Bir şirketin finans tablolarını incelediğinizde, stratejik planını oluşturduğunuz da karşınıza iki unsur çıkar: Maddi varlıkları ve maddi olmayan varlıkları. Maddi varlıkları çıkartmak en kolayı. Elle tutulan gözle görülen, arsalar, binalar, makinalar, malzemeler, hesaptaki paralar bu grup da sayılabilir. Maddi olmayan varlıklar ise marka, patent, teknolojik sırlar, bilgi deneyim, toplumsal imaj, kurum kimliği, ürün saygınlığı, güvenirliliği… Görüldüğü gibi biraz maddi gücünüz varsa ilk grubu toparlamak kolay. Verirsiniz parayı, binayı da makinaları da satın alırsınız. Ya maddi olmayan varlıkları? Bu grup hem çalışma hem de güveni içerir. Özellikle eğitim ve sağlık sektörün de maddi olmayan varlıklarımız çok daha önemlidir. 3 günde, 1 yılda oluşmaz. Ama kabiliyetiniz beceriniz çoksa ve kötü yönetiliyorsanız, yılların emeği ile kurduğunuz güveni, saygınlığınızı kısa süre de yok edebilirsiniz.
Bu satırları neden yazdım. Bir anda aklıma geldi? Sizi ayda kaç tanıdık bir hastane veya hastalık için arıyor? Neden aranıyoruz? Aranıyor olmamız bize verilen güven, hiç itirazımız yok, hatta teşekkür ederiz. Peki, doğrudan başvuru nedeni yerine bir hastane de tanıdık arama ihtiyacı geleneksel mi yoksa sisteme veya hastaneye güven unsurunun eksikliğinden mi kaynaklanıyor? Sanmayın ki gelen arama salt devlet hastaneleri için geliyor, özel hastaneler de bu arama nedenleri içinde ise durup düşünmemiz gerekiyor.
Devlet hastaneleri ile ilgili gelen aramalar şu nedenle. Boş yatak sorma, özel oda sorma, yoğun bakım da hastanın durumundan bilgi alma, ameliyatı şu doktor yapabilir mi, yatan hastamızı ilgi gösterilmiyormuş, sen bir sorabilir misin? Eğer üniversite hastanesi ile ilgili ise saydıklarıma bunlar da ekleniyor; bu hocadan randevu alabilir miyiz veya şu hoca ameliyatı yapabilir mi. Özel hastaneler için de aranıyoruz. Özel hastane için de aranır mı demeyin. İnsanlar özel hastanelerde de öpülmekten endişe ediyorlar, ya indirim sağlayabilir misin, ya da bize fatura da ekstra bir şeyler çıkmasın söyler misin diyorlar. Tüm bunların nedeni maddi varlıklarımız değil; maddi olmayan varlıklarımızdaki güven unsurunun dolayısı ile saygınlık unsurunun eksikliği nedeni ile ortaya çıkıyor. Kurumsallaşamama da bu nedenlerin için de sayılabilir. Aynı sıkıntı aslında tam güven unsurunun olması gereken özel sağlık sigortalarda da geçerli, onların da aynı sorunları var, fakat topluma güven verme yerine hala yıl sonu cirolara bakıyorlar.
Diyeceksiniz ki, güven sorunu sadece sağlık alanında değil, toplumun tüm kesiminde var. Evet, hukukun topal olduğu bir ülke de, söze ne ile başlayacaksınız ki? Terörle ilgili içişleri bakanını ve valiyi değil de konsolosluk açıklamalarını takip ediyorsanız ne diyebilirsiniz ki? Yapılan her sınav da şaibe çıkıyorsa, hangi yeni mezuna çalış kazanırsın nasıl dersiniz? Sağlık turizmi için umut bağladığınız yapıda, eğer sağınız da solunuz da bomba patlıyorsa, hangi hasta yurtdışından şifa bulmak için ülkenize gelir ki? Adam sağlığına kavuşma derdin de iken neden ikinci kere canından şüphe etsin. Çok sık yurtdışında bulunan biri olarak son 3 yıl da ülkenin marka değerinin yerlere düşmesini, size bir Ortadoğu ülkesi muamelesi gösterilmesi insanı derinden üzüyor. Ama ne yazık ki üzülen bizleriz, geniş kitlenin umurunda değil. Onlar TV de ne gösteriliyorsa ona inanıyorlar. Hırsızlık yolsuzluğu geçtik, çocuklarına tecavüz ediliyor, ona bile ses çıkartmıyorlar. Allah sonumuzu hayır etsin.
Sağlığa dönecek olursak, sağlık bakanlığının 1000 ambulans alması mı daha önemlidir, yoksa size acil durumda evinize kadar hızla gelmesi mi? Ambulansın eve zamanında gelmesi mi önemlidir, evet ekip geldi, şimdi her şey düzelir demek mi? Ambulansın sizi hızla hastaneye götürmesi mi önemlidir, şimdi hastane de gereken müdahalelerin yapılacağına olan inancınız mı? Hastaneye ulaştığınız da sağlık ekibinin müdahalesinin tam olduğuna inanmak, ameliyatın gereklerinin yapıldığını bilmek, iyi bir yoğun bakımın olacağına inanmak da önemli değil midir hepimiz için. Hastaneye girdiniz, özellikle özel hastane de sağlığınızın yanı sıra cüzdanınızı da düşünüyorsanız burada bir sıkıntı var demektir. Özel sigortam var ama bakalım nasıl kabul edecekler diye düşünüyorsanız gene soru işareti. Aynı durum hastanenin SGK anlaşması var ama bakalım ne fatura çıkacak diyorsanız da mevcut.
Sonuç olarak, hem sağlık hem eğitim alanı güven üzerine inşa edilir. Hem kurumsal güven hem saygınlığınız, hem bu unsurların oluşturduğu marka değeriniz çok önemlidir. Aranmayacağımız günler dileği ile…