Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, OHSAD Kurultayında konuştu. Konuşmasında sağlık sektörünü ilgilendiren önemli açıklamalar yapan Bakan Müezzinoğlu, özel hastane yöneticilerine seslenerek “Özel sektörün daima yanındayız” dedi.
Müezzinoğlu, “Çözümleri birlikte üretme ve çözüm ortağı olabilmek başarıyı getirir. Geçtiğimiz dönemin önemli kazanımları var, bu kazanımları göz ardı edip sadece önümüzdeki sorunları görürsek kendinize ve birbirimize haksızlık etmiş oluruz” diye konuştu.
Sorunların birlikte ve paylaşarak çözülebileceğini belirten Müezzinoğlu, “Geçtiğimiz 15 yıllık süreçte ülkenin sağlıkta Avrupa ülkeleri ile yarışacak noktaya geldi. Çıktığımız her basamağın kendine ait yeni sorunları var, hedeflerimizin getirdiği zorluklar var, bu zorluklardan çekinerek değil özgüvenimizi artırarak bu basamakları aşabiliriz. Son birkaç yıldır Türkiye bir taraftan olağanüstü sorunlar yaşayarak geldi. Bunları arkada bırakalım ve sorunsuz bir süreci şekillendirebilmek için birbirimizi anlamaya ve paylaşmaya ihtiyaç var.
Sağlığın üç ayağı olan kamu, özel ve üniversite ayağından vazgeçmek diye bir şey söz konusu değil. Üçünün de geliştiği bir süreci şekillendirebilirsek Türkiye sağlıkta bölgenin iddialı ülkesi olabilir. Yakın coğrafyada 3 saatlik uçuş mesafesinde 1,5 milyar nüfusa hitap eden, cazibe merkezi bir ülkenin mensuplarıyız.
Bu mesleğin güçlü potansiyelinin yarınlara taşınmasında sorumluluklarımız var. Üniversite hastanelerimiz birinci öncelik. Bilimsel anlamda artık yeni bir vizyona dönmeli ve sağlık hizmet sunumu standartlarını nitelikli boyuta taşıyacak özel alanlara konsantre olmalılar. Bunun için de bizim onlar adına düzenleme altyapılarını sağlıklı yapmamız lazım. Üniversite hastaneleri artık aile hekimlerinin, mahalledeki uzmanların baktığı mekanlar değil, sağlık hizmet sunumundaki kitlenin yüzde 30’unu oluşturan özellikli ve nitelikli tedavi ve teşhis gerektiren alanları şekillendirmek gerek. Eğitimde artık iddialı olmak zorundayız. Üniversitelerimiz Ar-Ge’leri, Araştırma Merkezleri ile lokomotif olacaklar. Sağlık Bilimleri Üniversitesi tabi ki önemli, bir başka önemli olan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı bizim bioteknoloji enstitümüz. Enstitülerimizin dinamiklerini güçlü koymalıyız. Gelecek dinamiklerimizi güçlü koymalı, kendi ekonomik ve finansal dinamikleri yukarıya taşıyacak alanları belirlemeliyiz. Üniversite hastanelerimizi yönetim ve finansman boyutu ile daha sağlıklı ve eğitimi öncelik olarak benimsemiş planlama gerekiyor.
Kamu hastaneleri anlamında vizyon büyük oranda oturdu. Tıbbi teknoloji, fiziki mekan standardı ile, vatandaşa ulaşım gibi standartları ile Türkiye belirli bir noktaya ulaştı. 80 milyon vatandaşın ekonomik gücü ne olursa olsun sağlık hizmeti alma konusunda önünde engel olmamalı. İmkanı yok diye vatandaşımız mağdur olmamalı.
Şehir hastaneleri kamunun bir vizyonudur. Özel sektörün vizyonu ile yarış değil, dünya ile yarıştır. Şehir hastanelerin varlığı ile özel sektör mağdur olmaz aksine bu, özel sektörün gelişmesine vesile olur. Özel sektör korkularla değil, özgüveni ile bu günlere geldi. Özgüvenini kaybeden bir özel sektör kendi içinde kaybetmeye başlar. Özel sektör tırnak içi sorunlara takılarak motivasyonunu kaybetmemeli. Özel sektör bugün SUT’un hiç gündemde olmadığı günlerden buraya geldi” şeklinde konuştu.