Marmara Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Derneği (MASSİAD) Başkanı F. A. Tolga Sözen:
“Yeni bir sağlık reformu yapılıp tüm sektör masaya yatırılıp sorunların tespit edilip koordineli bir şekilde çözülmesi lazım”
Marmara Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Derneği (MASSİAD) Başkanı F. A. Tolga Sözen ile MASSİAD’in çalışmaları ve sektör üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik:
MASSİAD’ın son dönem çalışmaları ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
Pandemi başlaması ile birlikte bizde herkes gibi toplantılarımızı Zoom üzerinden yapmaya başladık. Eskisine göre daha da sık ve etkili toplantılar yapar olduk. Benim gördüğüm bizim toplantılarda herkes daha bir konsantre oluyor. Diğer sektör dernekleri ile birlikte ortak WhatsApp grupları kurduk, bu Zoom toplantılarına katıldık. Buralarda sağlık alanında sıkıntı çıkmaması için fikirlerimizi beyan ettik, aksiyon planları oluşturduk. Devletin sektörümüz ile ilgili aldığı anlamsız, yanlış, eksik kararlar karşısında neler yapabileceğimizi tartıştık. Başta sayın Cumhurbaşkanı yardımcımız Fuat Oktay olmak üzere, bir çok bakanlık ve kuruma yazılacak yazıları taslak hale getirdik, diğer STK yöneticileri ile paylaştık, bunların ilgili kurumlara ulaştırılmasını temin ettik. Bu son cümle kulağa ‘ne var bunda abartacak’ diye gelebilir ama bu iş gerçekten çok zordu. Toplantıda bir iki fikir ortaya çıkıyordu, ondan sonra başta sayın Mahmut Cumbul olmak üzere bizim ekip hemen bir taslak oluşturuyordu, sonra ilk gözden geçirme bende olduğu için beni dürtüyorlardı ‘hadi bak gönder’ diye. Ben de hem birçok platformda saatler süren Zoomlara katılmakta hem de fabrika da gerekli önlemlerin alındığından emin olup çalışanların paniğini dindirmeye çalışırken ancak zaman buluyordum. Baktıktan sonra platforma gönderiyordum. Tabi bir sürü itiraz, düzeltme vs. bununla da belli bir enerji ve zaman sonrası nihayet son halini yakalıyorduk. Bundan sonra da Filiz Hanım bu yazıları teslim ettirecek birileri bulunana kadar çırpınıyordu. Bu dönemde özellikle İKMİB ve İstanbul Sanayi Odası da oldukça aktif bir hale geldi. Bu da sevindirici bir durum. Arzu eden yaklaşık 75 üyemiz ile de Zoom toplantıları yaparak pandemi ile ilgili önlemler ve gelişmeler konusunda toplantılar yaptık. Bu arada tüm Yönetim Kurulu üyelerim ihtisas sahibi oldukları konularda Zoom toplantısına katıldılar. Bu üç ayı aşağı yukarı böyle geçirdik.
“Güçlü STK’lar güçlü sektörü meydana getirir” demiştiniz, MASSİAD’a olan ilgi nasıl? Sektör STK’ları güçlendi mi?
İyi demişim, kendi lafımı unutmuş olmakla birlikte tekrardan beğendim. Kaplumbağa hızı ile bu yönde ilerlemeye devam ediyoruz. Genelde bizim milletimiz şikayet etmeyi ve her şeyi devletten beklemeyi her şeye tercih ediyor. Katıldığımız toplantılarda veya gruplarda veya sosyal medyada özellikle sesi çıkanları hemen takibe alıyoruz. Bu sesi çıkanlar kimi zaman görüş bildirenler oluyor. Bildirdiği görüşten ne kadar donanımlı ve bilgili olduğunu tahmin edip hemen eğer bir STK’ya üye değil ise üye olmasını mümkünse de MASSİAD’a gelmesini istiyoruz. Kimi zaman da sosyal medya yazışmalarında çok şikâyet edenlere bir STK’ya katılıp gerçekleşen faaliyetleri takip etmelerini, Tedarik Zinciri Kongresi gibi kurum yöneticileri ile bir araya geldiğimiz toplantılarda sıkıntıları birinci ağızdan direk iletmelerini istiyoruz. Biz tüm konuları Kurumlara defalarca bildiriyoruz ama bir süre sonra bu rutin oluyor. Ciğeri yanan birinin olanca enerjisi ile böyle bir toplantıda sıkıntısını herkesin önünde sesli dile getirmesi çok daha etkili oluyor. Bu sosyal medya yazarları ayrıca şu an mevcut olan derneklerin çoğundan şikayetçi. Sanki bizler bu pozisyonlara atanmışız veya ele geçirmişiz de kendi menfaatimiz dışında hiçbir şey yapmıyormuşuz diye suçlamalarda bulunuyorlar. Onlara da ya gelin ekip kurun seçime katılın yönetimi devir alın daha iyisini yapın diyoruz. Zaten ben bunu yazdıktan sonra maalesef yazışmalar duruyor. İlgili arkadaşlar bir anda kapı duvar oluyor):
MASSİAD’ın kaç üyesi var. Hangi alanlarda faaliyet gösteriyorlar?
Massiad’ın 158 üyesi var. Her sene 20 civarı yeni katılım ve bir o kadar da ayrılan oluyor. Gelenler çalışmalarımızı uzaktan takip edip memnun kaldıkları için bu enerji kümesinin içinde yer almak istedikleri için geliyorlar. Ayrılanların çoğu ekonomik nedenlerden gidenler. Arada tabi bizden memnun olmayıp gidenler de var. Çok heterojen bir üye profilimiz var. Perakendeci, toptancı, ithalatçı, imalatçı ve bunların kombinasyonları yanında alan olarak da sarftan, işitme cihazına, diagnostik malzemelere, kozmetiğe, aktif cihazlara kadar her alanda faaliyet gösteren arkadaşlarımız var.
Üyelerinize ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?
Öncelikle sektörle ilgili tüm haberler, yönetmelikler, mevzuat değişiklikleri vs düzenli olarak gönderiliyor. Avukatımız tüm mevzuat konularında bilgili ve etkin. Her zaman üyelerimizin sorunlarına cevap veriyor. Üyelerimiz, arayarak kendi özel problemlerini iletebiliyorlar, bunlara bilgi ve becerimiz doğrultusunda yardımcı oluyoruz. Ayrıca, ÜTS, MDR şimdi de DMO gibi konularda WhatsApp grupları kurduk. Bunlar herkese katılabilir, üye olmak zorunlu değil. Buralarda deneyimli Yönetim Kurulu üyelerimiz katılımcıların sorularını cevaplıyor. Bundaki amaç basit soruların buralarda cevaplanıp kurum yöneticileri ile yapılan görüşmelerde aynı soruların tekrar tekrar sorulup boşa zaman kaybedilmemesidir.
Sektörün sorunlarına yönelik kamudan beklediğiniz ilgiyi görebiliyor musunuz? Sorunlar çözülüyor mu, yoksa konuşulanlar masada mı kalıyor?
Bu ilginç bir durum. Evet sorunlarımız ile ilgili kamudan beklediğimiz ilgiyi görüyoruz ama hiçbir sonuç çıkmıyor. Sanki görünmez bir el bizimle ilgili her konuda alınacak aktiviteleri önlüyor. Başka bir şey aklıma gelmiyor artık.
Sektör kurumsallaşma anlamında epeyi yol aldı. Birçok sorununu çözdü. Fakat kamu ve üniversite alacakları ile ilgili sorunlar artarak devam ediyor. Bu konuya nasıl bir çözüm yolu bulunmalı?
Devlet bu konudaki anlayışını ve politikasını tamamen değiştirmeli. Sözde stratejik sektörüz, bu pratiğe de yansıtılmalı. Her sorunumuz ivedilik ile çözülmeli. Devlet aldığı malın parasını hemen ödemeli. Zaten ödeme düzelince rekabet artacak fiyatlar aşağı doğru gelecek. Devlet zannediyorki yükselen fiyatlardan doğan fark bizim cebimizde kalıyor. Bu zaten bankalara gidiyor. Eğer devletin amacı bizim üzerimizden kamu finansmanı sağlamak ise tebrikler çok başarılı ancak bizim sektörün büyüklüğü devletin dişinin kavuğuna gitmez. Ödemeler yapılmadığı için sadece fiyatlar yükselmiyor. Bir kısım firma sektörden çekilmek zorunda kalıyor. Bu aranan malzemelerin bulunamaması anlamına geliyor. Hükümetin seçimlerde aldığı oyun çokluğu sağlıktaki başarısından dolayı. Ancak bunun artık canı çıktı. Hastaneler dahil tüm oyuncular şikayet ediyor. Artık Yeni bir sağlık reformu yapılıp tüm sektör masaya yatırılıp sorunların tespit edilip koordineli bir şekilde çözülmesi lazım.
2020 yılına COVID-19 pandemisi ile girdik. Şu anda da devam ediyor bu pandemi. Sektör olarak 2020 yılından neler bekliyorsunuz? 2021’de sektörün durumu nasıl olur? Şirket evlilikleri gündeme gelebilir mi?
Hükümetler bence şu analizi yaptı. Virüs mü daha tehlikeli yoksa ekonomik sıkıntının oluşturacağı buhran mı? Sosyal mesafe, maske ve hijyen kurallarına uyum sağlandığında olayın kontrol altına alındığı görüldü. Tedavi protokolleri oturdu, yoğunlaşması durumunda hastane alt yapıları kuvvetlendirildi. Bundan sonra ipin ucunu halkımız kaçırmaz ise bu şekilde devam ederiz. Tabi ki geçtiğimiz üç ayda bir açık oluştu. Hastalar evde kaldı, talep düştü. Hastaneler tüm yıl boyunca alacakları malzemeleri bir seferde çekmeye kalktılar bu da suni bir talep oluşturdu. Birkaç ay sonra ya miad problemi dolayısı ile bunları iade etmeye kalkacaklar veya bozuk olan nakit akışı daha da bozulduğu için ödemeleri daha da aksatacaklar. Yurt dışından da hasta turist henüz gelmediği için bu sene düşük ritim gider. 2021 için şuan bir şey söylemek zor ama bu şekilde düşük ritim gider gibi. Şirket evlilikleri, satın almalar, kapamalar, maalesef iflaslar önümüzdeki dönemde güncel konularımız olacak.
Sorunlar devam ederken sektör yine de Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vererek yeni ürünler üretiyor, yeni yatırımlar yapıyor. Medikal sarf malzemelerde yeni üretime başlayan firmalar var. Bu konuda neler söylersiniz?
İşimiz çalışmak üretmek. Başka bir şey bilmiyoruz ki! Kimimiz bitme noktasına gelen projesini tamamlıyor, kimi yeni bir şey geliştirdiği için ve eksikliği hissedilen bir tedaviye yönelik bir şey geliştirdiğinden pazarı olduğuna inanıyor. Kimi basında çok yer aldığı, dergilerde stratejik sektör olarak orataya çıktığı için bu sektörde şansını denemek istiyor. Krizler dolayısı ile birçok şey durabilir ama gıda ve sağlık her zaman çalışır. Bu insanların var oluş mücadelesinin temel öğeleridir.
Hükümet Yerli Milli Ürünlere önem veriyor. Sektör, stratejik bir sektör olarak kabul ediliyor artık. Medikal üretimin yerlileşmesi konusuna nasıl bakıyorsunuz? Söz verilen destekler sağlanıyor mu?
Söylediğim gibi bunlar henüz pratiğe yansımadı. Sanırım çok kısa zamanda bir şeyler göreceğiz. Cumhurbaşkanlığı Denetleme kurulu geçen sene sektör sorunları ile ilgili bir araştırma yapıp bir çok STK ile görüşmüştü. Geçen haftalar da neler yapılmalı diye bir soru listesi geldi. Tabi en merakla beklediğim Arçelik ve Bayraktar’ın birlikte geliştirdikleri solunum cihazının akıbeti. Gazetede okuduğum kadarı ile devletten yüklü bir sipariş almışlar. Bu gerçekleşirse yerli üreticiler için ümit var demektir. Suriye harekatlarında yerli mühimmatlarımızın başarısı ve sözü geçen solunum cihazlarının kısa sürede yapılabilmesi devletin sanırım bu sektöre olan bakış açısını ve inancını değiştirecektir.
İhracat ve ithalat oranlarına baktığımızda Türkiye medikal sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sektör ihracat anlamında nasıl bir atılım yapabilir? Mevcut ihracatımız yeterli mi?
Dünyadaki gelişmiş ülkeler Çin’in pandemi sırasında tıkanması yüzünden alternatif üretim üsleri arayışına girecektir. Bu fırsattan yararlanabiliriz. Ancak, bizim Sağlık Bakanlığımızın önceliğinde ihracat yok. Bunu hem maskeciler ile yapılan ilk toplantıda kendim bizzat şahit oldum. Hem de Pandemi sırasında yapılan uygulamalarla da teyid edildi. İhracat izinlerini tekrardan çıkarttırmak için göbeğimiz çatladı. En ufak bir dalgalanmada aman ihracatı keselim önce yurt içi diyorlar. Bu doğru bir yaklaşımdır ama bu ürünün yurt için de kullanımı var mıdır, kapasite yeterli midir hiç bilmiyorlar, sorgulamıyorlar, öğrenmek bile istemiyorlar. Zavallı üretici, haksız rekabet, uzun ödeme vadeleri vs yüzünden yurt içinde satış yapamıyorsa kapısında bekleyen polisi de aşıp ihracat yapamıyorsa bu zulme daha ne kadar dayanabilir acaba? Bu duruma rağmen ayakta kalabilecek olanlar sancılı bir şekilde ihracatı arttırmaya devam edecekler tabi ki ama 3 yılda varacağımız noktaya biz 10 senede varacağız.
USHAŞ’ın sektöre katacağı artılar ve eksiler neler sizce?
Öncelikli problemimiz, Sağlık Bakanlığı daha öncelerde bahsedilen problemlerin çözümü ile uğraşmak yerine bu yeni kuruluşlar ile kestirmeden giderek bazı işlerini halletmeye çalışıyor ama tabi ki olmuyor. USHAŞ kuruluş amacı çok güzel. Sonradan ilave edilen Tıbbi Cihaz satış yetkisi de doğru kullanıldığında işe yarayabilir ama sevgili yöneticilerimizin ilk işi zaten iş yapmakta olunan pazarda mevcut firmalarımızın ürünlerini daha ucuza karşı tarafa satmak oldu. Kendi ayağımıza sıktık. Pandemi sırasında da tüm sektörün ihtiyacını kendi başına ruhsat veya kayıt gerekliliğine dikkat etmeden ithal edip hastanelere sunmaya çalışınca işin cılkı çıktı. Elinden yetki alınıp DMO’ya verildi. Bu darbenin arkasından bu kuruluş toparlanıp asli amacına hizmet eder hale inşallah kısa zamanda gelebilir. Sağlık turizmi konusunda fazla fikir veremem ama sektörün mevcut olmadığı, girmekte zorlandığı, bankacılık sisteminin oturmamış olduğu, alacak garantisinin bulunmadığı, çok büyük ihalelerin açıldığı pazarlarda USHAŞ üzerinden hareket etmek faydalı olabilir diye düşünüyorum.
Sizin de üretim yapan bir firmanız var. Hammadde sorunu yaşıyor musunuz? Ülkemiz hammadde üretimi açısından nasıl bir konumda?
Normalde bedelini ödeyince istediğin hammaddeye sahip oluyorsun. Tabi bu ödediğin fiyattan oluşan maliyetten alıcı bulup para kazanman çok zor. Ancak bu söylemi pandemi bozdu. Tedarikçilerimizin çoğu tıkandı. Sevkiyat büyük problem oldu, mallar yollarda kaldı veya nakliye anormal maliyetlere ulaştı. Sanırım tekstil ürünleri dışında hammadde/başlangıç malzemesi Türkiye’de mevcut değil. PVC granül bile yapmıyoruz. Halbuki Medikal PVC serum torba ve setlerinden kan torbalarına bir çok alanda kullanılıyor. İhracat pazarlarında başarılı olabilmemiz için kuvvetli bir hammadde sektörüne ihtiyacımız var. Bunun kurulabilmesi için de geniş tüketim hacmi olması gerekiyor. Geniş tüketim hacmine ulaşmak için de yeni yerli üreticiler lazım. Yeni yerli üreticiler için de istikrarlı, öngörülebilir bir Pazar gerekiyor. Sonunda her yol Paris dedikleri gibi her yol sağlıkta yeni bir reforma çıkıyor. Devletimiz bu ilişki silsilesini kabullenir, buna göre kurumları organize ederse medikal Sektör önümüzdeki on senede uçar gider. Bu vesile ile ilgili ihtisas konularında gece gündüz çalışan yönetim kurulu üyelerimize ve bizi her daim destekleyen üyelerimize sektörümüz adına çok teşekkür ediyorum.