Bristol-Myers Squibb, Amerikan Kanser Araştırma Derneği’nin yıllık toplantısında CheckMate-141 ve CheckMate-227 klinik çalışmalarının verilerini açıkladı
CheckMate -141 sonuçlarına göre BMS’in nivolumab ile tedavi edilen, tekrarlayan veya metastatik baş ve boyun kanseri hastalarında en az iki yıllık takibin ardından ölüm riskinde yüzde 32 düşüş görüldü.
CheckMate -227 çalışmasında nivolumab ve düşük doz ipilimumab kombinasyonunun yüksek tümör mutasyon yükü saptanan akciğer kanseri hastalarının tedavisinde kemoterapiyle kıyaslandığında ilerleme veya ölüm riskinin yüzde 42 azaldığı açıklandı.
Bristol Myers Squibb, nivolumab’ın değerlendirildiği Faz 3 açık uçlu randomize çalışması CheckMate -141’in iki yıllık genel sağkalım (OS) verileri ile nivolumab artı düşük doz ipilimumab kombinasyonunun yüksek tümör mutasyon yükü (TMB) saptanan ilerlemiş küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) hastalarının birinci basamak tedavisindeki etkilerinin değerlendirildiği Faz 3 araştırması CheckMate -227’nin, ilk sonuçlarını açıkladı. İki araştırmanın sonuçları da Chicago’da düzenlenen Amerikan Kanser Araştırma Derneği’nin (AACR) 2018 Yıllık Toplantısı kapsamında duyuruldu.
CheckMate -141 sonuçlarının paylaşıldığı açıklamaya göre, tekrarlayan veya metastatik baş ve boyun skuamöz hücreli karsinoma (SCCHN) hastalarında nivolumab ile tedavi edilen hastalarda en az iki yıllık takibin ardından ölüm riskinde yüzde 32 azalma kaydedildi (HR 0.68; %95 CI: 0.54 – 0.86).
Akciğer kanserinde genel sağkalım oranı kemoterapiye kıyasla üç kattan daha fazla
BMS, AACR 2018 Yıllık Toplantısı’nda nivolumab artı düşük doz ipilimumab kombinasyonunun yüksek tümör mutasyon yükü (TMB) olan ilerlemiş küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) hastalarının birinci basamak tedavisindeki etkilerinin değerlendirildiği Faz 3 araştırması CheckMate -227’nin, ilk sonuçlarını da açıkladı. Araştırmada kombinasyon, progresyonsuz sağkalımın (PFS) primer sonlanım noktası için kemoterapiye kıyasla %42 azalma sağladı PFS faydası, PD-L1 ekspresyon seviyelerinden bağımsız olarak ve hem skuamöz, hem de skuamöz dışı tümör histolojisinde gözlemlendi.