Keşke başlıkta yazıldığı gibi cevabı da kolay olsa.
Çoğumuzun aklında bu soru mevcuttur ya da çoğumuzun aklına belki de bu soru gelmemiştir.
Kimimiz “ ne saçma bir soru” da diyebilir.
“Yüzyıllardır felsefecilerin, alimlerin, sanatçılarının, edebiyatçıların tam olarak bulamadığı bu sorunun cevabını biz mi bulacağız?” diyenlerimiz de olabilir.
Belki insanlığın başlangıcından beri bu sorunun cevabı aranmış.
Aristo “iyi olmak”, Platon “daha çok öğrenmek”, Hedonistlere göre “zevk”, kimilerine göre “tanrıya ibadet” gibi birçok hayatın anlamının cevabı olduğunu düşünmüşlerdir.
Peki sizin için hayatın anlamı nedir?
Ne için yaşıyorsunuz?
Hiç bunu düşündünüz mü?
İlla ki hayatın bir anlamı mı olmalı?
Son sorunu cevabı “evet” yani hayatın bir anlamı olmalı. Herkesin kendi hayatının bir anlamı olmalı. Aksi takdirde kişi de bir boşluk hissi oluşacaktır. Bu boşluk hissi ile insanın uzun süre sağlıklı olarak yaşamasının imkânı yoktur.
Varoluşçu psikoterapiye göre insanın hayatındaki derin anlamsızlık duygusu insanın en büyük problemi olabilir.
İnsanı insan yapan, diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biridir insanın anlam arayışıdır.
İnsanın hayatın anlamına bakış açısı zaman içinde de değişim gösterebilmektedir.
Çocukken ki hayat anlamımızla, gençlik yıllarındaki ya da yaşlılıktaki hayatı anlamlandırış şeklimiz çok farklı olabilir.
Gençliğimiz de bizim için çok önemli olan bir hayat anlamı yaşımız ilerlediğinde hiçbir şey
İfade etmeyebilir.
Çoğumuz hayatımıza bir anlam katabilmek için kendimize kısa ve çeşitli hedefler koyarız.
Hayatımızı anlamlandırmak için kendimize; okul hedefi, kariyer hedefi, varlık hedefi, yaşam tarzı hedefi, aile hedefi gibi hedefler koyarız.
Fakat çoğumuz fark ederiz ki bu hedefler ulaştığımızda beklediğimiz doyuma ve anlama ulaşamayız. Hayatın anlamlandırmak için koyduğumuz bu hedeflerin aslında yeterli amaçlar olmadığını görmekteyiz.
Hayattaki temel ihtiyaçlarımızı sağladıktan sonra anlam arayışına gireriz.
İnsan diğer canlılar gibi ihtiyaçlarını giderip bununla yetinecek bir varlık değildir.
Hayatın anlamı kavramında ayrı olarak insan da “anlam” insanın varoluşunun özünü ifade eder. İnsan bu sorusuna tatminkâr bir cevap bulamadığında hayatında yoksunluk duygusuna kapılır ve mutsuz olur. Yukarıda değindiğimiz gibi bu yoksunluk duygusu kişinin zihinsel ve duygusal dünyada yıkımına sebep olacak bir zemin hazırlar.
İnsanlığın başlangıcından beridir insanlar hayatlarındaki bu anlam arayışı ihtiyacını bilinçli ya da bilinçsiz olarak tatmin etmeye çalışmıştır. Beden nasıl ki ruha ihtiyaç duyuyorsa, ruh da varlığını anlamlandırmaya ihtiyaç duymaktadır. Bedenin canlılığı için ruh ne ise, ruhun canlılığı içinde “anlam” önemi de odur. Bu anlam kişinin hayatının derinliklerinde gizli olabilir. Kişinin kendi hayatının anlamını arayıp bulması en büyük sorumluluklarındandır.
Bu sebepten dolayı insan çevresindeki her şey de bir anlam arayışı içerisindendir.
İnsan çevresinde olan biteni anlamlandırma ihtiyacı hisseder.
“Hayatın anlamı” ise en büyük anlam ihtiyacı sorusudur.
İnsan anlama arayışı ihtiyacını aslında kısa vadede çözümler bularak tatmin etmeye çalışır.
Bu ihtiyacını çoğu zaman kısa zamanlı hedeflere bağlar insan. Kariyer, zenginlik, çocuk yapma, evlenme gibi tüm hayat anlamı tatminine göre daha göreceli kısa olan bu hedeflere bağlar.
Hayatın anlam arayışı aslında kişinin genel hayatındaki bu anlam ifadelerinin tutarlı örüntüleridir. Ana bir hayat anlam ihtiyacını karşılayan alt anlamlardır.
Önemli olan, asıl bizi tatmine götüren ise bu anlam örüntülerinin “tutarlı” olmasından geçer. Tutarlı bir hayat anlamına sahip olmak kişinin kendini yönetebilmesi ve hayatını sahiplenmesine yardımcı olur.
Hayat anlamımızı bulmak bu kadar kısa bir yazıda anlatılabilecek kadar basit bir şey değildir.
Fakat, belki bu kısa yazı size bu konu hakkında bir nebze de olsa bir şeyin başlangıcı olmasına sebep olur.
Hayat anlamınızı bulmuş olmanız dileğiyle, sevgi ve saygılarımla.