Av. Muhittin Ertuğrul ERTÜRK
Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise bu devir hükümsüz olacaktır.
Türk Hukukunda, borca batık durumda olan sermaye şirketleri veya kooperatiflerin iflasları, belirli kanuni şatların gerçekleşmesi halinde geçici bir süre için ertelenerek borçluya, alacaklı baskısı olmaksızın ticari faaliyetine devam edebilme imkânı tanınmakta idi. Borçluya bu imkanı tanıyan iflasın ertelenmesi müessesesi, 31 Temmuz 2016 tarihli 669 Sayılı KHK’nın 4.maddesi ile, olağanüstü halin devamı süresince askıya alınmış ve 15 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7101 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile tamamen yürürlükten kaldırılmıştır.
Borca batık haldeki sermaye şirketleri ile kooperatiflerin mali darboğazı aşması ve ticari faaliyetlerini sürdürebilmesi için iflas erteleme ile sağlanan imkanların, konkordato müessesi ile devam etmesi öngörülerek, konkordatonun ticari hayatın beklentileri ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla konkordatoyla ilgili birtakım değişiklikler yapılmıştır. Yapılan düzenlemelerden bahsetmeye başlamadan önce iflas ertelemenin daha ziyade alacaklı yanı koruma altına alan bir müessese olduğuınu ve ancak konkordatonun ise aşağıda açıklanacağı üzere borçlu yanı koruma altına alıp, muhtemelen iflasın önüne geçmeyi amaçladığını belirtmek isterim.
Konkordato, iflas ertelemesinden farklı olarak, borçlunun alacaklılara karşı bir koruma elde etmesinden ziyade, alacaklılar ile yapılacak anlaşma neticesinde borçların yapılandırılmasını sağlayan bir uygulamadır. Yapılan değişikliğin ardından, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, diğer şartların da varlığı halinde, konkordato talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.
Konkordato başvurusu; iflasa tabi olan borçlu için muamele merkezinin bulunduğu, merkezi yurt dışında ise merkez şubenin bulunduğu yerdeki, iflasa tabi olamayan borçlu yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesine verilecek dilekçe ile yapılabilir. Konkordato başvurusu için mali açıdan hazırlanmış, ayrıntılı konkordato ön projesinin de mahkemeye sunulması gerekmektedir.
Talep üzerine mahkeme, gerekli belgelerin eksiksiz şekilde ibraz edilmesi halinde derhal geçici mühlet kararı vererek borçlunun malvarlığı muhafazası ve borçlunun koruma atına alınabilmesi için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. Konkordatonun alacaklı tarafından talep edilmesi halinde ise mahkeme, gerekli belgelerin sunulması için borçluya makul bir süre verecektir. Geçici mühlet verilmesi ile birlikte mahkeme, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi ve geçici mühlet süresince borçlunun yapacağı işlemlerin denetimi amacıyla geçici konkordato komiseri görevlendirir. Komiser, mahkeme tarafından verilecek karardan önce raporunu mahkemeye sunar.
Geçici mühlet süresi üç ay olup, bu süre mahkeme tarafından beş ayı geçmemek üzere uzatılabilir. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde, geçici mühlet süresi içinde, borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Bu süre altı aya kadar uzatılabilir. Kesin mühlet kararı ile borçlu, konkordato talebi ile birlikte mahkemeye sunduğu ön projedeki tedbirleri alarak mali durumunu iyileştirmek için harekete geçer.
Mühlet kararı ile borçlu, mahkemenin izni dışında; rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınamaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, taklit edemez ve ivasız tasarruflarda bulunamaz. Bununla birlikte, mühlet süresince borçlu aleyhine Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış olan takipler durur. İhtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
Ancak mühletin borçluyu koruyucu etkisi yanında; Türüne bakılmaksızın kefilin mühlet sürecindeki korumalardan yararlanamayacağı, işçilik ile nafaka alacakları için takip yasağının uygulanmadığı, mühlet süresinde borçlunun komiser izniyle borç altına girebileceği ve söz konusu bu borçlar içinde takip yasağı bulunmadığı mutlaka bilinmelidir. Bunun yanında, alacağı rehin ile teminat altına alınan alacaklılar rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatabilecektir. Fakat bu takip nedeniyle muhafaza tedbiri alınamayacağı gibi rehinli malların satışı da gerçekleştirilemeyecektir. Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde, kesin mühlet tarihinden itibaren alacaklara faiz işlemesi de duracaktır.
Komiserin raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlayacaktır. Komiserin dinlenmesinden kısa bir süre sonra ve her halde kesin
mühlet süresi içinde mahkeme kararını açıklamak zorundadır. Konkordato planının tasdik edilmemesi halinde, mahkeme tarafından konkordatonun reddine karar verilecektir. Borçlunun iflâsa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme, konkordatonun reddi kararının yanında, borçlunun iflâsına da resen karar verir. Alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Konkordato tasdik kararıyla bağlayıcı hale gelecektir. Bağlayıcı hale gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacakları için mecburidir.
Konkordato projesinin tasdik edilmesi, birtakım şartların sağlanmasına bağlanmıştır. Konkordatonun tasdiki ya da reddine ilişkin kararlar, mühlet kararında olduğu gibi ilan olunur ve ilgili yerlere bildirilir.Alacakları itiraza uğrayan alacaklılar, tasdik kararının ilanından itibaren bir ay içinde dava açabilecektir.
Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüz olacaktır. Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel
hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmayacaktır.
Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, boçlunun konkorkordatoya başvurduğu gerekçesi ileri sürülerek sona erdirilemeyecektir. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklı kalmak kaydıyla borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek bir şekilde fesedebilir. Bu çerçevede ödenmesi gereken tazminat konkordato projesine tabi olacaktır.