Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de halk sağlığı sorunu olarak ele alınan zoonotik hastalıklar, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar olarak tanımlanıyor. Zoonotik özellik taşıyan hastalıkların insanlara bulaşı, enfekte hayvanlara doğrudan veya dolaylı temas sonucu gerçekleşiyor. Aynı zamanda hastalık; pire, kene, kum sineği gibi vektörlerle de insanlara taşınabiliyor.
Günümüzde en sık rastlanan zoonoz hastalıklardan biri de şark çıbanı olarak da bilinen leishmaniasis. Leishmania cinsinde yer alan farklı türdeki tek hücreli parazitlerin yol açtığı bir hastalık olan olan leishmaniasis, halk arasında yakarca veya tatarcık olarak da adlandırılan, kan emen dişi kum sineği tarafından taşınıyor ve bulaştırılıyor.
Veteriner hekimler, insan ve köpekgillerde (köpek, tilki, çakal, kurt vb.) görülen leishmaniasis’in farkındalığı, tedavi ve korunma yöntemleri konusunda hem Bakanlık nezdinde hem de sivil toplum örgütleri tarafında önemli projeler gerçekleştiriyor. Bu kapsamda yapılan çalışmalardan sonuncusu, Belediye Veteriner Hekimler Derneği, Türkiye Parazitoloji Derneği ve Ege Üniversitesi iş birliğinde, MSD Hayvan Sağlığı ve Yeniçağ Veteriner Ecza Deposu katkılarıyla İzmir’de gerçekleşti. Leishmaniasis hastalığı hakkında, güncel bilgilerin aktarıldığı toplantıda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Yusuf Özbel, Prof. Dr. Seray Töz, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nden Doç. Dr. Mehmet Gültekin, Dr. Metin Pekağırbaş ve Belediye Veteriner Hekimler Derneği Üyesi Veteriner Hekim Duygu Aküzüm konuşmacı olarak katıldı. Zoonozlar ile mücadelenin “multidisipliner” bir yaklaşım gerektirdiği vurgulanan ve “Tek Sağlık” yaklaşımı çerçevesinde gerçekleştirilen toplantıda insan ve hayvan sağlığı ile ilgilenen bilim insanları yer aldı.
Hastalığı kum sineği olarak bilinen tatarcıklar taşıyor
Gözle görülmesi zor olan kum sineği üzerinden bulaşan leishmaniasis’in Türkiye’de insanlarda iki klinik tipi görülüyor. Halk arasında şark çıbanı olarak da bilinen deri leishmaniasis’i ve kala-azar olarak bilinen iç organlar leishmaniasis’i. Şark çıbanı tedavisiz de kendiliğinden iyileşebilen ama kalıcı iz bırakan bir deri hastalığı. Ancak daha çok çocuklarda görülen kala-azar, tedavi edilmediği durumlarda ölüme dahi neden olabiliyor. Köpekler ve diğer köpekgillerde meydana gelen hastalığa ise kanin leishmaniasis adı veriliyor.
Türkiye’de her iki hastalığı da yapan kum sineği türleri hemen her bölgede bulunuyor. Hastalar ve paraziti taşıyan köpeklerin de şimdiye dek çalışma yapılan illerin hepsinde bulunduğunun kanıtlanması, her iki hastalık açısından da Türkiye’nin yüksek riskli ülkeler arasında gösterilmesine neden oluyor.
Leismaniasis sinsi ilerleyen bir hastalık
Kuluçka belirtilerinden sonra enfeksiyon dönemi genellikle birkaç yıla yayılabiliyor. Köpeklerde, vücudun her yerine, neredeyse çoğu organa yayılabiliyor. Bu hastalıkla enfekte olmuş köpeklerde, dermatolojik bulgular ile tüm viseral veya sistemik hastalık görülüyor. Köpeklerde leishmaniasis hastalığının tedavi süreçleri belirlenirken köpekte yol açtığı şikayetler dikkate alınarak alternatif tedaviler uygulanabiliyor. Bu hastalık, zamanında ve doğru tedavi edildiğinde başarılı bir şekilde yönetilebilir bir hal alıyor. Bu nedenle köpeklerin düzenli olarak veteriner hekim muayenelerine götürülmesi ve genel sağlık kontrollerinin düzenli yapılmasının altı çiziliyor.
Leishmanisasis’ten korunmak mümkün
Tedavilerin mümkün olmasına karşın zahmetli ve maliyetli olması diğer taraftan da bir süre sonra nükslerin yaşanma ihtimali sebebiyle leishmaniasis’e karşı önleyici tedbirler almak hem insanların hem de köpeklerin ortak sağlığı için daha önemli hale geliyor. Hastalığa karşı etkin korunma yöntemleri bulunuyor. Örneğin; ilgili parazitlere karşı kovucu, beslenme önleyici, felç edici ve öldürücü özellikleriyle köpeklerin kum sineği ısırıklarından uzun süreli korunmalarını sağlayan parazit tasmalarını takmaları da öneriliyor. Koruyucu tasmalar hem köpeklerin hem de aile üyelerinin sağlığını koruyor.