Yaratıcı-Yenilikçilik
Hafıza park etmiş bir tren gibi. Bazen bir görüntü, bir melodi, bir tat veya bir koku treni hareket ettiriyor ve yolculuk yeniden başlıyor… 2000 yılının Aralık ayında genç bir grup eğitimci, İsviçre’nin Lucern gölü kıyısındaki görkemli İsviçre Alpleri’nin birinde ROI eğitimi almak için bir araya geldik. Trenle çıkılan dağın zirvesinde dizlerimize kadar yükselen kar, ürperten sarp bir dağ manzarası ve belli belirsiz Lucern gölü… Tren seyahatinin devamı ise şöyle: Aynı tarihlerde, Türkiye’de asker kökenli personel müdürlerinin yerini eğitimli İK Müdürleri almaktaydı. Boğaziçi Üniversitesi’nin açtığı ilk İK Uzmanlık Sertifika Programına katılıp, mezuniyet projemi de ROI üzerine yapınca; Koç Holding’den arkadaşları misafir edip, Eğitim Bölümlerine elimden gelen katkıyı sağlamaya çalıştım…
Çoğunlukla mutlu olmanın peşine düşülüp, parasızlıktan şikayet ediliyor… Mutluluğu bilemem ama Yatırımın Geri Kazanılmasının (ROI) formülü şöyledir:
ROI%=Proje Faydaları/Proje MaliyetiX100‘dür. Bu denklem oldukça basit, fakat uygulaması da bir o kadar zor bir formüldür. Dilden dile dolaşan yönetime stratejik ortak olma konusunda ihtiyaç duyulan adımlar ise:
1.Hedef-sonuç ilişkisini kurabilme
2.Bu ilişkiyi şirket adına kullanabilme
3.Sorunları çözebilme ve yönetimde itibar kazanma
4.Güven-itibar ilişkisini sürdürebilme ile ilgilidir.
İnovasyon-Yaratıcı/Yenilikçi Düşünme Biçimi
‘California’da yaşayan Joseph Cornell adındaki bir biyolog, Avustralya’ya yaptığı seyahatlerde, bazı bölgelerde neden yüksek oranda biyo-çeşitlilik görülürken, diğer bölgelerde ekolojik fakirliğin yaşandığını merak eder. Avustralya sahillerinde uzun şeritler halinde yüzlerce farklı tür mercan, balık, deniz bitkisinin yaşadığı bölgeler vardır. Fakat, 400 mt. uzakta, denizin birbirine benzer gözüken başka bir bölgesinde, çeşitlilik dibe vurur ve sadece bir veya iki tür mercan veya bitki görülür. Benzer şekilde, Avustralya yağmur ormanlarının bazı bölümlerinde düzinelerce farklı tür ağaç, liken, mantar ve asma yan yana boy verirken, 100 mt. ötesinde bu çeşitlilik her birinden tek türe düşer.
Cornell, araştırmaya 32600 km. alana yayılan Queensland yağmur ormanlarından başlar. Günlerini yeşil bitki örtülerinin gölgesinde yürüyüp, kalın yaprakları keserek kendine yol açmakla geçirirken, bir anda ortaya çıkan biyo-çeşitlilik alanlarına rastlar. Sonrasında, yalnızca birkaç dk. uzaklıkta bu çeşitliliğin sesi kısılır; geriye bir veya iki tür kalır. Cornell sonunda, her biyo-çeşitlilik alanının merkezinde benzer bir şey farkeder. Ormanda ağaçların devrildiği veya yandığı yerlerde boşluklar vardır. Bu boşluklar gün ışığının içeri girmesine ve diğer türlerin rekabet etmesine müsaade eder. Ağaçların devrilmediği, kısa süreli yangın olmayan bölgelerde; bir tür hakim gelmiş, çoğalarak diğer rakipleri silmiştir. Diğer taraftan, fırtınaların ormanın büyük bölümünü sildiği veya bir yangının çok genişlediği durumlarda da, üzerinden on yıllar geçse de çeşitlilik yine çok az olur. Şayet doğanın yaşadığı travma çok büyükse, yalnızca en sert ağaçlar veya asmalar hayatta kalabilir.
Cornell, ilerleyen günlerde, Avustralya sahillerindeki resifleri inceler. Burada da benzer örüntüler bulur. Yakın mesafelerde baş döndürücü çeşitlilikte mercan veya su yosunu görülürken; tekneyle bir kaç dk. uzağa gidildiğinde tek bir mercan türünün hakimiyeti görülür. Fark, dalga ve fırtınaların sıklığı ve şiddetiyle ilgilidir. Yüksek biyo-çeşitlilik olan bölgelerde orta boy dalgalar vardır ve orta derece fırtınalar çıkar. Dalga ve fırtına olmayan yerlerde bir avuç türün hakimiyeti görülürken; dalga ve fırtınanın çok yüksek olduğu yerlerde resif boşalır, geriye bir şey kalmaz.
Biyolojide buna orta dereceli karmaşa hipotezi denir: Orta düzeydeki karmaşalar biyo-çeşitlilik için hayati önem taşır.
Stanford Üniversitesi’nden Steve Palumbi’ye göre: Çevrede hiçbir karmaşa yoksa en güçlü tür öyle bir yerleşir ki, başka hiçbir tür onunla başa çıkamaz. Benzer şekilde, karmaşaların devasa ve çok sık olduğu yerlerde de, ancak en dayanaklı türler boy verir.’
Biri yaratıcı, yenilikçi nasıl olunur mu dedi?
Doğa anadan çıkaracağımız daha çok dersimiz var…
Referanslar:
‘Smarter,Faster, Better’ Charles Duhigg, UK