Mehmet ATASEVER
Sağlık ve KİK Eski Yöneticisi
Araştırmacı- Yazar/Akademisyen
Tıbbi Tedarik Sistemi; Türkiye sağlık sisteminde gerek hizmet sunumu, gerek finansal sürdürülebilirliğin sağlanması gerekse sağlıktaki cari açığın azaltılması için en önemli unsurlarından biridir.
Türkiye’de 2003 yılında başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık alanında son 18 yılda devasa bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir. Birçok sağlık göstergesinde iyileşmeler sağlanmıştır. Sosyal güvenlik sistemi ve kurumlarında önemli değişimler yaşanmıştır. Sağlığın finansman yapısında önemli gelişmeler olmuştur. 2017 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun % 99,2’si sosyal güvenlik kapsamında sağlık hizmeti alabilmektedir. 2002 yılında 19 milyar TL civarında olan sağlık harcamaları 2018 yılında 165 milyar TL’yi geçmiştir. Ülkemizde 2002-2018 döneminde sağlık harcamaları nominal olarak 8 kata yakın reel olarak ise 1 kata yakın artmıştır. Henüz açıklanmayan 2019 yılı sağlık harcamalarının; 200 Milyar TL’ye yaklaşabileceği tahmin edilmektedir.
Sağlık sisteminin ve sağlık harcamalarının önemli unsurlarından biri de Tıbbi Tedarik Sistemidir. Ülkemizde Tıbbi Tedarik Sistemi konusu veya kapsamı nedir diye bakıldığında; Burada tarif edilen kamu veya özel sağlık işletmelerinin temin etmek zorunda olduğu tıbbı cihaz (tıbbi sarf, ortez, protez, cihaz, laboratuvar ürünleri, görüntüleme malzemesi ve cihazları, ilaç, demirbaş malzeme ile tıbbi hizmetler vb. ürün ve hizmetlerdir. Tıbbi Tedarik Sistemi; Türkiye sağlık sisteminde gerek hizmet sunumu, gerek finansal sürdürülebilirliğin sağlanması gerekse sağlıktaki cari açığın azaltılması için en önemli unsurlarından biridir.
Türkiye’de kamu sağlık işletmelerinde 2019 yılında; tıbbi cihaz sektörü için yapılan mal ve hizmet harcamasının 15 Milyar TL civarında olduğu ve hastanelerde yatan hastalar için ise 5 Milyar TL civarında ilaç harcaması yapıldığı tahmin edilmektedir.
Türkiye’de Tıbbi Tedarik Sistemi’nin en önemli kalemleri olarak ilaç, tıbbi cihaz ve tıbbi hizmet alımlarını (laboratuvar, görüntüleme hizmet alımları gibi) sayabiliriz. Bu kalemler Türkiye sağlık sistemi açısından stratejik alanların başında gelmesine rağmen ne yazık ki bir o kadarda sıkıntı yaşanan bir alan konumundadır. Bu sıkıntıların bir kısmı uzun yıllardır devam ediyor, bir kısmı konjonktürel, bir kısmı yeni şartlar veya uygulamalar nedeniyle oluşmuş durumdadır.
Bu sıkıntıların tamamına yakını çözülebilir niteliktedir. Bunun için sağlıklı, kapsayıcı ve paydaşları dikkate alan bir analiz yapılmalı ve sorun alanları tespit edilmelidir. Sonra tespit edilen bu sorunların çözümü için eylem planı hazırlanmalıdır. Bu eylem planında sorunların nasıl, kim tarafından ve ne kadar sürede çözüleceği kayıt altına alınmalıdır. Belirli periyotlar ile bu eylem planı izlenmeli ve değerlendirilmelidir. Çözülmeyen alanlar varsa bunlar ile ilgili yeni çalışmalar yapılmalıdır.
Türkiye’de Tıbbi Tedarik Sistemi’nin analizini yaptığımızda tespit edilen sorunlarının bir kısmını şu şekilde sıralayabiliriz;
- Tahsilat; Tıbbi Tedarik Sistemi’nin birinci ve en önemli sorun alanı hiç şüphesiz tahsilat sorunudur. Bu konuda sektör oldukça sıkıntılı durumdadır. Tıbbi tedarik sektör temsilcilerince basına yansıyan haberlere göre; 15 Milyar TL civarında alacakları olduğunu, bu alacakların yarısının 2019 veya daha öncesine ait olduğunu, alacak vadelerinin Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde 12-14, üniversite hastanelerinde ise 24-36 aylık vadelere uzadığı hatta bazı üniversite hastanelerinin ödeme vadelerinin belirsiz olduğu söylenmektedir. Bu açıdan bakıldığında Tıbbi Tedarik Sektörünün en önemli problem alanı olarak finansal problemler gözükmektedir. Sektörün nakit akışını sağlamakta zorlandığı anlaşılmaktadır.Tıbbi Tedarik Sektörü; “verilecek teşviklerden ziyade, vadesi geçen birikmiş alacakların bir an evvel ödenmesinin, Covid-19 pandemisi döneminde sektöre önemli bir motivasyon kaynağı olacağını ve elbette bundan Ülkemizin de fayda sağlayacağını, dayanacak güçleri kalmadığını” söylemektedir.
- Fiyatlandırma ve Geri Ödeme Sistemi; Tıbbi Tedarik Sektörünün en önemli kalemlerinden olan tıbbi cihaz sektörünün fiyatlandırılması ve geri ödemesi ile ilgili özel düzenleme yoktur. Oluşabilecek maliyet, döviz kuru ve enflasyon artışlarının sistematik bir şekilde ve kamunun belirlediği kurallar çerçevesinde fiyatlara yansıtılması ve geri ödemenin nasıl yapılacağının kurallarının konulması gerekir. Tıbbi cihaz sektörünün biriken borçları ödenmeli bundan sonraki alımların hangi vadeler ile ödeneceği net olmalı ve makul vadelerde ödeme planı oluşturulmalıdır. Özellikle SUT kapsamında ödemesi yapılan veya bir paket fiyat içerisinde yer alan ürünlerin fiyat artışlarının yapılmaması ve bu hususla ilgilide kurallara bağlanmış bir mekanizmanın olmaması önemli bir sorun alanıdır. Ayrıca geri ödeme kurallarının net olmaması önemli bir sorun alanıdır. Özellikle tıbbi cihaz geri ödemelerinin ilaç geri ödeme sistemi gibi bir sisteme dönüştürülmesi önemlidir. Tıbbi cihaz sektörü, fiyatların nasıl değişeceğini ve geri ödemenin nasıl ve hangi vadelerde yapılacağını bilirse sektör yatırım açısından daha uygun bir duruma gelecektir. Bu sorun alanının çözümü ile ayrıca yabancı sermaye yatırımları hızlanacaktır.
- Tıbbi Cihaz Sektörünün Envanteri Olmaması; Türkiye’de özellikle tıbbi cihaz sektör envanterinin olmaması sektörün yönetimi ve politika geliştirilmesi açısından önemli bir sorun alanıdır. Hangi tıbbi cihaz nerede üretiliyor? Ne kadar (TL ve miktar olarak) üretiliyor? Üretim kapasitemiz nedir? Atıl kapasitemiz nedir? Üretim yeteneğimiz nedir? Vb. soruların ne yazık ki birçoğunun cevabını bulmak çok zordur. Dolayısıyla sektörün detaylı bir envanter çalışmasının yapılması ve bu çalışmadan sonra bütün üreticilerin ve üretim bilgilerinin kayıt altına alınması gerekir.Tıbbi cihaz sektör envanterinin yapılması ile tıbbi cihaz sektörü için daha sağlıklı planlama yapılabilir. Teşvik mekanizmaları oluşturabilir. Hangi alanlarda ve hangi bölgelerde nasıl güç birlikleri oluşturulacağına daha sağlıklı karar verilebilir. Dolayısıyla tıbbi cihaz envanteri çıkarılmalı, pazar analizi yapılmalı ve sektörün büyüklüğü bütün yönleri ile kayıt altına alınmalıdır. Tıbbi cihaz sektörünün bitmiş ürün ve hammadde üretim yetkinliğini ve kapasitesini gösterecek doğru bir sanayi envanteri bulunmamaktadır. Tıbbi cihaz sektörü için tesis, üretim kapasitesi ve kullanım oranları, fiili üretim, üretim yelpazesi, üretim yapısı teknoloji seviyesi vb. bilgileri içeren detaylı bir envanter çıkarılmalıdır. Türkiye’de tıbbi cihaz sektörünün pazar büyüklüğü de bilinmemektedir. Tıbbi cihaz pazarı ile ilgili çalışmalar yapılmalı ve sektörün büyüklüğü bilinmelidir.
- Kod Sistemi Olmaması; Tıbbi cihaz sektöründe yayınlanmış ve tüm paydaşların ortak olarak kullanacağı bir kod sisteminin olmaması sektörün izleme ve değerlendirmesi açısından oldukça önemlidir. Türkiye için uluslararası kabul görmüş kuralları içeren bir tıbbi cihaz kod sistemi geliştirilmeli ve uygulamalıdır. Tıbbi cihaz sektöründe veri altyapısı oluşturulmalıdır. Üreticiler arasında bilgiye erişim farklılıklarından doğan rekabet gücü dezavantajlarının giderilmesi önemlidir. Farklı kurumlar tarafından tutulan sağlık kayıtlarının ortak kullanıma elverişli duruma getirilmesi için veri sistemlerinin standardizasyonu ve entegrasyonunu sağlayacak mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır. Oluşturulacak mevzuatta kişisel verilerin paylaşımında mahremiyet ilkeleri gözetilerek paylaşım standartlarının belirlenmesi sağlanmalıdır. GTIP – MEDULA – ÜTS – MKYS veri tabanlarının birbirleri ile uyumlu çalışması sağlanarak tıbbi cihaz sektörünün, tüketimi, dış ticareti vb. hareketlerinin tüm paydaşlarca izlenebilmesi sağlanmalıdır. Geleceğe yönelik tıbbi cihaz ihtiyaçlarının belirlenmesi için ürün bazında tıbbi cihaz üretim, tüketim, ithalat ve ihracatına yönelik ortak bir veri tabanı oluşturulmalıdır. Sağlık Bakanlığı Ürün Takip Sistemi (ÜTS) ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Girişimci Bilgi Sistemi (GBS) veri tabanlarından yararlanılarak Tıbbi cihaz sektöründe ürün bazında üretim, tüketim, ihracat ve ithalat verileri ile tesis, üretim kapasitesi ve kullanım oranları, fiili üretim, üretim yelpazesi, üretim yapısı, teknoloji seviyesi gibi verileri içeren ortak veri tabanı oluşturulmalı veya mevcut veri tabanları bu yönde revize edilmelidir. Böylece sektörde üretim yatırımlarının doğru alanlara yönlendirilmesi sağlanmalıdır.
- Elektronik Tıbbi Tedarik Yönetim Sistemi; Tıbbi tedarik sisteminin günümüz ihtiyaçlarına uygun, tam rekabeti sağlayan, bürokrasiden arındırılmış, kolay anlaşılan ve çalışan, ihtiyaçlara göre farklı satınalma modellerinin olduğu, kamu ve özel bütün sektörün ortak kullanabildiği ve online olarak çalışan dijital bir tedarik sistemine ihtiyacı vardır. Satınalma ve sözleşmeye ilişkin tüm süreçlerin elektronik ortamda ve belirli hallerde doğrudan sistem tarafından akıllı uygulamalarla gerçekleştirilebileceği ve Kamu ve Özel bütün sağlık kuruluşlarının yararlanabileceği Tıbbi Tedarik Yönetim Sistemi oluşturulmalıdır. Konuyla ilgili olarak 2008 yılında Kamu İhale Kanuna konulan “EK MADDE 4-Dinamik alım sistemi” henüz uygulanmaya başlamamıştır. Öte yandan kamu sağlık sektöründe tıbbi tedarik sistemi; gerek Sağlık Bakanlığı’nın “Sağlık Market” uygulamaları ile gerekse Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının İhtiyaçlarının DMO Genel Müdürlüğünce Karşılanması Hakkında Karar” ile değişmeye ve 4734 sayılı Kamu İhale Mevzuatından Devlet Malzeme Ofisi’ne (DMO) kaymaya başlamıştır.
Tıbbi Tedarik Sistemi için sağlık işletmelerinin ihtiyaçlarının daha hızlı ve pratik olarak temin edileceği, sağlıklı ve kolay erişilebilen kamu alım verileri oluşturulabileceği, yerli ürün ve yerli üretimin desteklenebileceği, kalitesiz ürünlerin piyasaya girişi önlenebileceği özelliklere sahip spesifik sağlık sektörü için Elektronik Tıbbi Tedarik Yönetim Sistemi oluşturulmalıdır.
6. Stratejik Yaklaşım; Tıbbi cihaz ve ilaç Ülkemiz için stratejik öneme haiz ürünler olduğu halde stratejik ürün olarak tanımı yapılmamıştır. Sağlık Eski Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın girişimleri 19.06.2012 tarih ve 28328 sayılı resmi gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile aşılar stratejik ürünler tanımlanmıştır. Tıbbi cihaz sektörünün ve ilaç sektörünün tamamı veya seçilen ürün grupları da benzer şekilde stratejik ürün olarak belirlenmelidir. Tıbbi cihaz ve ilaç sektörleri ile ilgili Devletimizin (Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı) yayınladığı raporların ve eylem planlarının yakın takibi yapılmalıdır. Ayrıca Türkiye İlaç ve tıbbi Cihaz Kurumu tarafından tıbbi cihaz ve ilaç sektörüne yönelik spesifik stratejik planlar ve eylem planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.