Hüseyin SARPKAYA yazdı…
Yakın zamanda hayata geçecek Sağlık Vadisi’nin tıbbi cihazlar açısından ‘Teknoloji Gelişim Bölgesi’ olarak planlanması oldukça umut verici.
Yurt iç ve yurt dışı ziyaretlerim sonucunda dünyadaki sağlık sektörü ile ülkemizi karşılaştırma imkânı buldum. Öncelikle söylemek isterim ki sağlık hizmetinin sunumu konusunda hem fiyat hem hizmet kalitesi bakımından en ileri seviyelerdeyiz. Her ne kadar bu başarı, sistemin düzenlenmesinden kaynaklansa da sağlık hizmet sunucularının özverili çalışmalarının da payı oldukça fazla. Uzmanlık alanım tıp teknolojileri olması sebebiyle gelecekte bizi neler bekliyor konusu daha çok ilgimi çekti doğrusu. Özellikle medikal yenilikler ve kuluçka merkezlerinin çalışmaları ile kendime gelecek perspektifi oluşturmaya çalıştım.
İleri teknoloji de gerideyiz
Maalesef ileri teknoloji konularında oldukça gerideyiz. Özellikle büyük verinin işlenerek klinik karar destek sistemleri kullanımı birçok alanda yaygınlaşmakta. Tabi buna bağlı olarak tedavi protokolleri teknolojik gelişme sonucu değişmekte. Ayrıca kuluçka merkezlerinde kişileştirilmiş tedavi metotları ve sağlıklı yaşam konularında onlarca çalışmalar var. Teknoloji baş döndürücü şekilde ilerlerken ve ülke olarak elimizde onlarca fırsat varken yanlış planlamadan dolayı treni kaçırıyoruz gibi hissetim doğrusu. Ülkemizde de çok değerli çalışmalar var elbet, birebir kıyas yapmak mümkün değil. Yakın zamanda hayata geçecek Sağlık Vadisi’nin tıbbi cihazlar açısından ‘Teknoloji Gelişim Bölgesi’ olarak planlanması oldukça umut verici.
“Önemli olan üretmek değil Pazar bulmak”
Paul G. Hoffman bir sözünde derki; Önemli yanılgılardan biri fabrikalar kurarak bir ülkenin sanayileşeceğini sanmaktır. Hiçte öyle olmaz bir ülkeyi sanayileştirmenin yolu Pazar kurmak, geliştirmekten geçer. Bu söze katılır mısınız bilmem ama medikal teknoloji alanında bir şeyler yapmaya çalışan kim varsa ürünlerini satma konusunda oldukça dertli. Demek oluyor ki çeşitli sebeplerden dolayı pazar oluşturulmamış veya yeni ürünlere defansif davranarak pazara alınmamış.
İfade etmek istediğim medikal teknoloji konusunda çok emek veren girişimler söz konusu, fakat pazarda yer bulamayıp yok olup gidiyorlar. Emeklerin heba olmaması adına atılması gereken birçok adım var elbet. İlk olarak Üniversite – sanayi iş birliği yeniden tanımlamalı. Bu başlığı yılladır konuşuyoruz altını doldurmak gerek. Ardından yerelleşmede büyük fırsatlar barındıran şehir hastaneleri yeni ve inovatif ürünler açısından uygulama alanı olmalı. Hali hazırda tedarik açısından daha özerk bir yapıya sahip olduklarından şehir hastanelerinde oldukça hızlı yol alınabilir diye düşünüyorum.
Asıl olan süreklilik
Geçtiğimiz günlerde güzel bir tanıtım programına katıldım. TÜSEP Türkiye Sağlık STK’lar Platformu, bünyesinde birçok sağlık sivil toplum kuruluşu üye olarak bulunmakta. Kuruluş felsefesine göre kendisine has bazı çalışma alanları belirlemesi yöneticilerinin konusunda uzman olduğunu gösteriyor.
Sivil toplum üyeliği zor zanaat. Gönüllülük esasına göre çalışıyorsun, vaktini nakdini harcıyorsun ulvi amaç var elbette. Asıl olan süreklilik sağlayarak millete, sektöre faydalı olmak olmalı. Birlikler ve üst çatılar sektörün güçlü durması adına önemlidir. İdeal olan aşağıdan yukarıya teknik konularda bilgi akışı sağlanmasıdır. Fakat ülkemizde tersi olur. Yukarının aşağıyı desteklemesi arzu edilir. Sivil toplumcu dostlar beni anlar. Şahsen ben bu tip birliktelikleri önemsiyorum. Tek endişem gelecekte çalışma alanlarının çakışması, o da iyi bir planlama ile yoluna koyulur düşüncesindeyim.
Pazara yatırım yapılmalı
Mutlak başarı için ister sivil toplum kuruluşu olsun ister özel sektör kuruluşu, bir fikirden bir icattan yola çıkarak oluşturdukları yapıyı sürdürülebilir kılmalı. Bunun için olgunlaşması gereken sahaya yani pazarı yatırım yapmalı. Saha oluşturan her platform, doğru pazarda olan her girişimci mutlaka uzun süre sektörde var olacak kültürünü veya ürününü gelecek nesillere taşıyacaktır.