Doğsan Tıbbi Malzeme Sanayi A.Ş., Genel Müdürü Kamil Saruhan, Genel Müdür Yardımcısı Çağan Karal, Satış ve Pazarlama Müdürü Egemen Köse ile firmanın çalışmaları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik: 4
8 yıllık bir geçmişi olan Türkiye’nin ilk sütür üreticisi Doğsan hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Fabrikanız ve teknolojik altyapınız ile ilgili neler söylersiniz?
Doğsan 1970 yılında Türkiye’nin ilk, Dünya’nın da 7. ameliyat ipliği fabrikası olarak Trabzon’da kuruldu. Sanayiden, üretimden uzak Trabzon’da 48 senedir bölge insanına istihdam sağlayan tek üretici biziz ve çalışanlarımızın %95’i kadın. Fabrikamızdaki üretim, kalite ve depo-sevkiyat süreçlerinde görev yapan 130, İstanbul, Ankara ofislerimizde ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde satış, pazarlama ve lojistik süreçlerini yürüten 50 çalışma arkadaşımız var. Üretimin her aşamasında, dünyadaki ameliyat ipliği üretimi ve paketlenmesi için geliştirilen teknolojiyi takip ediyoruz. Temiz odalardaki üretim hattımızda valide makine ve robot parkurumuz mevcut. Güncel standartlara uygun gelişmiş laboratuvarlarımızda, üreticileri tarafından bize özel geliştirilmiş cihazlarda, ipliklerimizle ilgili performans ve standartlara uygunluk testlerini yapıyoruz. Üretim, kalite, satış ve pazarlama süreçlerini etkin bir şekilde yürütmek için 2013 yılından itibaren SAP ERP Programını etkin bir şekilde kullanıyoruz. Önümüzdeki dönemlerde CRM uygulaması ve chatbot ile müşterilerimize daha kaliteli hizmetler sunmayı hedefliyoruz.
Yılda ne kadarlık bir üretim gerçekleştiriyorsunuz? Piyasada birçok sütür üreticisi ve ithalatçısı var. Doğsan ürünlerinin kalitesinden ve iç piyasadaki durumundan biraz bahseder misiniz? Pazarlama stratejinizden bahsedebilir misiniz?
2017 yılında sadece Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kutu ürün satışı gerçekleştirdik. Yılda 2 milyondan fazla ürün üretebilme kapasitesine sahibiz. Türkiye’de pazar payımız yüksek. Öncelikli hedefimiz yoğun rekabet ortamında pazar payımızı korumak ve daha da arttırmak. Ayrıca, 40’dan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Doğsan markasını, Türk üretimini dünyada daha çok tanınır hale getirmek istiyoruz. Üretim ve pazarlama stratejimiz çok net: kaliteden ve dürüstlükten asla ödün vermemek. Her zaman tüm ekibimiz insan sağlığı için son derece kritik önem taşıyan bir ürün üretmenin bilincinde. Kendi çocuklarımızda, sevdiklerimizde gönül rahatlığıyla kullanılabilecek ameliyat ipliklerini üretip, satıyoruz. Yaptığımız işten eminiz, vicdanımız rahat çok şükür. Ürünlerimizi kullananlarla iç içe olmaya ve cerrahlarımızın isteklerini anlamaya özen gösteriyoruz. İhtiyaca uygun özel sütürler üreterek operasyonların başarısına katkı sağlamaya çalışıyoruz. Bizimle birlikte ürünlerimizin pazarlama ve satışını yapan çözüm ortaklarımız ile aile gibiyiz, aynı ekip ruhu ile çalışıyoruz.
Hükümet yerli ürün alımına önem vermeye başladı. Sahada bu uygulanmaya başladı mı acaba?
Türkiye’de sürprizler ve belirsizliklerin hesaplanamadığı (bu istikrarlı gözüken ama yanıltıcı) ekonomide, tahminlerin çok ötesindeki ödeme vadelerinde üretim yapmak yürek istiyor. Yerli üretici olmak resmen çılgınlık diyebiliriz, ama biz direniyoruz. “Her fabrika bir kaledir” demiş Mustafa Kemal Atatürk, bu anlayış ile kalemizi korumaya çalışıyoruz. Türkiye’de Tıbbi Cihaz sektörü tüm sektörler içinde çok önemli bir yere sahip. Desteklenecek 7 temel sektör içinde. %86’sı ithalata dayalı olan bu sektörde, her ne kadar geç kalınmış olsa da, hükümet dediğiniz gibi yerli ürün alımına önem vermeye başladı. Kurum ihalelerinde yerli mali avantajı uygulanmasına yönelik genelge var. Bu çok sevindirici bir gelişme ve üreticiler açısından önemsendiğimizi göstermesi açısından da gururumuzu okşuyor. Maalesef uygulamalarda bazı aksaklıklar olabiliyor. Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm hastaneler bu genelgeyi uyguluyor ancak bazı üniversite hastaneleri bu genelgeyi uygulamakta direnç gösteriyor. Bunun yanında Sağlık Market uygulaması gündemde, bu uygulama kapsamında alımların %70’inin yerli üreticilerden yapılması gündemde; bu da çok güzel bir gelişme. Halbuki; hepimizin hedefi tek olmalı; kaliteli, ekonomik ürünü kullanıcıların hizmetine sunmak. 4.5 seneyi aşmış vadelerle var olmaya, kalitemizden ödün vermemeye, sunduğumuz hizmeti aksatmamaya çalışıyoruz. Biz üreticiler üzerimize düşeni fazlasıyla yapıyoruz. Bu ülke hepimizin. Vatanı terk etmeyeceğimize göre aynı gemide olmaya mecburuz. Hükümetin, kurumların bizlere sahip çıkması ve bu sistemi düzeltmesi lazım. 47 yıldır üretim yaptığımız huzur dolu Trabzon’daki üretim tesisimizde bize diyorlar ki: “araziniz çok kıymetli, burada üretim yapmayın”. Ne yapalım? Biz de konut yapıp satalım mı? Yoksa AVM mi yapalım? Biz bir kere gönül vermişiz ülkemize ve insanımıza. Üretelim, insanımıza istihdam yaratalım, böyle hayati bir ürünü ithalatla değil yerli üretimle kullanıcıya ulaştıralım, ihracat yapalım, markamızı diğer ülkelere taşıyalım, ülke ekonomisine ve cari açığın kapanmasına katkı sağlayalım. Fabrika arazisini konuta çevirerek bir kerelik para kazanmak bizim Karadeniz cesaretimize, inancımıza ve inadımıza yakışmaz. Bize destek olmak yerine, yeşil gördükleri için kamulaştırma yapmak isteyen, her tarafı aşırı yoğun yapılaşmaya izin vererek çölleştiren, üretmeye, çalışmaya, huzura saygısı olmayan, bizi kendi yerimizden çıkarmak isteyen yöneticilerle bakalım daha ne kadar mücadele edebileceğiz.
Tıp kongreleri, kurslar ve fuarlara (ihracat) da katılım sağlıyorsunuz. 2018’de katılacağınız etkinlikler var mı?
Bilimsel etkinliklere, kurslara ve kongrelere bütçemiz yettiğince katılım sağlamaya çalışıyoruz. Ürünlerimiz tüm cerrahi branşlarda kullanıldığından her cerrahi etkinliğe katılmamız yönünde talepler geliyor. Döviz artışından ve uzayan ödeme vadelerinden dolayı seçici olmak zorunda kalıyoruz. Bu sene uzmanların, asistanların yetişmesi için düzenlenen Türk Cerrahi Derneği’nin Temel Cerrahi Kurslarının ve Rekonstrüktif Mikrocerrahi Derneği’nin Temel Mikrocerrahi Kurslarının sponsoruyuz. Bizim önceliğimiz eğitim ve bilime katkı. Ayrıca Kalp Damar Cerrahisi, Robotik Cerrahi, KBB, Jinekoloji, Ağız ve Çene Cerrahisi, Plastik ve Estetik Cerrahi, Genel Cerrahi alanlarında düzenlenecek 30’a yakın organizasyona katılım sağlayacağız. Bizler için bu kongreler cerrahlarla, hemşirelerle bir arada olmak ve onların deneyimlerini öğrenmek, paylaşmak için çok değerli fırsatlar. İhracat hedeflerimiz için de; Temmuz ayında Amerika’da FIME’ye, Ekim ayında Nijerya’da Medic West ve Kasım ayında da Almanya’da Medica fuarlarında stand açacağız.
Sosyal sorumluluk projelerine büyük önem veriyorsunuz. Biraz da bu çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Yetmeye çabaladığımız, destek vermeye çalıştığımız projelerimizden bazıları: “Leyla’dan sonra” projesinde genç doktor arkadaşlarımız kanser tedavisi gören çocuklara oyuncaklar, hediyeler alıyor. Yıl boyunca biz de Türkiye’nin değişik illerindeki bu aktivitelerindeki kargo masraflarını karşılıyoruz. Ankara Çınar Lions Kulübü #minikayaklarüşümesin projesinde de, ev yapımı #sevgikurabiyelerinden satın alarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki köy okullarında maddi imkânları kısıtlı çocuklara bot gönderimine destek olduk. Üretim, istihdam önemli diyoruz ama aslında ülkemizin geleceği için en önemli yatırım eğitim. Geliri Türk Eğitim Vakfı’na bağışlanmak üzere, Trabzon’da 25 Mart’da “Orada Duruverseydi Zaman” müzikal belgeseline sponsor olduk. Pınar Ayhan’ın tek kişilik performansı ile Türkiye’nin yakın tarihi, Cumhuriyet’in kuruluş yılları ve dönüm noktalarını anlatan tarihi bir gösteriyi Trabzon halkıyla buluşturmuş olduk. Doğsan 1970 yılında kurulurken Türkiye’de olmayan bir ürünü üretmek hedeflenmiş. Hayallerin peşinden gitmek bizde bir gelenek oldu. #mercanaşkına hayalinin peşine takıldık. Türkiye’de ilki gerçekleştirilen Adamer projesine Doğsan olarak biz de destek sağladık. Marmara’daki canlılığı koruyabilmek ve ekosistemin bozulmasını engelleyebilmek için Sivriada’dan Neandros adasına özel yöntemlerle, scuba dalgıçlarıyla mercanlar taşındı. Marmara Üniversitesi Korfbol takımının Türkiye’de önce forma sonra da Portekiz’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası’ndaki sponsoru olduk. Takımın as oyuncularından Aktuğ sayesinde daha önce hiç haberimiz olmayan bir spor dalıyla tanıştık. Korfbol; kızların ve erkeklerin aynı takımda yer alarak oynadığı dünyadaki tek spor. Amatör ruh ile yapılan ve ayakta alkışlanması gereken bu projeleri destekleyebilmek bizim için çok huzur ve onur verici.