Güçlü kalem olmanın sırrı çok okumakta saklı. Çok çalışmak ise, bir diğer önemli sır. İşte bu nedenle son dönemlerde yazmak üzerine kitaplar okuyorum.
Yazmanın en önemli noktası, aklımızdakileri doğru kelimelerle yazıya yani okura aktarmakta saklı. Stephen King’in “Yazma Sanatı” isimli kitabında, boş bir kağıda doğru kelimelerin dökülmesinin önemi üzerinde dururken, kelime dağarcığımızın geniş olması gerektiğini de hatırlatıyor.
Yazmak çok kolay bir eylem gibi gelir, oysa okuyucuyu içine çekmek için çok emek verilen ve akıcı bir üslup yakalayana kadar da vazgeçmeden yazmak gerekir.
Filmlere konu olan yazar hikayeleri
Okuyucuyla aramızla bağ kurmak için bazen daha çok çaba sarf etmenin önemini “Magic Beyond Words: The JK Rowling Story” filminde, Harry Potter’ın nasıl yazıldığını öğreniyoruz. Zorluklarla mücadele ederken, iş arayıp geçinmek için uğraşırken aynı zamanda yazma tutkusunun da peşinden gidiyor. Birçok yerden ret cevabı alıyor ve sonunda kitabın kıymeti anlaşılıyor ve İngiltere’de maddi yardım desteği alırken, birkaç yıl sonra en zenginler arasında yerini alıyor.
İşiniz her neyse tutkuyla yaparken, mücadele etmek zorundasınız. Stephen King’de de benzer bir durumu da görüyoruz. Kitaplarını yazarken, birçok farklı işte çalışır ve öğretmenlik yaparken, uzun zaman sabrettikten sonra başarır.
Yazarları konu alan filmlerden söz etmeye devam ederken, Miss Potter filminde Beatrix Potter’ın yazmaya olan tutkusunu ele almadan olmaz. Aynı, Roald & Beatrix: The Tail of the Curious Mouse filminde Charlie’nin Çikolata Fabrikası ve Matilda gibi çocuk kitaplarıyla tanınan Roald Dahl, babasını kaybettiği dönemde en sevdiği yazar olan Beatrix Potter ile tanışmasını konu alıyor. Filmlerde de konu alındığı gibi her karanlık, aydınlığa kavuşuyor.
Max Perkins: Editor of Genius isimli kitabından uyarlanan Genius filmin de olduğu gibi yazar Thomas Wolfe ile editörü Maxwell Perkins bir kitabın düzenlenmesinde ne kadar emek verildiğini gözler önüne seriyor.
Max Perkins’in günlüklerinden beyazperdeye aktarılan film, Scribner editörünün otobiyografik ögelerle bezeli hayat hikayesini ön plana çıkartıyor.
Gazetecilikten yazarlığa geçiş
Savaş muhabiri Hemingway’in yazı yazmak üzerine asi düşünce şeklinin yansımalarının yer aldığı “Yazma üzerine” kitabında, savaş ortamlarından iyi hikayeler çıkartabilmeyi ve bu hikayelerle gazetecilerin daha da güçleneceğini ortaya koyan bir bakış açısı sunuyor
Hemingway, bir gazetecinin bir kavga gördüğünde olayı şu şekilde yorumlaması gerektiğini söylüyor: “Carlos ile Juana kavga ediyorsa her ikisi açısından da düşün. Yalnızca kimin haklı olduğunu düşünme. İnsanlık açısından olaylar olmaları ya da olmamaları gerektiği gibidir. Sen de bir insan olarak kimin haklı, kimin haksız olduğunu biliyorsun. Kararlar almalı ve bunları uygulamalısın. Bir yazar olarak hüküm vermemelisin. Anlamalısın”
İyi yazmanın bir diğer önemli püf noktası dinlemek. İşte Hemingway, bunun önemine de değiniyor: “Şimdi iyi dinle. İnsanlar konuşurken onları tamamıyla dinle. Kendi söyleyeceklerini düşünme. Çoğu insan asla dinlemez. Gözlem de yapmaz. Sen bir odaya girip o odadan çıktığında orada gördüğün her şeyi bilebilmelisin, sadece o kadar da değil. Oda sen de herhangi bir his uyandırdıysa sana bu hissi verenin ne olduğunu da tam olarak bilmelisin. Bunu pratik yapmak için uygula. Şehirdeyken tiyatro binasının önünde dur ve insanların taksiden ya da arabadan inişleri arasında nasıl farklar olduğunu gözlemle. Pratik yapmanın binlerce yolu var. Ve her zaman başka insanları düşün.”
1984, Hayvan Çiftliği romanlarının yazarı George Orwell, gazetecilikten yazarlığa geçiyor. Kitapları efsane olurken, kelime tercihlerinin yanı sıra kurgudaki başarısı ve vizyoner oluşu yine kitaplarında gazeteciliğin esintilerini gösteriyor.
Tutkuyla yapılan işler başarı getirir
Başarılı olmanın en önemli noktasını Richard Branson, “Başarısızlık en iyi okuldur” kitabında anlatıyor.
Her başarısızlıktan daha da güçlenerek çıkarak, insanlara değer vermenin önemine dikkat çeken Branson, dünyadaki en zengin iş insanlarının arasına katılmadan önce gazetecilikle profesyonel hayata atılmış. Sonra da liyakat sahibi olanları yanına çekmeye çalışmış. İyi ekip oluşturmak konusuna çok önem verirken, disleksi olmasını bile avantaja çeviriyor. Anlamadığı her yazıyı sadeleştirmeyi hedefliyor. Kalıcı değerlere önem verirken Branson, hayallerin gücünü şu sözleriyle anlatıyor: “Hayaliniz ne kadar büyükse, fırsatınızda o kadar fazla olur.”
Yazmak iletişim türlerinden biri ve empati kurulması için önemli bir adım oluyor. Hangi işi yaparsanız yapın, iyi kelime seçimi, duyguların aktarımı ve okuyucu ile doğru iletişim kurulmasına köprü olmayı sağlıyor.
İyi köprü kurmanın en önemli yöntemlerinden olan yazma konusunda başka yazılarda görüşmek üzere…