Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının himayelerinde, T.C. Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından “Afetlerde Sağlık ve Sağlığın Geleceği” ana temasıyla düzenlenen 10. Türk Tıp Dünyası Kurultayı ve 2024 TÜSEB Aziz Sancar Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri Töreni, 15-17 Kasım 2024 tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı. Tüm dünyadan paydaşlar arasında sağlık alanında iş birliğini geliştirmek, ilerlemeyi ve dayanışmayı teşvik etmek amacıyla düzenlenen Kurultay’ın birinci gününde, Bakanlar arası ikili görüşmeler ve panel oturumları yapıldı. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, 10. Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nda açılış konuşması yaptı.
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, konuşmasında şunları söyledi: “Türk Tıp Dünyası Kurultayı, her yıl yalnızca bilimsel bir buluşma zemini oluşturmakla kalmayıp aynı zamanda uluslararası düzeyde sağlık sorunlarına çözümler geliştirmede güç birliği yapmamıza olanak sağlayan bir platform hâline gelmiştir. Burada, bilim insanları, sağlık yöneticileri ve politika yapıcıların vizyonlarını, deneyimlerini ve çözüm önerilerini paylaşarak sağlık alanında küresel düzeyde katkı sağlamalarını hedefliyoruz. Bu Kurultay, sağlık alanında birlikte çözüm arayışına girmemizi, ortak sorunlarımıza yenilikçi çözümler geliştirmemizi mümkün kılarken küresel sağlık sistemlerinin dayanıklılığını artırmaya yönelik bir iradenin de temellerini atmaktadır. Bugün, sizlerle birlikte sağlık sistemlerimizi daha ileriye taşımak için en iyi uygulamaları ve önerileri paylaşma fırsatını bulmak bizler için oldukça değerlidir. Her birinizin katkılarıyla sağlık sistemlerimizi daha dayanıklı, erişilebilir ve sürdürülebilir hâle getirecek çözümleri birlikte keşfedeceğiz.”
Krizlerde Halkımıza En İyi Şekilde Nasıl Hizmet Verebileceğimizi Konuşmak için Bir Aradayız
“Her birimiz, sağlığın korunması ve sürdürülebilir sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinde dayanışma ve iş birliğinin kritik önemde olduğunun bilincindeyiz. Bu ihtiyacın ne kadar gerekli olduğunu, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan, ‘asrın felaketi’ diye anılan depremde hep birlikte acı bir şekilde tecrübe ettik. Bu elim olayda hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, ailelerine ve ülkemize tekrar başsağlığı diliyorum. Deprem bize, afetlere karşı dirençli sağlık sistemleri kurmanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bu acı tecrübe, birlikte hareket etmenin ve dayanıklı sağlık sistemleri oluşturmak için atılacak adımların ne kadar önemli olduğunu bizlere gösterdi. Bu afet, dayanışmanın, iş birliğinin ve hazırlıklı olmanın sağlık hizmetleri üzerindeki etkilerini tüm açıklığıyla ortaya koydu. Bu zor günlerde yanımızda olan dost ülkelere, uluslararası kuruluşlara ve fedakârca görev yapan tüm sağlık çalışanlarımıza yürekten teşekkür etmek istiyorum. Afetler karşısında güçlü olmak, yalnızca acılarımızı hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda toplumları yeniden ayağa kaldıran o dayanışma ruhunu da canlandırır. Bugün burada bir araya gelmemiz, sağlık sistemlerimizi daha dayanıklı kılmak, hem doğal afetlerde hem de insan eliyle yaratılan krizlerde halkımıza en iyi şekilde nasıl hizmet verebileceğimizi konuşmak içindir.”
Sağlık İhtiyaçlarını Yerli ve Millî İmkânlarla Karşılayacak Bir Sağlık Modeline Ulaşmayı Hedefliyoruz
“Benzer bir dayanışma ruhuna, ne yazık ki savaş ve çatışmaların etkisi altında kalan Gazze gibi bölgelerde de ihtiyacımız var. Gazze’de yaşanan insanlık dışı soykırım ve vahşet, insan kaynaklı krizlerin en az doğal afetler kadar yıkıcı olabileceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Hastanelerin, ibadethanelerin, okulların ve sivil alanların hedef alınması, sağlık hizmetleri açısından çok ciddi sonuçlar doğurmakta ve sağlık çalışanlarının karşı karşıya kaldığı etik ve insani sorumlulukları ağırlaştırmaktadır.
Gazze gibi savaş ortamında kalan hasta ve yaralılar için uluslararası iş birliği ve insani yardım desteği zorunluluk hâline gelmiştir. Bu yaşananlar, afetlere yönelik sağlık hizmetlerinin yalnızca doğal afetlerle sınırlı kalmadığını, insan eliyle yaratılan krizlere de yanıt verebilecek esneklik ve dayanıklılığa sahip olmamız gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Savaş ortamında dahi hastaneler ve sağlık kuruluşları, en güvenilir sığınaklar olarak kalmalıdır, insan vicdanı bunu gerektirir. Türkiye olarak bizler, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde her zaman masum insanların korunması ve sağlık hizmetlerinin kesintisiz sürdürülmesi yönünde tavır almış bir ülkeyiz. Bu duruş, toplum sağlığına her koşulda hizmet etme sorumluluğumuzu her şeyin üzerinde tutmamızı gerektirmektedir. Bu nedenle, sağlık sistemlerimizin kriz durumlarında dahi ayakta kalabilmesi ve her koşulda toplum sağlığına hizmet edebilmesi bizim için çok öncelikli bir hedeftir. Bu Kurultay’da da ele alacağımız temel hedeflerden biri, sağlık sistemlerimizin dayanıklılığını güçlendirmek için uluslararası iş birliklerimizi daha da geliştirmek, krizlere karşı daha hazırlıklı ve etkin bir sağlık altyapısı oluşturmaktır. Afet ve acil durumlarda, kriz ortamlarında güçlü liderliğin ve etkin iş birliğinin önemini Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde defalarca tecrübe ettik. Örneğin, tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi (COVID-19) döneminde, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyoner önderliği ve çözüm odaklı yaklaşımı sayesinde, ülkemizde yalnızca 45 gün gibi bir sürede yerli ventilatör cihazlarının üretimi gerçekleştirildi. Bu başarı, Sayın Cumhurbaşkanımızın sağladığı güçlü liderlik ve yerel iş birliklerinin gücüyle mümkün oldu ve bizlere büyük bir cesaret verdi. Bu örnekte olduğu gibi bugün de Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, ülkemizin tüm sağlık ihtiyaçlarını yerli ve millî imkânlarla, kendi kurumlarımız aracılığıyla karşılayacak bir sağlık modeline ulaşmayı hedefliyoruz.”
Üreten Sağlık Modeli ile Dışa Bağımlılığı En Aza İndirmeyi Hedefliyoruz
“Bu noktada, sağlık alanında dayanıklılık ve bağımsızlık hedeflerimize ulaşmak için ülkemizin sağlık alanındaki yenilikçi, sürdürülebilir ve bağımsız yapısını güçlendirme çalışmalarında önemli bir rol üstlenen Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımızdan, yani TÜSEB’den de kısaca bahsetmek istiyorum. TÜSEB, sağlık bilimleri ve biyoteknoloji alanlarında araştırma ve geliştirme faaliyetlerini teşvik eden, ülkemizin sağlık alanındaki bilgi ve teknoloji üretim kapasitesini artırmayı hedefleyen stratejik bir kurumdur. TÜSEB, kuruluşundan bu yana sağlık teknolojilerinin yerlileştirilmesi, biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesi ve Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi gibi birçok alanda ülkemize önemli katkılar sağlamıştır. Aynı zamanda yerli sağlık teknolojilerinin geliştirilmesi ve sağlık sektöründe bağımsızlığın sağlanması yönünde güçlü bir vizyon ortaya koymaktadır. Bu kapsamda TÜSEB, yüksek katma değerli yerli sağlık ürünleri ve yenilikçi Ar-Ge projeleri geliştirmek üzere ülke genelinde çok yönlü çalışmalarını sürdürmektedir. Bu vizyon doğrultusunda TÜSEB öncülüğünde geliştirilen ‘Üreten Sağlık Modeli’, sadece afet dönemlerinde değil, sağlık sektörünün genelinde dışa bağımlılığı azaltmayı ve sağlık alanında stratejik bağımsızlık kazanmayı hedefleyen güçlü bir strateji olarak öne çıkmaktadır. Türkiye, bu modelle sağlık teknolojilerinde bağımsızlığı amaçlamakta; ilaç, tıbbi cihaz ve medikal ekipman gibi kritik sağlık ürünlerinde yerli üretimi destekleyerek dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedeflemektedir.”
TÜSEB Koordinasyonunda Teknoloji Transfer Ofisleri Kurulacak
“Üreten Sağlık Modeli’nin başarıya ulaşması ve yerli sağlık ürünlerinin küresel rekabette yer edinebilmesi için TÜSEB’in koordinasyonunda teknoloji transfer ofislerinin kurulması planlanmaktadır. Bu ofisler, ülkemizin dört bir yanındaki sağlık çalışanlarının ve bilim insanlarının inovatif fikirlerinin somut ürünlere dönüşmesini sağlayacaktır. Teknoloji transfer ofisleri ile akademik bilginin sanayiye aktarımı sağlanacak, Ar-Ge projeleri desteklenerek yerli üretime odaklanılacaktır. Böylece, ülkemiz sağlık teknolojilerinde yenilikçi ve kendi kendine yeterli bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerleyecektir. Bu süreçte TÜSEB, ulusal ve uluslararası iş birliklerine büyük bir önem vermektedir. Yerli sağlık ürünlerinin Ar-Ge süreçlerini desteklemek amacıyla başta üniversitelerimiz olmak üzere çeşitli sağlık ve araştırma enstitüleriyle kapsamlı iş birlikleri oluşturulmaktadır. Ayrıca, uluslararası alanda da dost ve kardeş ülkeler ile bilimsel projeler geliştirmek üzere ortaklıklar kurularak bölgesel ve küresel çözümler üzerinde çalışmalar yürütülmektedir. Bu iş birlikleri sayesinde, ülkemiz sağlık alanında sadece yerel değil, uluslararası düzeyde de etkili bir rol oynamayı hedeflemektedir. Özellikle afet dönemlerinde ihtiyaç duyulan tıbbi cihaz ve ilaçların yerli üretimle hızlı bir şekilde sağlanması, ülkemizin bölgesel ve küresel sağlık krizlerine hızlı ve etkin yanıt verme kapasitesini artıracaktır.”
Medikal Çözümleri Daha Geniş Bir Coğrafyada Erişilebilir Hâle Getirmeyi Amaçlıyoruz
“Üreten Sağlık Modeli ve TÜSEB’in çabaları, yalnızca Türkiye’de değil, Türk dünyasında ve dost ülkelerde de sağlık alanında önemli bir rol üstlenmektedir. Bu bağlamda, dost ve kardeş ülkelerden gelen bilim insanları ile ortak projeler üreterek medikal çözümleri daha geniş bir coğrafyada erişilebilir hâle getirmeyi amaçlıyoruz. Türk dünyasında bilimsel dayanışmayı güçlendirerek krizlere karşı sağlık sistemleri oluşturma hedefimize bir adım daha yaklaşmayı planlıyoruz. Bu Kurultay’da ele alacağımız yeni iş birlikleri ve Ar-Ge projeleri, Üreten Sağlık Modeli’ni daha da güçlendirecek ve ülkemizin küresel sağlık rekabetinde daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacaktır. TÜSEB’in aktif katkılarıyla sağlık alanında gerçekleştirilen bu dönüşüm, Türkiye’nin hem afet durumlarına hazırlık kapasitesini artıracak hem de sağlık sektörünün sürdürülebilirliğine katkı sağlayacaktır.”
Sağlık Hizmetlerini Ülkemizin Her Köşesine Ulaştırıyoruz
“Sağlık hizmetlerinin eşit, adil ve erişilebilir olması gerektiği ilkesi doğrultusunda, ülkemiz sağlık altyapısını güçlendirmek için önemli adımlar atmaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, mevcut hastanelerimizin modernize edilmesi ve yeni sağlık yatırımlarının hayata geçirilmesi ile sağlık hizmetlerini ülkemizin her köşesine ulaştırıyoruz. Sağlık Bakanlığı olarak sürekli gelişen bir sağlık sistemi ve nitelikli sağlık hizmeti sunumu üzerinde titizlikle çalışıyoruz. Bu bağlamda, Türkiye’nin yurt dışında yaşayan Türk bilim insanları ile kurduğu bağları güçlendirme hedefi, sağlık alanında dayanışmamızı uluslararası bir güç hâline getirmek yönündeki çabalarımızın bir parçasıdır. Bu alanda yürüttüğümüz çalışmalarla yurt dışında bilgi ve deneyim biriktiren bilim insanlarımızla iletişim ağlarını güçlendirmeyi, bilgi paylaşımını artırmayı ve sağlık teknolojilerinde ortak projeler geliştirmeyi amaçlıyoruz. Araştırma ve geliştirme faaliyetleri, bu iş birliklerinin temel unsurlarından biri olup bilim insanlarımızın birikimlerini ülkemize taşımalarına ve bu alandaki projelerin Türkiye’de hayata geçirilmesine büyük imkân sağlamaktadır. TÜSEB’in sağladığı altyapı ve teknoloji transfer ofisleri, bu iş birliklerinin somut sonuçlar doğurması için önemli bir köprü görevi görmektedir. Bu ofisler, bilim insanlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın yenilikçi fikirlerinin ticarileşerek ürünlere dönüşmesini ve böylece küresel sağlık krizlerine yanıt verebilecek yerli çözümler geliştirilmesini sağlamaktadır. Bu projeler yalnızca Türkiye’nin değil, aynı zamanda Türk dünyası ve dost ülkelerin de sağlık sistemlerinin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda, Türk dünyasından ve dost ülkelerden gelen bilim insanlarıyla kurduğumuz bağları kalıcı bir iş birliği yapısına dönüştürme hedefindeyiz. Sağlık krizlerine karşı birlikte hareket etme kapasitemizi artıracak bu köprüler, bilgi ve teknoloji paylaşımını hızlandıracak, ortak projelerle karşılıklı bilgi alışverişi ve destek sağlanmasına olanak tanıyacaktır. Bu iş birlikleriyle, sağlık teknolojilerinde bağımsızlığı ve yenilikçi çözümler üretmeyi amaçlayan Üreten Sağlık Modeli’ni bölgesel bir dayanışma örneğine dönüştürmeyi hedefliyoruz. TÜSEB’in koordinasyonunda geliştirilen uluslararası ortak araştırma programları ve Ar-Ge projeleri, sağlık alanında dijitalleşme, biyoteknolojik ürün geliştirme ve tıbbi cihaz üretimi gibi stratejik alanlarda karşılıklı iş birliğine dayalı projeleri desteklemektedir. Bilim insanlarımızın ve sağlık profesyonellerimizin bu Kurultay’da kuracakları bağların, sağlık teknolojilerinde bağımsız ve güçlü bir altyapı oluşturmak adına yeni projelere, karşılıklı desteğe ve uzun vadeli iş birliklerine dönüşeceğine inanıyorum. TÜSEB’in rehberliğinde yürütülecek bu iş birlikleriyle, sizin de en büyük ideallerinizden biri olduğu üzere, Türkiye’nin sağlık alanında bölgesel ve küresel düzeyde, dayanıklı ve güçlü bir sağlık sistemine katkıda bulunacağına yürekten inanıyorum.”