İlaç, biyoteknoloji ve medikal alanda birçok yenilik, mikro düzeyde başlayıp ticarileşerek dünya geneline yayılmış durumda.
Önceki yazılarımda sağlık alanında yapılan girişimlerin öneminden, hayatımıza kattığı faydadan çokça bahsetmişimdir. Gelişmiş ülkelerde sağlık girişimleri oldukça popüler olduğu bilinmekte, hatta bir bakıma sağlık endüstrisi, kendi gelişimini devam edebilmesi için AR-GE çalışmalarının bir kısmını startuplara devretmiş gibi görünüyor. Bu çalışmalar ve desteklemeler sonucunda ilaç, biyoteknoloji ve medikal alanda birçok yenilik, mikro düzeyde başlayıp ticarileşerek dünya geneline yayılmış durumda.
YENİ FIRSAT ALANLARI…
Bu kadar ilgi ve alaka boşuna değil tabi insanlık tarihinde sağlıklı kalma her zaman önemli bir yer teşkil etmiştir ve edecektir de. Pandemi ile beraber farkındalığın artması ve önceliklerin değişmesi ile sağlık hizmet ve ürünlerinin daha büyük kitlere ulaşmasını sağlanmış yeni fırsat alanları oluşturmuştur. Diğer girişimlerden farklı olarak oldukça fazla regülasyona tabi olan sağlık sektörü, yaşanan süreçte esnemeler yaparak yeni girişimlere yeni ürünlere izin vermiştir. Esnekliğin bu şekilde devam etmeyeceği ortadadır. Şahsi kanaatim Konjonktüre bağlı olduğunu düşündüğüm esnemelerin Pandemi sonrası MDR gibi ertelenen birçok düzenlemeler ile ticari hayatımıza girerek daha da artacağı yönündedir.
“SAĞLIK SEKTÖRÜNDE UNİCORN ÇIKMASI ZOR MU?”
Peki, uzun araştırmalar, yüksek yatırım ihtiyacı, yetişmiş insan kaynağı gerektiren sağlık sektöründe yeni girişim hatta unicorn çıkması çok mu zor? Sanırım cevap toplumsal fayda. Pandemi döneminde olduğu gibi eğer toplumsal fayda varsa regülasyonlar esnetilebiliyor, bir şekilde fon bulunabiliyor. Aslında bu soruya verilen cevap sonucunda gelecek çalışmaların yönünü de belirlemiş oluyor. Sağlıklı yaşam, İlk ve acil yardım, Sağlık bilgi yönetimi, Tele Tıp vb. gibi alanlara yatırım yapanların daha büyük kitlere ulaşması mümkün görünüyor.
Toplumsal fayda demişken non profit girişimler var. Kâr amacı gütmeyen organizasyonlar. Bu tip kuruluşların sağlık girişimleri konusunda gelecek yıllarda girişim ekosisteminde oldukça yer alacağını düşünmekteyim.
“BAZI ALANLAR UZUN YILLAR DESTEKLENMELİ”
Son yıllarda özellikle Amerika’da tartışılan, artan rekabet ortamında, yatırımcıların sahip olduğu kâr amacı gütmeyen hastanelerin sayısı son 10 yılda iki katından fazla artarken, özel teşebbüs hastanelerin sayısı yarı yarıya azalması.
Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar kısmen vergi avantajları, fon bulma, gönüllü çalıştırma gibi avantajları sonucu rekabet açısından sektöre zarar verip vermediği konusu. Kendi içinde bu konu tartışılabilir, fakat bazı alanlar var ki gerçekten uzun yıllar desteklenmeli, günümüz girişim fonları maalesef o kadar sabırlı değil.
“GİRİŞİMCİLİĞİN HER TÜRLÜSÜ ÇOK KIYMETLİ”
Eğer kültürümüzün bir parçası olan vakıflarımızı bu alana yönlendirebilirsek kısa sürede sonuç veremeyen yetim ilaç, nadir görülen hastalıklar, Gen ve Biyoteknoloji gibi araştırma konularında çalışmalar yapan birçok girişimin ortaya çıkma şansı oluşacaktır. Bu vesile ile aldıkları hizmetler, yetiştirdiği insan kaynağı, yayınlar ile rekabet ortamına katkı vererek yeni özel şirketlerin çıkmasını sağlayacaklardır.
Sonuç olarak girişimciliğin her türlüsü çok kıymetli. Bakış açıma göre bazıları oldukça başarılı oluyor, bazıları ise daha az başarılı ama öğretici. Yani kaybeden yok. Hangi alanda olursa olsun belli bir süre sonra kaç para kazanmış, ne kadar kâr dağıtmış kimse ona bakmayacak. Asıl olan yapılan iş bir değer oluşturuyor mu? Topluma fayda sağlıyor mu? Sağlamıyor mu? olacak.