Köşe yazımı yazmaya hazırlandığım sırada e-mailime Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Sayın Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın, umut ve ümit psikolojisini konu alan yazısı düştü. Sayın Tarhan’ın yazısını bir nefeste okudum. Yazdıkları benim de benimsediğim, hayat felsefemi oluşturan bilgilerdi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan Hocamın değerli bilgilerini köşeme almak istedim. Umut denildiğinde özellikle insanın beklentilerinin anlaşıldığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Umut, insanın hayatta kalma mücadelesinde, iyilik halini güçlendirmesinde ve ruh sağlığının desteklemesinde önemli bir rol oynuyor. Umudun iki temel ayağı var; birincisi, kişinin geleceğiyle ilgili pozitif beklentilere sahip olması ve hedeflerine ulaşmak için güçlü bir arzu duyması. İkincisi ise, bu hedeflere ulaşmak için yollar ve yöntemler bulması. Umut, pasif bir bekleyiş değil, aktif bir çaba gerektiriyor” diyor.
Sözü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a bırakalım:
ÜMİTSİZLİK KİŞİYİ OLUMSUZ BEKLENTİLER İÇİNE SOKUYOR
Umudu daha iyi anlamak için zıddıyla birlikte ele almak gerekiyor. Umudun olmaması, yani ümitsizlik, kişiyi olumsuz beklentiler içine sokar. Bu durum, kişinin ruh sağlığını ve genel iyilik halini olumsuz etkiler. Umut olumlu beklentiler içinde olmayı teşvik ederken, ümitsizlik ise olumsuz beklentiler oluşturur. Psikolojide, ‘Beklenti teorisi’ üzerine yapılan çalışmalar umudun ve beklentilerin gücünü ortaya koyar. Beklentiler, bireylerin performans ve davranışlarını şekillendiren güçlü bir araçtır. Beklenti teorisi, psikolojide “kendini gerçekleştiren kehanet” olarak da bilinir.
UMUT VE BEKLENTİ ARASINDA GÜÇLÜ BİR BAĞLANTI VAR!
Umut ve beklenti arasındaki güçlü bağlantı vardır. Umut kişinin geleceğe dair pozitif düşüncelerini ve hedeflerine ulaşma motivasyonunu artırır. Kişinin hedeflerine ulaşmak için yollar bulmasını ve pozitif enerji içinde olmasını sağlar. Ümit duygusu yüksek olan kişilerin beyninde iyileştirici kimyasallar salgılanır. Beyindeki gizli eczaneyi hareke geçirir. Bunlara endorfinler deniyor. İyileşme beklentisi, ümit duygusuna plasebo etkisi deniyor. Yapılan bir deneyde, plasebo ilaç verilen 100 kişiden 40’ının baş ağrısı geçer. Bu 40 kişiye daha sonra başka bir ilaç verildiğinde, baş ağrıları geri döner. Bu, beynin ürettiği iç morfinin (endorfinlerin) kesilmesiyle gerçekleşir. Yani, ümit duygusu ve iyileşme beklentisi, soyut bir kavram olmaktan öte, biyolojik ve nörobiyolojik karşılıkları olan duygulardır.
BAŞARI YOLCULUĞUNDA POZİTİF DÜŞÜNCE VE AZİM
Başarı yolculuğunda pozitif düşünce ve azim kritik bir rol oynar. Kendimize ulaşılabilir hedefler koyma, bu hedeflere yönelik kararlılıkla çalışma ve karşılaşılan engelleri tehdit olarak değil, fırsat olarak görmek başarıya giden yolda önemli adımlardır. Olumsuzluklara odaklanmak yerine, pozitif düşünerek hareket etmek, bireylerin engelleri aşmalarında büyük bir motivasyon kaynağıdır. Bu durum, özellikle dağcılar gibi zorlu şartlarla mücadele eden kişilerde net bir şekilde gözlemlenebilir. Umudu yüksek olan dağcılar, tüm yolları denerken, umutsuz olanlar birkaç denemeden sonra geri dönerler. Bu durumu özetleyen bir söz vardır: ‘Zorsa mümkündür, imkansızsa zaman alır.’ Bu söz, azmin ve kararlılığın ne denli önemli olduğunu vurgular. Gelecek projeksiyonu olan kişiler, hedeflerine ulaşmak için daha kararlı ve ısrarlı bir şekilde çalışırlar. Bu kişiler, ‘ya başarırım ya da yok olurum’ düşüncesiyle hareket ederek, başarıya ulaşma konusunda büyük bir umut beslerler. İnsanın umudu varsa azim de oluyor.
KİŞİNİN KENDİSİNİ İYİ HİSSEDECEĞİNE İNANMASI…
Beynimiz, güçlü ve yönlendirilebilir bir araçtır. Beynimizi doğru şekilde terbiye edersek, bizi hedeflerimize götüren güçlü bir yardımcıya dönüşür. Beyin, içinde barındırdığı ilkel duygularla birlikte doğar ve bu duyguların nasıl kullanıldığı yaşamın şeklini belirler. Bir kişinin kendisini iyi hissedeceğine inanması, gerçekten iyileşme sürecini hızlandırır. Negatif beklenti de beyinde karşılığını bulur ve bir kişi kötü bir şey olacak diye beklerse, beklentilerinin kurbanı olabilir. Ümidi ayakta tutmak başarıyı ortaya çıkarır. Umut, olaylara pozitif anlam yükleyerek, gidişatı olumlu yönde değiştirebilir.
KAPAK KONUĞUMUZ BÜLENT YURTSEVEN
Bu ayki kapak konuğumuz Mercek Tıbbi Görüntüleme ve Laboratuvarlar Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Yurtseven oldu. Mercek Sağlık Hizmetleri, 2005 yılında sağlık hizmetinde evrensel bir çizgi yakalamak amacıyla kuruldu. 19 yıldır, işinde uzman, insana değer veren deneyimli bir ekip ile gelişmiş altyapısı ve uluslararası standartlarda kalite anlayışıyla hastalara en iyi hizmeti sunuyor. İlk projeleri, 2007 yılında Ankara Etlik Yüksek İhtisas Hastanesi’nde radyoloji kliniğinin tüm cihaz parkını kurup işletmek olan Mercek Sağlık Hizmetleri bu süreçte ülkemizin sağlık standartlarını yükseltmeye yönelik birçok atılım gerçekleştirdi. Ayrıntıları Bülent Yurtseven ile yaptığımız röportajda bulabilirsiniz.
Yeni bir sayıda buluşmak dileğiyle,
Esen Kalın…