Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM tarafından düzenlenen 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi-TSRM 2024, 14-17 Kasım 2024 tarihleri arasında, Belek-Antalya Kaya Palazzo Otel’de gerçekleştirildi.
27 ülkeden 100’den fazla yabancı katılımcı, toplam 800’den fazla katılımcıyla gerçekleştirilen kongrede; “Bir Kadının Üreme Sağlığı Genel Sağlığıyla Bağlantılı Mıdır?, Transfer Edilecek Doğru Embriyo Nasıl Seçilir?, Tüp Bebek Başarısını Artırma Arayışında Teknoloji Ve Biyoloji, AI (Yapay Zeka) İle Embriyo Seçimi, Üreme Genetiğinde Yeni Teknolojiler, Doğurganlığın Korunmasının Psikolojik Önemi” gibi önemli konu başlıkları her yönüyle tartışılıp, güncel veriler sunuldu
12 ÜLKEDEN KATILIM
Hem sürekli eğitim ihtiyacını karşılayan, hem de en üst düzey akademik tartışmaların yer aldığı, kongrede; Türkiye’den 168 konuşmacı ve oturum başkanının, 12 ülkeden 30 yabancı bilim insanının görev aldığı oturumlarda yeni gelişmeler katılımcılarla paylaşıldı. 10 Bilimsel Oturum, 76 Yuvarlak Masa Toplantısı, 3 Uydu Sempozyumu, 3 Hemşirelik Oturumu ve ASRM Kursu’nun yapıldığı bilimsel programda; 55 Sözel Bildiri, 4 Video Bildiri sunuldu. Kongrede; 21. yılını kutlayan Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği’nin yeni kurumsal kimliği ile üreme sağlığı ve kısırlıkla ilgili bilgiye ihtiyacı olan bireylere bilimsel, objektif, ticari kaygıdan uzak bilgi sağlamakla ilgili projeleri tanıtıldı.
“VERİLEN DESTEĞİN KAPSAMI GENİŞLETİLMELİ”
Kongre ile ilgili düzenlenen basın toplantısına; Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği (TSRM) Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkan Yardımcısı, Prof. Dr. Gürkan Bozdağ, TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Aydın ile Doç. Dr. Erhan Şimşek katıldı. Basın toplantısında bir konuşma yapan TSRM Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, üremeye yardımcı tedaviler için verilen desteğin kapsamının genişletilmesini istedi.
GLOBAL FARKINDALIK
“Kongremiz; tüm dünyada ve ülkemizde en önemli sorunlardan birisi olan doğurganlık hızındaki düşüşe karşı, International Federation of Fertility Socities tarafından hazırlanan global farkındalık ve savunuculuk kampanyası “More Joy”un tanıtımı ve Türkiye ayağının başlangıcıyla açıldı” diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Barış Ata, “Doğurganlık azalması sadece ülkemize sınırlı değil ve global bir sorun olarak tanınıyor. OECD’nin Glance at Society 2024 raporuna göre doğurganlıktaki düşüşün en önde gelene nedeni ekonomik sorunlar ve gelecek endişesi olarak görünüyor. Çocuksuz çiftlerin büyük kısmı çocuk sahibi olmamayı seçtikleri için doğurmadıkları görünüyor. Devletlerin bu çiftlere sağladığı önemli maddi destekler veya haklar, Güney Kore ve Finlandiya gibi ülkelere baktığımızda doğurganlığı istendiği gibi artırmıyor. İnsanların gelecek beklentileri ve tercihlerini değiştirmek tıbbın elinde olmasa da çocuk sahibi olmak istediği halde çocuk yapamayan bireylere verilecek desteklerin daha etkin olacağı görünmekte. Kısırlığın her 6 kadından birini etkilediği düşünüldüğünde nüfusun yaklaşık %17’sine ulaşmak mümkün.”
DOĞURGANLIK HIZI DÜŞÜYOR
TSRM’NİN ÖNERİLERİ
Prof. Dr. Ata, ülkemizde doğurganlığı artırmak ve çiftlerin nüfusu koruyacak en az 3 çocuk sayısına ulaşabilmesi için önerilerini şöyle paylaştı;
“Öncelikle üremeye yardımcı tedaviler için verilen desteğin kapsamının genişletilebileceğini düşünüyoruz. 3 çocuk hedefine ulaşabilmek için tedavi desteğinin hiç çocuğu olmayan çiftlerden 1 hatta 2 çocuğu olup da kısırlık sorunu yaşayan çiftleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi faydalı olacaktır. Ayrıca doğum yapma oranı tedavi sayısıyla sürekli arttığından halen 3 siklusla sınırlı olan tüp bebek desteğinin, en azından ileri yaş veya düşük rezervli çiftler için 6’ya veya arzulanan çocuk sayısına ulaşan kadar sınırsız hale getirilebileceğini düşünüyoruz. En az üç yıllık evlilik ve önceden aşılama tedavisi gibi koşulların hafifletilmesiyle etkin tedaviye erişen ve çocuk yapan çiftlerin artacağını öngörüyoruz. Ayrıca ileride doğum yapmak isteyen kadınların yumurta dondurabilmesi için mevcut sınırlamaların azaltılmasını, işlemin etkin olması için daha genç yaşta ve yumurtalık rezervi yüksekken yapılmasına imkân verildiğinde geri dönüş ve başarı oranının artacağı açıktır. Doğurganlık koruyucu yöntemler için de maddi destek sağlanmasının bu teknolojilere erişimi ve doğum hızının artmasına katkıda bulunacağı açıktır. Üremeye yardımcı tedavilere verilen toplumsal maddi desteklerin bu tedaviler sonucu doğan çocukların ileride ülke ekonomisine üretim ve vergileriyle sağladıkları katkıyla karşılandığı çeşitli çalışmalarca gösterildiğinden erişimin artmasının ilave yükü olmadığı da açıktır.” Prof. Dr. Ata, Türkiye’de doğurganlık hızının yüzde 1,5’lara düştüğünü sözlerine ekledi.
“YUMURTA DONDURMA MALİYETLİ BİR İŞ”
Çocuk yapmanın kariyer planları ve evliliklerin ertelenmesi ile ötelendiğine dikkati çeken Doç. Dr. Erhan Şimşek, “Çocuk doğurmak yaş ile sınırlı. Şu anda ülkemizde çocuk sahibi olma yaşı 28’e kadar çıkmış durumda. Son 10 yıldır yumurta dondurma ile ileride gebe kalma şansı veriliyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın teşviği var. Azalmış yumurta rezervi varsa devlet yumurta dondurmaya destek veriyor. Sağlanan bu hakkında genişletilmesi çocuk sahibi olmak isteyenlere büyük bir avantaj sağlayacaktır. Yumurta dondurma maliyetli bir iş. Hastanın karşılaması global olarak bir yük getirmektedir” dedi.
“TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE KISITLAMA KALDIRILMALI”
Doç. Dr. Yunus Aydın da devlet destekleri ile yumurta dondurmada 40 yaş altında gebe kalamamış çiftlere şans tanındığını söyledi. Bu kısıtlamanın kaldırılması gerektiğini anlatan Doç. Dr. Aydın, “Tüp bebek tedavilerinde ikinci ve üçüncü çocuk da devlet desteği kapsamına alınmalı” diye konuştu. Prof. Dr. Gürkan Bozdağ da konuşmasında; bir çiftin sağlıklı bir çocuk dünyaya getirmesi için neler yapılması gerektiğinin kongrede ele alındığını kaydetti.