“Eşzamanlılık, görecek gözleri olanlar için her zaman mevcut bir gerçekliktir.”
Carl Gustav JUNG
Arapça kökenli olan tesadüf “buluşma ve çakışma” anlamı içerir. Aslında yazımın başlığı “Eşzamanlılık” olmalıydı, çünkü yazı tamamen eşzamanlılıkla ilgili fakat “tesadüf” daha çok bilinen duyduğumuz bir kavram olduğu için başlıkta yer verme ihtiyacı hissettim. İslam inancındaki “tevafuk” aslında “tesadüf” kavramından “eşzamanlılık” terimine içerik olarak daha yakındır.
Eşzamanlılık terimi aslında İsviçreli analitik psikolog olan Carl Gustav JUNG dış dünyada bariz bir nedeni olmayan görünüşte tesadüfi, ancak anlamlı olayları tanımlamak için kullanılan bir kelimedir. Jung, eşzamanlılığı “asal bağlantı (beraberlik) ilkesi”, “anlamlı tesadüf”, “asal paralellik” veya “şans olasılığından başka bir şeyin söz konusu olduğu iki veya daha fazla olayın anlamlı tesadüfü” olarak tanımladı.
Çoğu kadim öğretide ve inanışta da aslında karşılaştığımız hemen hemen her olayın aslında tesadüfi olarak gerçekleşmediği inancı mevcuttur. Eminim sizin de başınıza gelmiş birçok örnek vardır. Örneğin birisini düşünürsünüz ve biraz sonra telefonunuz çalar ve arayan o düşündüğünüz kişidir ya da imkânsız olabilecek bir şeyi hayal ettiniz ve önünüze çıktı. Başka bir örnek verecek olursak, bir probleminiz vardır ve bu problem için çözüm arıyorsunuzdur tam o an önünüze bir kitaptaki bir cümle de cevap karşınıza çıkara ya da o an dinlediğiniz bir şarkı sözünde duyarsınız cevabı.
Bunun gibi başınıza gelen kazalar, insanlar arasındaki konuşmadan gerçekleşen eş zamanlı iletişim, duygular gibi birçok konunun tesadüf olmadığı ve görünenin arkasında bir başka sistemin işlediğine şahit olunmuştur.
Bir durumda eşzamanlılık olduğu aşağıdaki işaretlerle de tanınabilir.
- Semboller
- Sayılar
- Rastgele olaylar
- Spontane karşılaşmalar
- Rüyalar
- Astroloji
- Önsezi
- Telepati
- Parapsikoloji
Eşzamanlılık da belirsizlik ve ispatlanabilirliği zor olduğu için hep tartışma konusu olmuştur.
Bu konuyu tam anlamadan her şeyi eşzamanlı olarak nitelendirmek sağlıklı bir düşünce yapısı olabilir. JUNG bu kavramın anlaşılmasının zorluğunu şu cümlesi ile özetliyor “Sınırlı bir zihin sınırsızı kavrayamaz”. İnsan her zaman anlam arayışı içindedir ama insan zihninin de kapasitesi sınırlıdır. Biz bu sınırlı zihin kapasitesi ile sınırlarını bilmediğimiz bir “eşzamanlılık” kavramaya çalışıyoruz. Kuantum dolaşıklığının ortaya çıkmasıyla belirsizliğin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekliliği önem kazanmıştır.
Eşzamanlılıkta belli sonuçları gördüğümüz sonuçlardan geriye doğru baktığımız ama tam olarak bilimsel bir zemine oturtulamayan bir durumdur.
Fakat bir şeyi yok diyebilmemiz için onunda yok olduğunu bilimsel çerçevede ispat etmemiz gerektiği de unutulmamalıdır.
Her hâlükârda bir sonuç, bir çıktı veya bir bağlantı olan durumların arkasına bakmakta fayda var.
Yukarıda yazdığım gibi her olayın arkasında da bunun arkasında nasıl bir eşzamanlılık var deyip peşine düşmenin de çok sağlıklı sonuçlar doğurmayacağı kesin.
Ama şu an bu yazımı okuyorsanız bunu okumanız gerektiği için okuyor olduğunuzu söyleyebilirim J