Öncelikle mutlu yıllar diyerek yazıya başlamak istiyorum. 2016 gerek ülkemize, gerek sektörümüze, gerekse bizlere iyilik ve güzellikler getirsin. Az gelişmiş demeyelim gelişmekte olan ülkeler diyelim iktidarlar şirketlerin insanların kendi emrinde olması için olmayan demokrasi ve adaletin nimetlerinden yararlanır. Örneğin şirket kafanızı mı bozdu vergi memurlarını yollarsınız. Nasıl olsa bir kusur bulunur. Veya hoşlanmadığınız yazılar mı yayınlıyorlar sürekli davalarla korkutursunuz, baktılar durulmuyorlar üç beşini içeri atarsınız. Gene istediklerinizi yazmıyorlar mı kendinize ait havuz medyaları oluşturursunuz, diğerlerinin yayınını dağıtımını engellersiniz.
Ortada kalma riski
Peki, sağlıkta nasıl yaparsınız. Vergi denetimi yapmakla bile uğraşmazsınız. SGK denetimi diyerek ödemeleri geciktirirsiniz. Üniversite hastanesi ise ödeneği yollamazsınız geciktirirsiniz, sonra iyi yönetilemiyorlar Sağlık Bakanlığı’na geçsin gül gibi olsun dersiniz. Peki, kurumlar neden bu hale geldi. Kabul kurt’un niyeti iyi değil de koyunun da kabahati yok mu? Aslında koyunun kabahatleri kurt’u da yoldan çıkartıyor. İyi yönetim kolaya kaçmak değildir. İyi yönetim riskleri dağıtma ile oluşur. Yumurtaları tek sepete koymama gibi. Bizde durum nedir? Kurumlar iyi yönetilemiyor. Bu bir gerçek. Kaç özel hastane de sağlık yönetimi eğitimi almış kişi çalışıyor? Elbette başka sektörlerden gelmiş deneyimli kişilere de kapımız açık. Ama siz oranı söyleyin? Adında sağlık yönetimi ismi olan derneklerin bile yönetim kurullarında bu eğitimi almamış kişiler bulunuyor. Neyse bu garabeti başka bir sayıda yazarız. Gelelim özel hastanelere. Sırtını devlete dayayan özel sektör hangi alanda olursa olsun politikacıya bürokrata sürekli gebe olacaktır. Alternatif üretemez iseniz özel devlet hastanesi modu ile çalışmaya devam ederseniz. Siyasetçi veya bürokrat size ne kadar lokma uygun görürse o kadarına razı olacaksınız demektir. Ve bu bağımlılık sizin pazarlama, inovasyon gibi yeteneklerinizi de köreltecektir. Devlet desteğini çektiği anda ortada kalakalma riskiniz de olacaktır.
Markaya yatırım
Bugün sebep paralelle mücadele olacaktır yarın sebep başka olacaktır. Sen özel sektörsen % 100 devlete bağımlı çalışamazsın. Sonra gelirler SGK bağlantını (anlaşmanı) kestim ne halin varsa gör derler. Demokrasi ve adaletin gelişmediği ülke de bugün dost olan siyasetçi yarın işine gelmeyince seni batırmaya çalışacaktır. O nedenle kurumlar markalarına yatırım yapmalı, sağlık turizmi gibi alternatif gelir kaynaklarına önem vermelidir. Bu demek değildir ki SGK anlaşması olmasın. Olsun ama gelirlerinizin tamamı SGK’dan olmasın. 2000 öncesinde SGK anlaşması olmadan hastanelerimiz nasıl yaşıyordu? Yöneticilik aynı zamanda her şeye hazırlıklı olmak değil midir?
Alternatif kanallar
O zaman size bir kötü durum senaryosu daha sunayım. Şehir hastanelerine geçmiş iktidarın devam etmesi ile artık yapılması ve bitmesi kesin gözle bakılıyor. Şimdi devlet şunu dese, benim yeni devasa şehir hastanelerim var, cihazlarım teknolojilerim de üstün durumda, ciddi kira ödemesi yapıyorum, genel maliyetlerim de arttı. Şehir hastanelerini açtığım merkezlerde özel hastanelerle anlaşmamı iptal ediyorum. Ne yapacaksınız? Nasıl çözüm bulacaksınız? Yönetim günü kurtarma değil, stratejik bakış açısı ile geleceği planlamaktır. O yüzden alternatif kanalları da genişletmeliyiz.