Resilience günümüzde daha çok iş yaşamı ve liderlik konularında çok fazla yerini alsa da her birey için kendi yaşantısında çok büyük bir ihtiyaçtır.
Resilience kelimesi Türkçemize “dayanıklılık” olarak çevrilse de tam kelimenin karşılığını oluşturamamakta. Resilience kabaca “dayanıklılık” olarak çevrilmekte. Geniş anlamıyla, zorluklar ya da kriz anında maruz kalınan duruma karşı zihinsel ve duygusal olarak esneyerek baş etme dayanıklılığı olarak çevrilmekte.
Son zamanlarda çok sık söz edilmesinin sebebi içinde bulunulan pandemi ortamından doğan zorlayıcı şartların getirmiş olduğu diğer kaygılar zihinsel ve duygusal olarak baş etme sistemlerimizi zorlamakta. Bu tür süreçlerde gelecek kaygısı, stres, mevcut durumumuzu koruma, değişikliklere uyum sağlama ve hatta hayatta kalma mekanizmalarımızı derinden etkilemektedir. Bu tür dönemlerde ruh sağlığımızı, beden sağlığımızı, kendi ve diğerleri ile olan ilişkimizin zarar görmemesi için bu zorlu süreci yönetmemizin ana yapı taşıdır resilience.
Metaforik anlama da olan bu kasımızın gelişmiş olması bizim bu zorlayıcı süreçlerde zarar görmeden gelişmemizi sağlamaktadır.
Hayatımızdaki zorluklar, konfor alanından çıkmak doğru yönetilirse bizi geliştirerek bir anlamda bir üst versiyona taşıyacaktır. Kabul etmek gerekir ki bizi rahatsız eden, zorlayıcı ve tercih etmeyeceğimiz bir süreçtir. Fakat karşımıza çıkan bu zorlu süreçleri sağlıklı olarak aştığımızda hayatımızda karşımıza çıkabilecek daha zorlayıcı süreçlerle mücadele etme kasımızı güçlendirecektir.
Peki bu kasımızı nasıl geliştireceğiz?
Daha önceki birkaç yazımızda değindiğimiz bir konu burada da karşımıza çıkmaktadır. Hayatımızda karşımıza çıkan tüm olumsuz, zorluklara karşı yaklaşımımız burada da önem taşımaktadır. Çoğumuz karşılaştığımız istenmeyen durumlardan geriye dönmeyi eski iyi, rahat halimize ulaşmayı isteriz. Önemli olan bu süreci kabul edip içinden geçmek, o sürece direnç göstermeyip kabullenip baş etme yöntemlerine başvurmak gerekir. Sonrasında bu sürecin içerisinden böyle geçmek gerekir. Hiçbir şey sonsuza kadar devam etmez.
Tanımlamak ve kabul etmek; Öncelikli olarak yukarıda bahsettiğimiz gibi içinde bulunduğumuz durumu önce tanımlamak ve kabul etmek gerekir. İçinde bulunulan zorlu durumu görmezden gelmek, kabul etmemek hiçbir şeyi çözmeyecektir. Kabul edersek harekete geçer, çözüm ararız.
Esneklik;
Zorlu bir durumla karşılaştığımızda, hayatımızda her şeyin düzgün ve rahat geçtiği dönemlerdeki davranışlarımızla devam etmeye çalışırsak çok büyük ihtimalle zarar görürüz.
Karşılaşılan zorlu durumlara karşı olmazsa olmaz dediğimiz ihtiyaçlarımız ya da davranış şeklimizi değiştirip esnetmez isek bir kırılma yaşarız. Hayatımıza çıkan bu yeni durumlara uyum sağlamak için esnek olmamız gerekir.
Bedensel destek;
Zorlu dönemlerde zihin ve psikolojimizde gelen olumsuz durumlarla baş etmenin en önemli destekçisi bedenimizdir. Bu tür dönemlerde beden sağlığımıza ve ihtiyaçlarına daha fazla önem vermemiz bu süreçte önemlidir. Uyku, beslenme, dinlenme gibi fiziki ihtiyaçlar yeterli seviye de karşılanmalıdır.
İletişim desteği;
Bu dönemlerde aile, arkadaşlar, dostlar süreci sağlıklı ve güçlü geçirmenizde önemli destekçileriniz olacaktır. Onlarla daha sık iletişimde olmak, iletişiminizin derinliğini arttırmak mümkünse yeni insanlar tanımak, duygularınızı yakınlarınızla paylaşmak size iyi gelecektir.
Zihin;
Anda kalma zihninizi güçlendirme konusunda size önemli bir destek olacaktır.
Bu dönemlerde gelecek ile kaygılar üst düzeye çıkar. Belki de hiç olmayacak olumsuz durumları olacak, başımıza gelecek gibi hayal ederiz. Ya da karşılaştığımız olumsuz durumlarda geçmişte yaşadığımız olumsuz deneyimler tetiklenir. Bu sebepten kaygılandığımız her durumda anda kalıp şimdiki durumumuza bakmak bize yardımcı olacaktır.
Anlam;
Bu zorlu dönemlerde değerlerimizi tekrar göz önüne getirmek, kendimize şefkatle davranmak, hayat amacımızı tekrar düşünmek yine bize önemli bir destek sağlayacaktır.
Olumlu düşünceler;
Bir klasik haline gelmiş her fırsatta ilaç olarak sunulan olumlu düşünme de olmazsa olmaz bir araçtır. Aslında günümüzde bu olumlu düşünme çok fazla kullanıldığı ve çok detaylı üzerinde durulmadığı için duyulduğunda etkisini yitiren bir konu olmuştur. Burada yazımızın limitli olmasından şikayet ettiğimiz olumlu düşünmenin detaylı anlatımını bizde bu yazımız da yapamayacağız maalesef. Belki sadece bu konu ile ilgili önümüzdeki yazımızda tek başına ele alınabilir.
Resilience günümüzde daha çok iş yaşamı ve liderlik konularında çok fazla yerini alsa da her birey için kendi yaşantısında çok büyük bir ihtiyaçtır.