Ekonomide ileri seviyede durgunluğun yaşandığı, ekonomik çarkların tüm sektörlerde çok yavaşladığını bariz şekilde görüyoruz ve yaşıyoruz. 2019 Ocak ayında ekonomik durgunluk kendini iyice hissettirdi. Hükümet ekonomide çarkların ileri seviyede yavaşladığını görüyor olmalı ki imkânlar nispetinde reel sektöre sürekli çeşitli fonlamalar oluşturarak yavaşlayan ekonomiye destek vermeye çalışıyor. Kredi garanti fonu kaynaklarını kamu ve özel bankalar üzerinden şirketlere kredi olarak kullandırıyor. Bu uygulama iyi, buna hiçbir sözümüz yok. Sorun ve çarpıklık şurada. Kamu ile iş yapan firmaların kamudan uzun süredir alamadıkları ihale bedelleri, hak edişler, KDV alacakları var. Devlet şirketlerin bu alacaklarını zamanında ödese kamu ile iş yapan firmaların kredi kullanma gibi veya devletin bugünlerde yaratmış olduğu fonlara ihtiyacı o nispette azalacak, belki de kredi kullanmaya ihtiyaçları kalmayacaktır. İşleme konulan fonlarda çoğunlukla kamu ile iş yapamayan diğer firmalara kullandırılarak şirket başına kullanılan kredi tutarı daha çok artacak ve şirketlerin sorunlarını daha çok çözecek.
Devlet borcunu zamanında ödemek yerine, şirketlere ödemesi gereken paraları ödemeyip kredi garanti fonu üzerinden fonlama yaparak bankalara faiz geliri yaratmış olmuyor mu? Kamudan alacağı olan şirketlerde kamudan alacaklarını alamadıkları için bu fonlara faiz ödeyerek zararlarına zarar eklemiş olmuyorlar mı?
Kısaca devlet şirketlere ödemesi gereken borçlarını ödemeyip bu paraları fon yaparak adeta bankalara para kazandırıyor. Bu uygulama adaletsiz ve aynı zamanda çarpık bir durum yaratıyor.
Devletin şirketlere ve ekonomiye gerçek anlamda adaletli şekilde destek vermesi kamu borçlarının, ihale bedellerinin zamanında ödemesiyle olur.
Bu çarpık durumdan en çok etkilenen sektör Tıbbi cihaz sektörüdür. Tıbbi cihaz sektörü % 80 kamu kurumları ile çalışmaktadır. Sektörde üretim ve ihracat yapan firmalarında birikmiş KDV alacakları bulunuyor. Bunların ödeme vadeleri çoktan geçmiş, sektörün kamudan alacakları sektörel kriz seviyesine çoktan ulaşmıştır. Şirketler artık nefes alamaz duruma gelmiş durumdalar.
Tıbbi cihaz sektörü kamu ihalelerine iştirak ederken, mal teslimlerinde, kur artışlarında çok büyük sıkıntıları yaşarken bir de kamunun ödemelerdeki belirsizliği sektörü bitirme noktasına getirmiştir.
Üretici firmalarla konuştuğumda ihracat yaparak ayakta kalabildiklerini, günü kurtarmaya çalıştıklarını söylemekteler. İthalatçı ve tedarikçi firmalar ise küçüldüklerini ve daha küçülecek bir durumun kalmadığını kapanma, yok olma durumu ile karşı karşıya kaldıklarını belirtmekteler.
Hükümet yerli üretimin arttırılması ve desteklenmesi üzerine en yetkili ağızlardan konuyu seslendiriyor. Uygulamada işler hiç de öyle gelişmiyor maalesef. Yerli üretimi desteklemek önce var olan yerli üreticiyi yaşatmakla başlamalı. Bunun içinde ilk önce devletin kamudan olan şirketlere alacaklarını gününde ve zamanında ödemesi gerekir. Kamunun tıbbi cihaz sektörüne yaşattığı geç ödeme sorunu bu sektöre yatarım yapabilecek yerli ve yabancı sermeyeli şirketleri yatırım yapma heveslerini yok etmektedir. Şirketler sektöre yapılacak yatırımı rantabl bulmuyorlar. Sektörün tahsilat sorunu ve gereksiz bürokratik uygulamaların yarattığı huzursuzluk ve çaresizlikler sektöre ilgi duyabilecek firmalar üzerinde olumsuz etkileşmeye sebep vermektedir.
Tıbbi cihaz sektörüne yerli ve yabancı firmaların üretim konusunda yatırım yapmaları yatırım zeminindeki bürokratik engellerin kaldırılması, kamuya yapılan satış bedellerinin ödeme süreçleri konusundaki belirsizliklerin giderilmesi, ihale şartnamelerinde ödeme tarihinin kısa süreli konulması ve ödemelerin şartnamelerde belirtildiği tarihlerde yapılması için yasal bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Yasal düzenleme olmadan, maliye bakanlığının her yıl kamu hastaneleri için yayımlamış olduğu ödeme genelgesinde ilk önce temizlik, gıda, güvenlik, personel ve vs. ödemeler öncelikli yapılır, sonra para kalırsa tıbbi cihaz bedelleri ödenir şeklindeki uygulama gündemde olduğu sürece tıbbi cihaz sektöründeki tahsilat- ödeme sorunu çözülemez. Onun için bu sektöre yerli ve yabancı sermeyeli şirketlerin bu sektöre yatırım yapmalarını beklemek hayalcilik olur.
Tıbbi cihaz sektöründeki dışa bağımlılığı azaltmak, milli ilaç ve tıbbi cihazda milli üretim başarısı bekleniyorsa, gururumuz olan savunma sanayindeki modelin tıbbi cihaz yatırımlarına da uygulanması gerekir.