Prof. Dr. HAYDAR SUR yazdı…
Sağlık alanında son dönemlerinin en çok rağbet gören bölümlerinden birisi de hiç şüphesiz sağlık yönetimidir. Doğrudan insana dokunarak insan vücudu ve ruhu üzerinde işlem yapmadığı için nihayet “ucunda ölüm yok” mantığıyla her babayiğidin kendisini yetkin görebildiği bir meslek alanı. Uygulamalarınızın olumlu veya olumsuz etkilerini değerlendirebilmek ancak metodik yaklaşımla mümkün olduğundan ve ülkemizde böyle değerlendirmelere alışkın olmadığımızdan, yaptığınız her şeyi, aldığınız her kararı iyi takdim eder ve savunursanız kerametinizi de kendiniz onaylamış olursunuz. Alın size iyi yönetici! Son dönemlerde ortaya konulan uygulamalarla, sağlık alanında konu ne olursa olsun ön lisans diploması olan herkes iki yıl daha okuyarak kendini sağlık yönetimi mezunu yapabilmektedir. Bu mesleğin geleceğinin parlak görünmesi birçok üniversiteyi hareketlendirmiş bulunuyor. Ülkemizde 1960’lardan bu yana idareci yetiştiren ve şimdi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde bir bölüme dönüştürülen Hacettepe Üniversitesi’nin bölümünü ilk olarak anmak gerekiyor. Buna 1995 yılında Ankara ve Marmara Üniversitelerinde kurulmuş olan ve hemen ardından Başkent Üniversitesi’ndeki Sağlık Yönetimi bölümlerini eklersek uzunca bir süre lisans düzeyinde eğitim veren 4 bölüm vardı. Bu dördüne Türkiye’de ve Kıbrıs’ta birçok yeni bölüm eklendi ve 2017 yılı itibarıyla sayı 55’in üzerine çıkmış oldu. Bu bölümlerin mezun sayıları arttıkça ki bugün diplomalıların sayısı yaklaşık yedi bin civarındadır, yönetim pozisyonlarına oluşan talep de artmış oldu. Bu talep belirli noktalara takılıp kalmayı ve sonu gelmez kısır tartışmaları da beraberinde getirdi.
Ekip işi
Başlıkta yer alan soru sağlık yönetimi arenasının klasik iki seçenekli “münazara” konusunu oluşturmaktadır. Benim bütün meslek hayatım boyunca bundan daha çok karşılaştığım bir soru yoktur. Biraz argoya kaçarak denebilir ki bu soru “sağlık yönetimi camiasının geyik muhabbeti” haline gelmiştir. Bu sorunun beni rahatsız eden iki yönü var. Birincisi, bu soruyu soranların sağlık yönetiminin bir ekip işi olduğunu fark etmemiş olmasıdır. Öyle bir sağlık yöneticisi hayal ediyorlar ki elinde büyük yetkileri var, ağzından bir söz çıksa bütün çalışanlar hemen onun dediğini yapıverecekler, imzasını atınca bütün kağıtlar yasal hale gelecek, ya da kendisi bir görüş savunup bir direktif verince artık kimse buna karşı çıkmadan direktifi uygulamaya geçecek. Ekiplerin ve süreçlerin tartışılması gerektiği yerde en üst düzey yönetici yani kişi tartışılıyor. İkincisi, bir kişi sağlık yönetimi ile ilgili bir eğitim aldığında onun yönetimi her zaman iyidir ve okul insanı güzel bir sağlık yöneticisi haline getirir düşüncesi.
Üst düzey yönetici
Yukarıdaki yanılgıların ikisine de düşmeden konuyu tartışmak gerekiyor. Öncelikle bazı tespitleri iyi anlamamız için özetle ele alalım:
- Türkiye’nin sağlık hizmetleri alanında üst düzey yöneticiden çok orta ve alt düzey yönetici ihtiyacı bulunmaktadır. Bu açıdan profesyonel sağlık yöneticileri bir yanlışlığı düzeltmek istiyorsa başhekimlik müessesesini tartıştığı kadar şube müdürlüğü, şeflik, daire başkanlığı gibi pozisyonlardaki kişilerin yetkinliğini de sorgulamalıdır.
- Sağlık yönetiminde alınan diplomalar kadar bakış açısı ve deneyim de önem taşımaktadır. Sağlık Yönetimi Bölümlerinden mezun olacaklar hemen pozisyon alma güdüsüyle tartışmaların içine girerek resmin bütününü kaçırıyorlar. Aslında üst kademelerdeki yönetim pozisyonlarına diplomadan çok deneyim ve uygulama karnesindeki başarı notlarıyla gelinir. Bunu hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor. Benim sağlık yönetimi bölümü öğrencilerine her zaman önerdiğim bir şey var. Yönetim pozisyonlarına bizi atayın demek yerine “Başarılı yönetici olmak için eğitim ve deneyim birlikte bulunmalıdır, biz eğitimimizi aldık ama deneyimimiz yok, bize staj yapmak için bile imkan tanımıyorsunuz nasıl deneyim kazanacağız, üstelik iş görüşmelerinde de hep deneyimsizsin diyorsunuz, ne yani kıyamete kadar hep böyle deneyimsiz kalmaya mı mahkum ediyorsunuz?” deyin. Ucundan ucundan yönetimin içlerine girdikçe kimse sizinle yarışamayacaktır, çünkü eğitimini alıyorsunuz. (Tabi burada eğitiminizi doğru düzgün aldığınız iyimser varsayımı ile konuşuyoruz).
- Sağlık yöneticisi denince işin klinik hizmetler kısmını ilgilendiren ve işletme kısmını ilgilendiren boyutları vardır. İşler iyice tanımlandığı ve layık kimselerin ellerine verildiği zaman en tepedekinin klinik yöneticisi mi, işletme yöneticisi mi olduğunun bir önemi kalmaz.
- İster klinik kökenli ister işletme kökenli olsun bugün sağlık yönetimi işini yürüten kişilerin birçoğunun iletişim becerileri eksiktir ve sorunların büyük bir bölümü bu sebepten ortaya çıkmaktadır.
- Sağlık hizmetlerinin gerektiği gibi verilmesine yöneticilerin daha çok katkı sağlaması için okullardaki müfredatın da elden geçmesi gerekmektedir. Müfredat elden geçirilirken bir yandan da dersleri kimin verdiği konusu gündeme gelir. Hacettepe Üniversitesi kökenli bir araştırma bildirisini geçen hafta dinledim. Burada ülkemizde Sağlık Yönetimi Bölümlerinde toplam öğretim üyesi (Profesör, Doçent, Yardımcı Doçent unvanlı kişiler) sayısı 250 civarındadır ve bunun % 18’i Sağlık Yönetimi Bölümü mezunu hocalardan oluşmaktadır. Bu oran % 50 civarında olmalıdır. Geri kalan kısmı Tıp kökenli Halk Sağlığı, İşletme, İktisat, Psikoloji, Sosyal Hizmet, İstatistik ve diploması ne olursa olsun Sağlık Yönetimi alanında üst düzeylere kadar tırmanmış deneyimli kişiler oluşturmalıdır. Sağlık Yönetimi kökenli akademisyenlere büyük ihtiyacı burada vurgulamak gerekmektedir.
- Sağlık yönetiminin finansman ve sunum boyutlarında, ya da mikro ortam ve makro ortam boyutlarında deneyim kazanmak ayrı ayrı şeylerdir ve bir sağlık yöneticisi bunların hepsinden biraz biraz anlasa bile hepsinde birden derinleşemez. O halde profesyonellerin alanın bir parçasına yoğunlaşması ve bu konuda iyi hale gelmesi en akılcı yoldur.
Başhekimlik müessesesi
Bütün kaçınma çabalarımıza rağmen hastaneleri doktorlar mı yönetsin profesyonel sağlık yöneticileri mi diye tekrar tekrar soruluyorsa demek ki burada bir sıkıntı vardır. Bu sıkıntı aslında memleketin kanayan yarası olmuş başhekimlik müessesesi ile yakından ilişkili görünmektedir. Kamu hastanelerinde Başhekimlik yalnızca klinik hizmetlerde koordinasyonu, denetimi değil bütün hastane işletmesinin en büyük yetki mercisi haline getirilmiş ve asimetrik bir şekilde sorumluluk ve yetkiyle donatılmıştır. Bu asimetri yönetimin ekip işi haline gelmesinin önünde büyük bir engel oluşturuyor. Kimlerin başhekim yapılageldiğini de düşünürsek sorunun boyutu daha belirginleşir. Son dönemde doktorların muayenehane işletirken başhekim olamaması bu pozisyonun cazibesini bir hayli azaltsa da yine istenilen bir mevki olmayı sürdürmüştür. Sağlık Bakanlığı’nın kamu hastanelerini işletme haline dönüştürecek özerkleştirme çalışmaları bu tarz tartışmaları sonlandıracaktır. Ama bu geçiş döneminde kimlerin ne tür liyakatinin olduğunu nasıl belirleyeceğiz sorusu karşımıza çıkacaktır. Bu soru bitmek tükenmek bilmez tartışmaların doğacağı bir zemin taşıyormuş gibi görünmektedir.
Özel hastanelerin durumu
Burada özel hastanelerin durumuna da bir göz atmak gerekmektedir. Mülkiyetle ilgili ve şirket yönetimiyle ilgili kişilerin yetkilerini bir yana bırakırsak, özel hastanelerin büyük çaplı olanlarının kurumsallaşma yolunda büyük ilerleme gösterdiğini, orta ve küçük çaplıların ise gerçekten işini iyi bilen birkaç kişiyle hastanenin işlerini yürütmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Bu durum belki de en akılcı yoldur ve uygun kişilerle birlikte yürütüldüğünde hastanenin verimliliğine katkı sağlar.
Hastanelerde görev alan profesyonellerin dağarcığına bir bakacak olursak; tıp, hemşirelik, eczacılık ve dişhekimliği mesleklerinin yanı sıra sağlık yönetimi (idaresi), işletme, iletişim, iktisat, çalışma ekonomisi, endüstri mühendisliği, biyomedikal mühendislik gibi meslek alanlarından gelen kişilerin oluşturduğu bir havuz karşımıza çıkar. Burada sağlık meslekleri açısından hemşireliğin başka kimsenin girmediği korunmuş bir alanı olmakla birlikte hemşire yöneticilerin de hemşirelik yönetimi dışında iletişim, insan kaynakları, pazarlama, halkla ilişkiler, hasta hizmetleri vb. alanlara doğru enikonu yayılmış olduğunu görürüz. Kendini iyice kanıtlamış dişhekimlerini ve eczacıları da unutmamalıyız. Ancak bunların sayısı azdır ve geri kalanı yalnızca kendi alanında yönetim üstlenmiştir.
Sağlık yönetimi mezunları
Özellikle sağlık yönetimi mezunlarının son yıllarda genel işletme yönetimi mezunlarına kıyasla alt ve orta düzey yönetim pozisyonlarına tercih edilmesinin nedeni bu grubun sağlık nosyonu kazanmış olması ve öğrenciliğinde hastane stajı yaparak atmosferi tanımış olmasındandır. Ancak bu öğrencilerimiz (mezunlarımız) şunu iyi bilmelidir ki üzerine başka eğitim almadıkça özel hastanelerde ancak çalışan olabiliriler ama alt düzey yönetici olmaktan öteye geçemezler. Yüksek lisans ile orta düzey yönetici haline gelmeleri kolaylaşır, buradan iyi bir deneyim ve özgeçmiş birikimi sağlayabilenler de üst düzey yönetici olma yolunu kendisine açmış olur. Belirli bir kıdem ve deneyim elde edilmesinin ardından gelecekte üst düzey yöneticilikte en avantajlı grup bu grup olacaktır.
Üst düzey sağlık yöneticisi
Kimler üst düzey sağlık yöneticisi olabilir? Yukarıda saydığımız yönetim içerikli tıp dışı mesleklerden herhangi birine mensup olanların yanında hekimler, hemşireler, dişhekimleri, eczacılar, diyetisyenler, fizyoterapistler… O halde yaklaşımımız şu olmalıdır: Sağlık menşe’li bir okuldan gelenlerin üst eğitim olarak yönetim bilimlerini (işletme yönetim ve organizasyonu, insan kaynakları yönetimi, iletişim, finans yönetimi, sağlık ekonomisi vb.) seçerek kendini yetiştirmesi; tıp dışı mesleklerden gelenlerin de sağlık yönetimi, halk sağlığı, epidemiyoloji, biyoistatistik gibi konularda yüksek lisans eğitimi almaları uygun olacaktır. Bu şekilde topyekun bir belirli bilgi ve beceri düzeyi elde edilir ve değişik meslek ve disiplinlerin yaklaşımlarının katılımıyla zenginlik oluşur.
Takım yönetimi
Artık takım oyunu oynamanın bir zorunluluk olduğu profesyonel dünyada tek başına zirveye tırmanan aslan yöneticiler yoktur. Onun yerine tek bir insanın yapmayı aklından bile geçiremeyeceği kadar büyük işleri çok karmaşık tasarımlarla ve ince ince tanımlanmış süreçlerle yöneten takımlar vardır. Bu takımlarda yer alabilmek için sağlık yönetimi alanının bir bölümünde en iyi olmak diğer bölümlerinin hepsinin genel bilgilerine de hâkim olmak gerekir. Kuruluşları da ülkeleri de tek tek kişiler değil takımlar yönetiyor. Yönetim kadrosunda yer alabilmek için iyi bir takım oyuncusu olmak gerekiyor. Nasıl iyi bir takım oyuncusu olunur? Bu soru da isterseniz bir sonraki sayıda yazacağımız yazının başlığı olsun.