaşıyor. Ben bu görevle, medikal sektörünün yurt dışı temsilinde bir köprü görevi üstlenmiş oluyorum. Bunun şirketimize getirisi kadar, ülkemizin sağlık ve medikal alanındaki itibarına da olumlu katkısı var.
SEKTÖREL DEĞERLENDİRME VE GELECEK VİZYONU
Türkiye’deki medikal sektörünün yapısını ve karşılaştığı zorlukları nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle kur baskısı, kamu ihaleleri ve regülasyonlar üreticilere nasıl yansıyor?
Zekeriya Avşar: Medikal sektör, doğası gereği yüksek hassasiyet ve regülasyon standartlarını gerektiren bir alan. Ülkemizde fiyat odaklı kamu alımları, yerli üreticilerin maliyet yönetimini zaman zaman zorlaştırıyor. Kur dalgalanmaları, ham madde tedariğinde döviz bazlı maliyetleri yükseltiyor. Buna karşılık, kamu hastaneleri ve devlet kurumları, büyük hacimli alımlarda fiyatı önemli bir kriter olarak konumlandırabiliyor. Bu noktada, DMO (Devlet Malzeme Ofisi) üzerinden yapılan merkezi alım modeli, şeffaflık ve ödeme planı bakımından belli kolaylıklar sağladı. Ancak sürdürülebilir bir büyüme için üreticilerin sadece fiyata değil, kalite ve nitelikli ürün geliştirmeye odaklanması gerekiyor.
Ayrıca, Avrupa Birliği’nin MDR (Medical Device Regulation) gibi yeni düzenlemeleri devreye sokması, üreticilerin belgelendirme ve test maliyetlerini artırıyor. Küresel ölçekte geçerli bu standartlar elbette ürünlerin kalitesini yükseltiyor ama sektörde küçük veya orta ölçekli bazı firmalar için ek finansal yük oluşturuyor. Çözüm olarak ben, sektör içinde iş birliklerinin artacağına ve belli ürün gruplarında uzmanlaşmaya gidileceğine inanıyorum. Bu şekilde yerli şirketlerimiz, uluslararası devlerle daha rahat rekabet edebilir.

TÜSEB’in ve Sağlık Bakanlığı’nın “Üreten Sağlık Projesi”ne bakış açınız nedir? Yerli üretimin gelişmesi adına bu tür projelerin etkisi olacak mı?
Zekeriya Avşar: TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) ve Sağlık Bakanlığı’nın bu tür girişimlerini son derece doğru bir adım olarak görüyorum. Özellikle “Üreten Sağlık Projesi”, ülkemizin medikal ve biyoteknoloji alanlarında daha özerk bir konuma gelmesine katkı sağlayacaktır. Burada üniversitelerin ve özel sektörün iş birliği çok kritik. Araştırma-geliştirme projelerinin desteklenmesi, yeni nesil tıbbi cihaz ve sarf malzemeleri geliştiren şirketlere teşvik verilmesi gibi adımlar sayesinde, yüksek katma değerli ürünler üretilebilir. Biz de hem Çapa Medikal hem de DEİK nezdinde bu projeleri yakından takip ediyor, elimizden geldiğince katkı sunmaya gayret ediyoruz.
2026 ve 2028 hedeflerinizden bahsediyorsunuz. Çapa Medikal’i gelecek yıllarda nerede konumlandırmayı planlıyorsunuz?
Zekeriya Avşar: En somut hedefimiz, 2026 yılı sonunda bir medikal şirket olarak Çapa Medikal’i Türkiye’nin en büyük 500 şirketine sokmak. 2028’de de aynı başarıyı, üretim faaliyetlerimizi üstlenen Honnes Sağlık ve Endüstriyel Ürünleri A.Ş. için hedefliyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için ihracat gelirlerimizi artırmaya, üretim kapasitemizi genişletmeye ve marka bilinirliğimizi küresel ölçekte sağlamlaştırmaya odaklandık.
Elbette hedeflerimize ulaşabilmek için Ar-Ge yatırımlarımıza daha fazla kaynak ayırıyoruz. Özellikle kişiye özel sağlık ürünleri, ileri malzemeler ve kozmetik ürün geliştirme alanında önemli projelerimiz var. E-ticaret ve dijital dönüşüme yaptığımız yatırımlar da büyümemizi destekleyecek diğer unsurlar. Bugün, eczane ve market kanalından elde ettiğimiz ciro her geçen yıl artıyor; dijital platformlarda da gitgide güçleniyoruz. 2026 itibarıyla, medikal ürünlerin yanı sıra kozmetik ve kişisel bakım segmentinde de ciddi bir büyüme kaydetmeyi öngörüyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Zekeriya Avşar: Türkiye medikal sektörü zor bir süreçten geçse de potansiyelimiz çok büyük. Coğrafi avantaj, genç nüfus ve artan sağlık talebi, doğru hamlelerle bizi bölgesel bir üretim üssü haline getirebilir. Bu noktada kamu-özel sektör el ele vererek, özellikle Ar-Ge ve inovasyon odaklı projelerle çok daha ileri noktalara ulaşabiliriz. Çapa Medikal olarak üretimin, istihdamın ve ihracatın önemine inanıyoruz. Yerli markalarımızı küresel arenada daha görünür kılmak ve ülkemizi uluslararası platformlarda temsil etmek için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Bu vesileyle, bize bu röportaj fırsatını sunduğunuz için teşekkür eder, sektörel derginizin değerli okurlarına saygılarımızı sunarım.