Son dönemlerde kiminle konuşsam, yozlaşan ve kabalaşan insanların davranışlardan şikayet ediyorlar.
Herkes pandemi sürecinde evde kalmak zorunda olunca, bazıları akıllarındaki düşünceleri bir süzgeçten geçirmeden ve karşılarındaki insanlara saygısızlık olup olmayacağını umursamadan söylemeye alışmış sanırım.
İşte bu durum nezaketten yoksun olmaya, kişisel alanlara saldırıya hatta narsisizme kadar uzanabiliyor. Sosyal medyada ise, hasetlik seviyesinden, insanları mutsuz etmek ve zarar vermeye kadar uzanır hale geldi.
İşin üzücü tarafı, bu kişiler kendi minik fanuslarında dünyada neler olduğundan bir haber şekilde yaşıyorlar. Tabii aslında ona yaşamak denemez, çünkü bu kadar kin, nefret ve hasetlikle yaşanmaz. Aslında temeldeki sorun, bu insanlar mutsuz oldukları için herkesin mutsuz olmasını istiyor.
Oysa bu kadar kötülük saçmak yerine neler yapılabilir?
Mutsuz oldukları şeyleri değiştirmek için çalışmaları gerekir. Çalışmadan ve çaba sarf etmeden hayatının mükemmel olmasını isteyenlerle dolu bir grup olduğunu biliyoruz. Sosyal medya fenomenliğinin bir meslek gibi görüldüğü düşünülürse, bir süre sonra bu kişiler birden boşluğa düşecektir.
Teknolojiyi karşısındakine silah ve kötülük yapma aracı olarak kullanmak yerine kendi faydanıza kullanın. Bu değişim sayesinde öfkeyle ve stresle başlayan günleriniz başkalarıyla uğraşmadan kişisel gelişiminiz için bir araç haline dönüştürün.
Kendinizi geliştirmek istediğiniz konular üzerine yoğunlaşın.
Halil Cibran, Ermişin Bahçesi isimli kitabında bilinçli olmanın önemini öyle güzel anlatıyor ki:
“Yazık o millete ki, dokumadığı şeyi giyer, ekip biçmediğini yer, hasat etmediği tohumun ekmeğiyle beslenir, kendi cenderesinden çekmediği için bir şaraptan içer.”
İşte siz üreten tarafta olun. Kendi emeğinizin sindiği, yeni bakış açıları kazandığınız ürünlerle ilgilenin. Diğer insanlarla değil, amaç belirleyin ve o amaç için her gün emek verin.
Prof. Dr. Doğan Cücenoğlu, İletişim Donanımları kitabında da öyle güzel ve tane tane anlatıyor ki:
“Empati kurmak iletişimde önemlidir. Korku kültüründen çıkıp, değerler kültürüne geçmek gerekiyor.”
Korkularınızı kabusunuz haline getirmeyin. Uyanamadığınız bir rüyadan kalkma zamanı geldi. Kendinize değer vererek başlayın ki, zamanınızı kendinize harcayın. Başkaları değil, siz kendi hayatınızı inşa ediyorsunuz. Bunu değerler kültürüyle yapmaya başlamanın ne de güzel zamanı…
“Tebessüm etmek iletişim için çok önem taşır. Asık surat ve tepkisizlik de bir olumsuz iletişim türüdür” diyor Doğan Cüceloğlu, hiç de haksız değil. Karşınızdakilere gülümseyin, biraz daha dik durun ve hayata güzel detaylar bulmak için bakın.
Kitapta dikkat çeken bir nokta daha var: “Tek başına olmak ile yalnızlık farklıdır.” Yalnız olabilirsiniz, ancak tek başına hissediyorsanız bir şeyler ters gidiyor demektir. Hemen önlem almak ve bakış açınızı değiştirmenizde fayda var.
Teknolojiyi kendinizi geliştirmek için kullanmazsanız, son kullanma tarihi geçen bir nesile katılmak için adaylar arasına karışırsınız. Teknolojiyi kullanıcı olarak, tüm verileri toplanan ve yönetilmesi çok kolay hale dönüşen bir topluluğa dönüşmek ister misiniz?
Hadi başlayalım
Martin Ford’un yazdığı Robotların Yükselişi kitabından örnekler vereyim. Mesela en temel bilgi olan Moore Yasası hakkında bilginiz var mı? Intel şirketinin kurucularından Gordon Moore’un 19 Nisan 1965 yılında Electronics Magazine dergisinde yayınlanan makalesi ile teknoloji tarihine kendi adıyla geçen yasa.
Yasaya göre, her 18 ayda bir tümleşik devre üzerine yerleştirilebilecek bileşen sayısının iki katına çıkacağını öngörüyor. Bunun bilgisayarların işlem kapasitelerinde büyük artışlar yaratacağını, üretim maliyetlerinin ise aynı kalacağını, hatta düşme eğilimi göstereceğini öngören deneysel (ampirik) gözlem.
Yapay zeka ve robotlar hayatı değiştirecek şekilde geliyor. Kitapta o kadar çok örnek var ki, mesela:
- Robotlarla işleyen lokantalar daha çok kâr elde ediyor.
- McDonald’s otomasyon sistemine geçtiği için ürünlerinin daha hijyenik ve daha kolay olduğuna karar vermiş.
- Amazon da depolarda dolaşan robotları kullanıyor.
- Target adındaki firma kadınların kendilerinden önce hamile kaldığını biliyor.
Yapay zeka ve makine öğrenmesinin nereye gittiği çok karışık ve ilginç. Gelecekte robotların birçok işi insanlardan daha iyi yapacağı konusunda çok farklı örnekleri öğrenirken, bunun bir parçası olmak için çıkış yolu aramak gerektiği üzerinde durmam gerekiyor.
Birbiriyle uğraşıp, kendi kendini sindiren bir topluma doğru giderken, hızlıca frene basıp birbirini destekleyen ve ilerlemek için adım atan bir hale dönüşmeliyiz.
Kendi geleneklerimizi hatırladığımızda aslında sevgi, saygı ve vicdanlı bir halden, rayından çıkmış bir tren gibi canavarca etrafına saldırmaya ve zarar vermeye çalışmayı bırakmak gerekiyor. Hepimiz yeterince acı çekiyoruz, bunu değiştirip hepimizin yararına davranmak gerekiyor.
İlk olarak kapıdan çıkınca karşılaştığınız insanlara gülümseyerek ve günaydın diyerek başlayabilirsiniz. Gününüz daha verimli ve güzel geçecektir. Sonra da yenilikleri öğrenip, üretmek için kolları sıvayabilirsiniz… Geleceğin güzel gelmesi hepimize bağlı, hadi birlikte güzelleştirelim…