Mehmet Atasever
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 7 Aralık 2023 tarihinde açıklanan 2022 sağlık harcamaları verilerine göre 2022 yılında Ülkemizde Sağlık Harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) İçindeki Payı, TÜİK’in sağlık harcamaları verilerini açıklamaya başladığı 1999 yılından bu yana ilk kez %4’e geriledi. Böylelikle sağlık harcamalarının GSYİH payı son 24 yılın en düşük oranında gerçekleşti.
GSYİH içerisindeki payın düşük gerçekleşmesinin sebebi cari sağlık harcamalarından kaynaklanmaktadır. Cari Sağlık Harcamaların GSYİH’ya Oranı 2021 yılında %4,6 oranında iken 2022 yılında %3,7 oranında gerçekleşmiştir.
Cari sağlık harcamalarının GSYİH’ya oranının OECD ülkelerinde 2022 yılı ortalaması %9,2’dir. Türkiye’de cari sağlık harcamalarının GSYİH’ya oranı, OECD ortalamasından 2,5 kat daha düşük olup Türkiye bu sıralamada en sonda yer almaktadır. Türkiye’den sonra en düşük orana sahip ülke Meksika olup bu Ülkede cari sağlık harcamalarının GSYİH’ya oranı %5,5’dir.
Sağlık Bakanlığı’nın 2019-2023 Stratejik Planına göre 2022 yılında Toplam Sağlık Harcamasının GSYİH’ye Oranının %5 civarında olması hedeflenmişti. Oysa gelinen nokta itibariyle belirlenen hedeften %25 civarında negatif sapma söz konusudur. Türkiye’de sağlık hizmetlerine ayrılan kamu kaynakların düşük olması (%3 civarında) sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından çok önemli problemler oluşturabilecektir.
On yıl öncesine kadar kamu sağlık harcamasının GSYİH’ye oranının %5 civarında, toplam sağlık harcamasının GSYİH’ye Oranının ise %6 civarında olması hedeflenen Ülkemizde; bu hedeflerden oldukça uzakta oluşan gerçekleşmeler, sağlık sektörünün en önemli sorunudur. Türkiye sağlık sistemi böyle hayati bir sorun ile karşılaşmış iken sağlık sektörü ise değer temelli geri ödeme gibi uygulaması oldukça zor ve tartışmalı bir geri ödeme yöntemini öncelikli gündem maddesi yapmaktadır.
Türk Dil Kurumu tarafından, “tamamen hayal gücüne dayalı olan fikirler” fantezi olarak nitelendirilir. Günümüzde sağlık sektörünün bir kısım aktörleri tarafından yoğun bir şekilde tartışılan ve gündeme getirilen Değer Temelli Geri Ödeme Yöntemini de güzel bir fantezi olarak nitelendirmek gerekiyor. Zira Ülkemizde Sağlık Harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) İçindeki Payı, 1999 yılından bu yana ilk kez %4’e düşmüş, son 24 yıldaki en dip noktayı görmüştür. Bu payı ister Değer Temelli Geri Ödeme Yöntemi ile, ister Teşhisle İlişkili Gruplar (Drg) Yöntemi ile veyahut Global Bütçe Yöntemi ile dağıtın sonunda kimse memnun olmayacaktır. Burada sağlık hizmetlerine ayrılan kamu havuzunun yetersiz olması gibi önemli bir sorun vardır. Sağlık sektörünün öncelikli hedefi bu havuzun büyütülmesi olmalıdır. Bunun için de kamu bürokrasisi ile muhatap olunurken; Değer Temelli Geri Ödeme Yöntemi gibi belirsiz, hesap yapılamayan, öngörülemeyen ve devletin tanımadığı, bilmediği yöntemler yerine daha basit, hesap edilebilir, öngörülebilir yöntemler kullanmak gerekir.
Türkiye’de Sağlık Harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) İçindeki Payının %4’e düşmüş olmasının; sağlık sistemi üzerindeki olumsuz etkilerinin en önemli faturası, vatandaşlara özellikle hayati hastalıklara duçar olmuş gelir seviyesi düşük vatandaşlara çıkmaktadır.
Ülkemizde 2022 yılında Cepten Yapılan Sağlık Harcamaların Sağlık Harcamalarına Oranı 2004 yılı sevilerine yükselmiş 2009 yılından sonraki en yüksek seviye olan %18,5’a çıkmıştır. İktisadi literatürde yoksulluğun temel nedenlerinden biri de Cepten Yapılan Sağlık Harcamalarıdır. Niteliği gereği bazen kaçınılmaz olan Cepten Yapılan Sağlık Harcamaları hane halklarını yoksulluğa sürükleyebilmektedir. Cepten Yapılan Sağlık Harcamaları hastalar veya hane halkı tarafından özel hekim ve kurumlara yapılan doğrudan ödemeler, gönüllü sağlık sigortalarına ödenen primler ile ilaç, tıbbi cihaz ve/veya hizmetlere yapılan katkı payları şeklinde olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre; hane halklarının yaptığı sağlık harcaması, hanelerin finansal korumadan yoksun kalarak gıda tüketimi gibi zorunlu ihtiyaçlarından fedakârlık etmelerine, mevduat hesaplarını kullanmalarına, varlıklarını satmalarına veya borçlanmalarına yol açabilir. Dünya Sağlık Örgütü bu tür durumları, “sağlık harcamalarının oluşturduğu finansal katastrofi” olarak nitelendirmektedir.
Kısaca katastrofik cepten harcama genellikle “sağlık harcamasının belli bir dönemde toplam hane geliri veya harcamasının belli bir yüzdesini aşması” olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca Cepten Yapılan Sağlık Harcamaları, bireyin sağlık durumu (algılanan sağlık durumu) ile çok yakından ilişkilidir; kişinin hastalığı arttıkça cebinden ödediği para da artmaktadır.
Düşük olmasının hatta sıfır olmasının sosyal devletin en önemli göstergelerinden biri olarak kabul edildiği Katastrofik Sağlık Harcaması Yapan Hane Oranı % Ülkemizde 2022 yılında 2002 yılı seviyesinin üzerine çıkmış, oy potansiyelinin önemli bir kısmını sağlık hizmetlerinde sağladığı gelişim ve memnuniyete borçlu olan; Ak parti iktidarları döneminde görülmemiş bir şekilde, % 0,87 oranına ulaşmıştır.
Ankara Medıcal Journal (Cilt: 18, Sayı: 1, 2018) dergisinde1 yayımlanan “Türkiye’de Katastrofik Sağlık Harcamaları ve Sağlık Hizmetlerinden Memnuniyet Oranı ile İlişkisi” konulu makalede de tespit edildiği gibi “bireylerin cepten yapılan sağlık harcamaları azaldıkça katastrofik sağlık harcaması yapan hane oranının azaldığı, bu durumun diğer etmenlerle birlikte sağlık hizmetlerinden memnuniyeti arttırdığı tespitinde bulunulmuştur”. Dolayısıyla Ülkemizde son yıllarda gerek cepten sağlık harcamalarının gerekse katastrofik (yıkıcı) sağlık harcamalarının artmasının Türkiye’de sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranının düşmesindeki önemli etkenlerin başında görülmelidir.
Sonuç olarak; Ülkemizde 2022 yılında, gerek Sağlık Harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) İçindeki Payı’nın 1999 yılından buyanaen dip seviyeyi görerek ve %4’e gerilemesi,gerek Cepten Yapılan Sağlık Harcamaların Sağlık Harcamalarına Oranının 2004 yılı sevilerine yükselerek 2009 yılından sonraki en yüksek seviye olan %18,5’a çıkması, gerekse Katastrofik Sağlık Harcaması Yapan Hane Oranının 2002 yılı seviyesinin üzerine çıkarak % 0,87 oranına ulaşması diğer etmenler ile birleşerek Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinden Memnuniyet Oranını 2022 yılında 2007 yılından sonraki en düşük oranlardan olan %65,6 düşmesine yol açmıştır. Türkiye sağlık sisteminde yaşanan bu gelişmeler sağlık sisteminin tıkandığının göstergesi olarak kabul edilmeli acilen yapısal çözümler uygulanmaya konulmalıdır.
1 http://www.mehmetatasever.org/FileUpload/ks730379/File/katastrofik.pdf