Çölyak hastaların dışında, diyet için Glutensiz beslenmenin sakıncalarına değinen Özel İbni Sina Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yard. Doç. Dr. Hayrettin Mutlu, son yıllarda moda haline gelen Glutensiz beslenmenin adeta sağlığı tehdit ettiğini belirtti.
Glutenin bazı tahılların doğal olarak yapısında bulunan önemli bir tür protein olduğunu belirten Yard. Doç. Dr. Mutlu, “bu protein Çölyak hastaları için kesinlikle tüketilmemesi gerekirken, normal sindirim sistemine sahip bireylerde herhangi bir problem meydana getirmediği gibi, bilinenin aksine büyük faydalar sağladığını kaydetti.
Çölyak hastalığı tanısı henüz belirlenmemiş kişilerin çok olduğunu belirten Yard. Doç. Dr. Mutlu “genel olarak bu hastalığın olumsuz etkilerinden korunmak için glutensiz beslenme trendi ortaya çıkmıştır. Sporcular, zayıflamak isteyenler başta olmak üzere bu trend hem dünyada hem de ülkemizde oldukça yaygın hale geldi” dedi.
Yard. Doç. Dr. Mutlu “ Çölyak hastaları için oluşturulmuş glutensiz beslenmenin temel prensibi başta buğday olmak üzere arpa, çavdar ve bunlardan elde edilen tüm yiyecekler, ekmek, bulgur, pasta, kek, kurabiye, kahvaltılık gevrekler, makarna vb gluten içeren besinler kesinlikle tüketilmemektedir. Her türlü meyve, sebze, et ve süt ürünleri, kuru baklagillerin ve Pirinc’in tüketimi ise serbesttir. Bilimsel çalışmalar incelendiğinde Çölyak hastaları veya Çölyak olmayıp da, gluten intoleransı olan bireylerin gulten tüketmelerinin hayat konforunu azaltan belirtilere neden olduğu bildirilmektedir” diye konuştu.
GULUTEN KALP HASTALIKLARI RİSKİNİ AZALTIYOR
Yard. Doç. Dr. Mutlu “diğer yandan herhangi bir Gluten tolerans problemi olmayanlarda, bitkisel protein olarak Glutenin kalp hastalıkları riskini azalttığı gösterilmektedir. Glutensiz beslenme herhangi bir hassasiyeti olmayan kişiler için yararlı olmadığı gibi, içerdiği yüksek karbonhidrat oranı nedeniyle bazı hastalıklara davetiye çıkarabilir” dedi.
ALERJİSİ OLMAYAN HASTALARIN GLUTENSİZ BESLENMELERİ RİSKLİ
Glutensiz un ve bu undan üretilen yiyecekler, glisemik indeks ve glisemik yük yönünden normal un ve unlu ürünlere göre yaklaşık 2 kat daha yükse olduğunu belirten
Yard. Doç. Dr. Mutlu “ Çünkü Gluten içermeyen nişastaların karışımı ile bu unlar üretilmektedir. Glisemik indeks bir yiyeceğin kan şekerini yükseltme potansiyeli olarak tanımlanmakta ve yüksek glisemik indeksli yiyecekler tüketimi uzun dönemde obezite, diyabet başta olmak üzere çeşitli hastalıklar için riski artırmaktadır. Diğer yandan bu ürünlerin besleyici değerleri azaldığı halde ekonomik yüksek fiyatlar ile satılmaktadır” dedi.
GLUTENSİZ BESLENENLERDE UNUTKANLIK, BAŞ DÖNMESİ, DİKKAT KAYBI, DEPRESYON, SAÇ DÖKÜLMESİ GİBİ SORUNLAR OLABİLİR
Gulutensiz beslenenlerde B1, B grubu vitamin eksikliği oluştuğunu belirten Yard. Doç. Dr. Mutlu “B1 vitamini başta olmak üzere B grubu vitamin yetersizlikleri Glutensiz beslenenlerde karşılaşılan eksikliklerdir. Buna bağlı olarak unutkanlık, baş dönmesi, dikkat kaybı, depresyon, saç dökülmesi gibi sorunlar görülmektedir. Özellikle bu vitaminler vücudumuzun enerji üretim aşamalarında görevli olduğu için enerji düzenlenmesinde bozulmaya yol açabilmektedir” diye konuştu.
TAHILLARDA BULANAN LİFLER YARARLI
Yard. Doç. Dr. Mutlu “tahıllarda bulunan liflerin en önemli özelliliklerinden biri de bağırsaklarımızda bulunan yararlı bakterilerin yaşamını kolaylaştırmasıdır. Tahılların diyetten çıkarılmasıyla uzun dönemde yararlı bakterilerin miktar olarak azalmaları kabızlığa neden olmaktadır. Özellikle suda çözünen lifler yönüyle tahıllar önemli bir besin kaynağıdır. Glutensiz beslenme herkes içindir iddiası, gerçek dışıdır ve tamamen ticari bir söylemdir” dedi.
UĞRUNA GÖÇLER, SAVAŞLAR YAŞANDI, ŞİMDİ İSE TEHLİKELİ İLAN EDİLDİ
Yard. Doç. Dr. Mutlu “İnsanoğlunun ilk hasat ettiği tahıl buğdaydır, uğruna göçler, savaşlar yaşanmış buğdayın hasta olma ihitmali olan insanları koruma adı altında tüm toplum için tehlikeli besin olarak tanımlanması kabul edilemez. Tüm yiyeceklerde olduğu gibi yiyeceklerin tüketiminde aşırıya gidilmesi veya hiç tüketilmemesi tavsiye edilmemektedir. Tahıl grubu yiyeceklerin makul miktarda tüketilmesi, sindirim sistemi sağlığı, vücudun enerji metabolizmasının düzenlenmesi ve bireyin enerji gereksinimine katkı sağlamaktadır” diye konuştu.