“Cehaletin ve dar görüşlülüğün duvarlarını yıkıp geçin, çünkü hiçbir şey aynı kalmaz.” Angela Merkel.
“Merkel’i tanımlayan şey, egosunun olmamasıdır.” Tony Blair.
Aynadaki görüntümüz, insanların bizi gördüğüyle malum aynı değil. Sağ gözümüz solda, sol yanağımız sağda yansıdığı gibi, beynimiz boşlukları doldurarak, asimetrik görüntüye izin vermez ve adeta kusursuz bir görüntü sunar. Aynada kendimizi beğenip, fotoğrafta beğenmeyebiliriz. Çünkü fotoğraf çok daha fazla detay gösterir. Kendini aynada bile beğenmeyenin ise vay haline…
Öz Farkındalık Neden Bu kadar Zor?
Columbia Business School profesörü Joel Brockner 400’ü aşkın yöneticinin katıldığı bir Değişim Yönetimi seminerinde, katılımcıların kendilerine, örgütsel değişimi planlama ve uygulamaya yatkınlık açısından puan vermelerini ister. “Değişimi yönetirken insanlara saygılı ve destekleyici bir yaklaşım göstermek için olağanüstü çaba gösteririm” gibi konular puanlanır. Sonrasında ise, yöneticilerin amirleri, eş düzey yönetici arkadaşları, doğrudan astları ve müşterilerinden de puan vermelerini ister. Ölçek otuzun üzerinde maddeden oluşur. Diğerlerinin yöneticiler için verdiği puanlar, yöneticilerin kendilerine verdiği puanların yarısından azdır.
360 derece Geribildirim uygulaması Türkiye’de gün geçtikçe yaygınlaşıyor ve bizlere sorulan sorular içinde; ‘bu puanları kimin verdiğini yöneticim anlar mı gibi sorular’ azımsanmayacak türden. ‘En iyi işveren’ ödülleri alınıp verilirken çalışanlar üstündeki yaratılan baskının bir başka çeşidi bu anketlerde yaşanıyor. Avrupa’daki bir ülke çalışan memnuniyetinin Türkiye’den düşük olması, Türk çalışanların daha memnun olduğunu gösterir mi? 360 derece geribildirim uygulaması ve sonuçlarının ne kadar sağlıklı olduğunu tartışmak gerekiyor.
Toplumlar, kültürler ve ülkeler arasındaki farklılıklar bu tarz uygulamaların kopyalanıp, yapıştırılmasını zorlaştırıyor. Türkiye görüşünü söylemekte, düşündüğünü ifade etmekte, gerildirim alıp verebilmede skalanın altlarında kalan bir toplum. Çoğu zaman ayıp diye düşünmek, saygısız, vefasız veya çatışmacı görülme korkusu, iş garantisinin olmaması veya genel toplum değerleri ile çatışmamak gibi sebeplerle, duygularımızı, düşündüklerimizi, hissettiklerimizi gölgeleyip, bastırıp, mümkünse gömmeyi tercih ediyoruz. Tabi tüm bu baskılanmışlar sosyal medyada sel, fırtına, kasırga şeklinde yankılanıp, ortalığı toz duman ediyor. İfade edilmeyen tüm duygular, adeta ikinci bir kimlik edinilerek, sosyal medyada dolaşır hale geldi. Yüz yüze söylenemeyen tüm düşünceler, sahte hesaplarda yazılır oldu. Cep telefonun başındaki kişi ile, daha geçen gün tanıştığım kişi aynı kişi mi? Sosyal medyadaki kişilikler esas kimliklerle çatışmaya girdi; insanlar kendine ve birbirine tamamen yabancılaştı.
Geribildirim alıp vermekle ilgili geçen gün Liz Fosslien’in kurabiyelerden yola çıkan bir tarifine rastladım, paylaşayım, belki hepimize ilham olur:
Oreo (Ortası kremalı sandviç bisküvi): İki olumlu görüş arasına yerleştirilen bir olumsuz düşünce.
Makaron: Ufak bir olumsuz düşüncenin, zarifçe ifade edilen olumlu düşüncelerle kaplanması
Yarısı siyah, yarısı beyaz bisküvi: Fazla lafı dolandırmadan, açık sözlü ifade
Çikolata parçalı yulaflı kurabiye: Minik negatif düşüncenin serpildiği, genel olarak olumlu geribildirim
Fazla şekerli kurabiye: Şekeri fazla kaçan, fazla olumlu ve işe yaramayan sözcükler
Pişmeyerek, hamur kalmış kurabiye: Filtresiz, karşı tarafı savunmaya geçirecek, faydasız geribildirim
DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAMAK
Aklımıza ilk gelen şeyi söylemeden veya yazmadan önce filtreden geçirmekle ilgili:
1.Söyleyeceklerimi neden söylemek istiyorum? Sözcüklerim karşımdakini incitir, üzer, sinirlendirir, utandırır mı?
2.Bunu mutlaka söylemem gerekiyor mu?
3.Karşımdakinin duygusal durumunu şu anda nasıl?
4.Bunu mutlaka şimdi, böyle mi söylemem mi gerekiyor?
5.Karşımdakinin bu konudaki görüşünü tam olarak biliyor muyum?
6.Karşımdakine kendini açıklamak için fırsat veriyor muyum?
7.Söyleyeceklerimi daha iyi nasıl ifade etsem işe yarar hale gelir?
8.Bunları biri bana bu şekilde söyleseydi ben ne düşünür, ne tepki verirdim?
Bu aylık da benden bu kadar, gelecek ay görüşmek dileğiyle…