Esra ÖZ
Ülkemizde 80 milyon nüfusun, 54 milyonunun sosyal medya kullandığı bir ortamda, doktorların sayfaları da en çok ilgi çekenler arasında yer alıyor. İnsanlar, yaşadıkları sağlık sorunlarını ilk olarak arama motorlarından sorguluyor, hatta gideceği doktoru sosyal medyadan belirleyebiliyor.
Gün geçtikçe hekimler, sosyal medyayı sağlık iletişimi için profesyonel bir platform olarak kullanıyor. Ancak bazı doktorlar sosyal medyada yer alırken, çok dikkatli olmaları gerektiğini unutabiliyorlar. Hastalarının ameliyat görüntülerini, öncesi ve sonrası şeklinde yayınlayabiliyorlar. Hastalarıyla hatıra fotoğrafları çektirip, “5. Tüp bebek denemesinde başarılı oldu.” şeklinde cümlelerle paylaşabiliyorlar. Peki hastalar reklam aracı olarak sosyal medyada yayınlanabilir mi?
Sosyal medya, doktorların pratiği, eğitimi ve hastalarla iletişiminde büyük fırsatlar sunuyor. Uzmanın kendi branşı ile ilgili birçok bilgi, sadece bir ‘tıkla’ yayınlanabiliyor. Ancak yayınlanan içeriğin o tık süresi, etiği düşünebilmek açısından yeterli bir süre değil. Bu kadar hızlı yayınlanan bir içeriği geri çekmek, tamamen yok etmeyi sağlamayabiliyor.
Türkler doktordan sonra internette arıyor
Hastalıklarla ilgili online bilgi kaynaklarına başvurulması ile ilgili 28 ülkede gerçekleştirilen araştırma yapıldı. Türkiye’den katılan bireylerin sağlıklarıyla ilgili bilgi kaynaklarında ilk sırada hekim ve diğer sağlık personeli gelirken ikinci sırayı online arama motorları aldı.
Bireylerin sağlıklarıyla ilgili algılarını ve pratiklerini ortaya koymak üzere Ipsos’un Türkiye dahil 28 ülkede gerçekleştirdiği geniş kapsamlı araştırma; hastalıklarla ilgili bireylerin hangi bilgi kaynaklarına başvurduklarını belirledi. Buna göre hastalık söz konusu olduğunda yüzde 58 oranında hekim veya diğer sağlık personeline danışmak her ne kadar ilk tercih olsa da, yüzde 43 ile Google gibi online arama motorları kullanıldığı görülüyor.
Dijitali kullanırken sağlık okuryazarlığı bilinci kazanılmalı
Dünyada en çok dijitali kullanan ülkeler arasında olmamıza rağmen sağlık okuryazarlığı konusunda bilinç düzeyi aslında hiç de iç açıcı değil. Sağlık okuryazarlığını Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), “iyi sağlık halinin sürdürülmesi ve geliştirilmesi yolunda bilgiyi kullanma ve anlama için bireysel olarak bilişsel ve sosyal beceri ve yeteneklerini elde etme ulaşabilirliği” olarak tanımlıyor. Temel sağlık bilgisi olduğuna dair yanlış bir kanı olan sağlık okuryazarlığı aslında, sağlıkla ilgili bilgileri uygulayabilmek için yeterli donanıma sahip olmaktır. Tıbbi bilgiler veren web siteleri ve dijital okuryazarlık
Araştırmaya Türkiye’den katılan bireyler yüzde 37’lik bir oranla tıbbi bilgiler veren web sitesi ve uygulamaları da bilgi kaynağı olarak belirtiyor, bu kaynak global ortalamada yüzde 22 seviyesinde bulunuyor. Ayrıca sosyal medyayı da sağlık konusunda bilgi kaynağı görmede Türkiye sonuçları, dünyadaki ortalamaya göre daha yüksek.
Ülkemizde sağlıkla ilgili güvenilir dijital kaynak sıkıntısının olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu veriler aslında atılması gereken adımların ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor. Ülkemizde sağlıkla ilgili bilgi kaynakları genellikle yanlı, yanlış ya da bir ürüne yönlendirir şekilde oluyor. Bu konuda yapılacak olan projeler, sağlığın geliştirilmesinde de büyük gelişme sağlayacaktır.
Doktor Google bulsa da hemen güvenmeyin
Doktorgoogle-2 Araştırma kapsamında bireylere sağlık hizmetleriyle ilgili bilgiye erişimlerinin olup olmadığı sorulduğunda ise, bilginin bulunabilirliği konusunda en yüksek görüş bildiren ülkeler İngiltere, Avustralya ve Türkiye oldu.
Ülkemizde sağlıkla ilgili çok sayıda site olsa da bulunan bu bilgilere hemen güvenmeyin. Çünkü, araştırma sonucuna göre; bireylerin kendi sağlıklarıyla nasıl ilgileneceklerine dair internet ortamında bilginin bulunurluğu konusunda en yüksek olumlu yanıt İngiltere’den gelirken; araştırmaya Türkiye’den katılan bireylerin de %64’ü bu konuda olumlu yanıt verdi. Genel olarak sağlık konusundaki bilgiye erişime dair olumlu bir çizgi görüldü.
Bu noktada sağlık okuryazarlığı bilinci oluşmadan, okuduğu her şeye inanan ve uygulayan bir toplum her anlamda kayıpta demektir. Okuduğunu anlamak ve eleştirel bir bakış açısı ile değerlendirmek çok büyük önem taşıyor. Gerek halk sağlığı açısından gerek de sağlığın geliştirilmesi için hatta sağlık ekonomisinde tasarruf sağlamak adına, topluma eğitimler vererek sağlık okuryazarlığı bilinci kazandırmalıyız. Çünkü, bilinçli bireyler gelişen toplum demektir.
Hipokrat Yemini ve sosyal medya
Doktorlar, Hipokrat yemini ederek mezun olurlar ve hasta mahremiyeti onlar için çok önemlidir. Hastalarının bilgileri, hasta izin vermediği sürece kimseyle paylaşılmaz. Çekilen vaka fotoğrafları, hastanın izniyle, ismi ve kişisel verileri belirtilmeden tıp kongrelerinde vaka sunumu olarak yayınlanabilir. Bu kadar hassas bir durum söz konusu iken, nasıl oluyor da bazı doktorlar hastalarının ameliyat öncesi ve sonrası görüntülerini paylaşarak, sosyal medya adreslerini süsleyebiliyorlar. Sağlık kişisel bir durumdur. Acaba yeni doğan bir çocuk, tüp bebek olarak dünyaya geldiğini herkesin bilmesini ister mi? Doğum sırasında çekilen videolarla, insanların en mahrem anları nasıl kamuya açılır? Bu durum hastalarla hekim arasında güvensizliğe sebep olmaz mı?
Sağlık hizmeti sağlayıcıları arasında sosyal medya kullanımıyla ilgili BMC Res Notes’da yayınlanan araştırmaya katılan 366 sağlık çalışanı, her gün sosyal medyada yaklaşık 1 saat geçirdiklerini belirtmişlerdir. Aynı araştırmada, sağlık çalışanlarının yüzde 40’nın işyeri politikalarından habersiz olduğu sonucu çıkmıştır. Bu durum da gizli tıbbi bilgilerin istemeden de olsa yayınlanabileceğini göstermiştir.
Sosyal medyada hekimlerin neler yapması veya yapmaması gerektiğiyle ilgili T.C. Sağlık Bakanlığı’nda Sosyal Medya Danışmanı olarak çalıştığım dönemlerde da uyguladığımız bazı kurallar var. Sosyal medyayı etkin ve güvenli bir şekilde kullanırken doktorların dikkat etmesi gerekenler kısaca şunlardır:
- Sağlık iletişimi açısından her doktor kendine uygun bir dil oluşturmalıdır.
- Paylaşımlarda, sade ve içten bir üslup kullanılmalıdır.
- Fotoğraf paylaşılırken, kanlı ve irrite edici görseller olmamalıdır.
- Tıbbi terim kullanılması gerekirse, muhakkak açıklaması yapılmalıdır.
- Paylaşılan bilgiler, bilimsel ve kanıtlanabilir olmalıdır.
- Hastalar reklam aracı değildir. Bu nedenle hastanın bilgileri kesinlikle paylaşılmamalıdır.
- Doğmamış çocuk da bir birey olarak sayılmaktadır. Bireyin hakları göz önünde bulundurulup, henüz kendini ifade edemeyen bu çocukların doğum görüntüleri yayınlanmamalıdır.
- Estetik ameliyatların öncesi ya da sonrası görüntüleri kesinlikle paylaşılmamalıdır.
- Doktorun kendine ait olmayan yazıları ve görselleri yayınlamamalıdır. Başkalarına ait yazıların ise, kaynaklarını eklemeye özen gösterilmelidir.
Sosyal medyada etkili ve güvenli sağlık iletişimi kurmanız dileğiyle.