ESRA ÖZ
Bakış açımızı genişletmemiz gerekiyor. Sadece kısıtlı çevredeki insanlarla ilgilenirseniz, dünyayı bu kişilerden ibaret olarak görmeye başlarsınız. Haksızlıklar, adaletsizlikler ve daha başka birçok kötü durumla karşılaşıyoruz. Yapmamız gereken ise, başımızı bu kötülüklere çevirip bizi bir basamak yukarıya taşıyacak insanlara odaklanmak olmalı. Hayıflanarak geçen günler yerine, yeniden inşa edilen hedefler bizleri yukarı taşıyacak. Ayağınızın altına muz kabuğu koyanlara sırtınızı dönün ve onlar ayağınızı kaydırmaya çalışırken, siz vizyoner insanların olduğu yeni bir ortam inşa edin.
Bakış açınızı genişletmek için farklı çalışmalardan söz edeceğim. Harvard Üniversitesi’nden Christopher F. Chabris ve Daniel James Simons 1999 yılında Görünmez Goril[1] olarak tanınacak deneyi yaptılar. Birbiriyle paslaşan bir beyaz öteki siyah formalı iki basketbol takımı ile ilgili kısa metrajlı bir film çekildi. Filmi izleyenlerden siyah formalı oyunculara aldırmayıp, beyaz takım oyuncularının attıkları pasları saymaları istendi. Bu insanın tüm dikkatini alan, zor bir görevdi[2].
Videonun ortasında ise, goril kıyafetine bürünmüş bir kadın beliriyor, sahayı boydan boya geçiyor ve göğsünü yumruklayıp gidiyordu. Goril sadece dokuz saniye görülebiliyordu. Binlerce insan videoyu seyretti ve yaklaşık yarısı olağan dışı bir şey görmediğini söyledi. Körlüğe neden olan, sayma görevi ve özellikle takımlardan birini göz ardı etme talimatıydı. Bu talimatı almadan videoyu izleyen biri gorili gözden kaçırmazdı.
Görme ve yönelme, dikkatin bir kısmını ilgili uyarana ayırmaya bağlı. Araştırmacılar çalışmalarında en dikkate değer gözlemin, insanların sonuçları çok şaşırtıcı bulmaları olduğunu belirtiyor. Gerçekten de gorili gözden kaçıran izleyiciler, ilk başta hayvanın orada bulunmadığından emin oluyor; böyle çarpıcı bir olayı gözden kaçırdıklarını düşünemiyorlar. Bir şeye odaklandığımızda, o konu haricindeki diğer ayrıntıları görmüyoruz. Bu çalışma zihinlerimizin aşikâr olanı göremeyebileceğini açıklıyor.
Peki başka denemede ne oldu?
2010 yılında deneyi[3] tekrarladılar, bu kez gorili herkes gördü. Ama gorili görmeye şartlanan herkes bu kez arkada duran perdenin renginin değiştiğini fark etmedi. Araştırmacılar, insanların, farklı bir görevle meşgul olmaları durumunda, beklenmedik ancak göze çarpan bir olayın meydana gelmesini genellikle gözden kaçırdıklarını, dikkatsiz körlük olarak bilinen bir fenomeni gösterdi. Deney çevremizde olup bitenlere çoğu zaman kendimizi nasıl kapattığımızı ve istem dışı körlük kavramını ortaya çıkarır.
İstem dışı körlük, dikkatsiz körlük veya algısal körlük, görme kusuru ile ilişkilendirilmeyen psikolojik bir terim. Algılama sürecinde bir yanılsama duygusu olarak kabul edilen istem dışı körlük(inattentional blindness), insanın dikkatini başka bir iş, kişi veya olaya vermesiyle önünde olan olgu ve durumları yanlış algılaması olarak açıklanır. İstemsiz körlük, gözlemcinin ilgili objeye karşı bir anlığına da olsa ilgisini kaybetmesi eylemiyle sonuçlanır.[4]
Radyologlara sorulduğunda sonuç ne?
Görünmez Goril deneyini bu kez radyolarla[5] film okuma sırasında yapıyorlar. Belirli görüntü türlerindeki küçük anormallikleri tespit etme becerilerini geliştirmek için yıllarını harcayan uzman araştırmacılar ne yaptı? 24 radyologdan tanıdık bir akciğer nodülü saptama görevi gerçekleştirmeleri isteniyor. Sunulan son vakaya ortalama nodülün 48 katı büyüklüğünde bir goril yerleştiriliyor. Radyologların yüzde 83’ü gorili görmüyor. Göz takibi, gorili kaçıranların çoğunun doğrudan bulunduğu yere baktığını ortaya çıkarıyor. Bu nedenle, kendi uzmanlık alanlarında faaliyet gösteren uzman araştırmacılar bile dikkatsiz körlüğe karşı savunmasız olabildiği ortaya konuyor.
Gorillerden maymunlara geçelim
Görünmez goril avına çıkan insanlardan, maymunların beyinlerine uzanan yolcuğa geçelim. Elon Musk tarafından kurulan şirketlerden biri olan Neuralink tarafından, beynine çip takılan maymun, elini bile kullanmadan sadece beyin sinyalleriyle MindPong[6] isimli oyunu oynadı. Önce eliyle tuttuğu kol yardımıyla oyundaki hedefi yaptığında ağzındaki pipete muz suyu gönderiliyor. Beynine yerleştirilen çipler sayesinde elini hareket ettirmeden bluetooth bağlantısıyla elektrik sinyallerini aktarabiliyor. İşin en ilginç yanı ise, 2 binden fazla olan elektrotlar yardımıyla beynindeki olanlar canlı olarak izlenebiliyor. Çalışmanın güzel yanı ise, bu süreç tam olarak anlaşıldığında felç olmuş hastalar için yeni bir başlangıç olacak. Nörolojik bozukluklarda iyileştirmeye yardımcı olacak. İşte bu nedenle dünyaya dar bir pencereden değil, vizyon kazandıracak şekilde daha geniş açıdan bakmalıyız. Söylenen noktalara odaklanmak yerine, farklı soruları kovalamalı ve nelerin yapıldığını araştırmalıyız. Bizler birbirimizin ayağına muz kabuğu koyarken, insanlar beyinlerindeki çiplerle oyunda hedefi vuran maymunlara muz suyu veriyor. Hâlâ silkelenip ayağa kalkma zamanı gelmedi mi?
Dipnot:
1 https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10694957/
2 A selective attention video https://www.youtube.com/watch?v=vJG698U2Mvo
3 https://www.youtube.com/watch?v=IGQmdoK_ZfY
4https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/32718/aysegul_atalay.pdf?sequence=1&isAllowed=y
5https://journals.sagepub.com/doi/full/10.1177/0956797613479386?casa_token=0H2eDEnLn64AAAAA%3Ag_IH3jfJuCdk4o981fE2wkVi3Nx_HXDqZV_GZaIro1ZPMNfZb4bcY5orziCOUJM1jIElF0jNjkxcGvY
6 https://www.youtube.com/watch?v=rsCul1sp4hQ