Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz ve İmmünoloji ve Allerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zeynep Ferhan Özşeker ile ürtiker üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik:
Ürtikerin tanımını ve farklı türlerini (akut ve kronik) açıklar mısınız?
Ürtiker ya da halk arasındaki adıyla kurdeşen; deride oluşan kaşıntılı, kabarık, kızarık, yaklaşık 1-2 cm çapında, bazen çok daha geniş alana yayılan plak şeklinde lezyonlardır. Genellikle kaşıntılıdır; bazen kaşıntı hafiftir ancak yanma hissi vardır. 24 saat içinde kendiliğinden ya da ilaçla yerinde iz bırakmadan kaybolur. Bazen bir ürtiker plağı kaybolurken başka bir ürtiker plağı ortaya çıkar. Kaşıntı ve döküntüler 6 haftadan kısa süreli ise akut, 6 haftadan uzun süreli ise kronik ürtiker olarak sınıflandırılır. Eğer nedeni bilinmiyorsa ki yaklaşık %50 oranında nedenini bulmak mümkün olmaz, bu durumda idiyopatik ürtiker; herhangi bir uyarıyla oluşuyorsa uyarılabilir ürtiker adı verilir. Ürtikere %40 oranında mukozalarda oluşan ve anjioödem adı verilen doku şişliği eşlik eder. Ürtiker; kişinin, günlük yaşantısını, okul, iş yaşantısını bloke eden, sosyal ortamda utanma duygusu yaratan, gece uykusunu bölen yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyen bir durumdur. Ve insanların neredeyse ¼’ü hayatlarının bir döneminde ürtiker geçirmiştir. Bu yıl 1 Ekim Dünya Ürtiker günü olarak kutlanmaktadır. Amaç ürtikerle ilgili farkındalığı artırarak ürtiker hastalarını anlamaya çalışmak ve onların yaşam kalitesini düzeltecek girişimlerde bulunabilmektir.
Ürtikerin en yaygın nedenleri nelerdir?
Ürtikerin en yaygın nedenleri enfeksiyonlar, ilaçlar (penisilin grubu antibiyotikler, ağrı kesiciler vb.), stres gibi duygusal durumlar, alerjik etkenler, besin katkı maddeleri, kronik enfeksiyonlar (hepatit, safra taşları vb.), otoimmün hastalıklar (tiroidit), paraziter hastalıklar ve maligniteler olmakla birlikte çoğu hastada yapılan pek çok tetkike rağmen neden bulunamayabiliyor. Uyarılabilir ürtiker nedenleri olarak allerjik neden varsa alerjik ürtiker, güneş ışınları ile ortaya çıkıyorsa solar ürtiker, soğukla oluşuyorsa soğuk ürtikeri, basınç etkense basınç ürtikeri, su teması ile oluşuyorsa akuajenik ürtiker, cildi çizmekle oluşuyorsa dermografik ürtiker, efor ve terle oluşuyorsa kolinerjik ürtiker, temasla oluşuyorsa temas ürtikeri, sıcakla oluşuyorsa sıcak ürtikeri gibi isimler verilir.
Ürtiker tanısında kullanılan başlıca testler ve yöntemler nelerdir?
Ürtiker teşhisinde hastanın öyküsü büyük ölçüde belirleyicidir. Deride kaşıntılı, kızarık, kabarık lezyonların olduğu ve bunların iz bırakmadan 24 saat içinde kaybolduğunun tarif edilmesi ürtikeri düşündürür. Özellikle lezyonlar çıktığı zaman bunların fotoğraflanması da tanıda yardımcı olacaktır. Lezyonları gördükten sonra hastaya bu lezyonları ortaya çıkarabilecek nedenler sorulur. Enfeksiyonlar, besinler, ilaçlar, stres gibi duygusal durumlar, kronik hastalıklar, tiroid hastalıkları gibi hastalıklar ayrıntılı sorgulanır ve tanı testleri de bunlara yönelik olarak yapılır. Kan sayımı, böbrek ve karaciğer fonksiyonları, enfeksiyon belirteçleri, alerji deri testleri, tiroid testleri, gerekirse malign hastalık taraması, dışkıda parazit taraması ve romatolojik hastalık testleri en sık başvurulan testlerdir. Aslında kısacası, ürtikerin kendine özel testi olmayıp ürtikere neden olabilecek durumların testleri yapılır.
Tanı sürecinde karşılaşılan zorluklar nelerdir?
Ürtikerin tanısını koymak kolay, nedenini bulmak ise bazen çok zor olabilir. Uyarılabilir ürtikerde hastanın hikayesi tam tanı koydurucu olabilirken, örneğin soğuğa temas eden vücut bölgesinde ürtiker tarifleyen hastada soğuk ürtikeri tanısı koymak oldukça kolaydır. Ancak hiçbir neden tariflemeyen hastada tüm olası nedenlerin testlerini yapmak gerekir. Buna rağmen, hastaların %50’sinde neden bulunamayabilir.
Ürtiker tedavisinde ilk basamak olarak hangi tedavi yöntemleri önerilmektedir?
Ürtiker tedavisinde ilk basamak antihistaminik adı verilen ilaçlardır. Ana hedef, bilinen bir neden varsa onu ortadan kaldırmak olmakla birlikte, bu süreçte antihistaminik ilaçlar hastanın yaşantısını kolaylaştırır. Ancak antihistaminiklerin uyku, dikkat eksikliği, iştah açma, kullanılan diğer ilaçlarla etkileşme ve kalp ritmine olumsuz etki gibi yan etkileri olabileceğinden, en az yan etkiye sahip ilaçları tedavide seçmek gerekir. İkinci kuşak olarak adlandırılan yeni jenerasyon antihistaminik ilaçların bu yan etkileri, birinci kuşaklara göre daha azdır. Eğer neden bulunduysa, mümkünse bu etkenlerden uzaklaşmak ya da etkenin ortadan kaldırılması da ürtikerin tedavisinde en önemli basamaklardır.
Antihistaminiklerin ürtiker tedavisindeki rolü nedir ve hangi durumlarda tercih edilmelidir?
Antihistaminik ilaçlar, ürtiker plaklarının oluşmasının vücuttaki temel maddesi olan histaminin etkisini ortadan kaldırmayı sağlar; böylece kaşıntı, kabarıklık ve kızarıklık kaybolur. Akut ve hafif ürtiker vakalarında, özellikle döküntülerin 10 plağı geçmediği durumlarda, günde bir tane alınan antihistaminik belirtileri kontrol altına almakta yeterli olur. Ancak akut ürtiker durumlarında dahi, antihistaminik tedaviyi tüm belirtiler ortadan kaybolsa dahi bir süre kullanmak, nüksleri önlemek için uygun olacaktır. Antihistaminik ilaçlar, ürtikerin her türünde etkin olan ve kullanılabilecek ilaçlardır.
Antihistaminik tedaviye yanıt alınamayan durumlarda hangi alternatif tedavi yöntemleri uygulanabilir?
Küçük bir hasta grubunda antihistaminik ilaçlar yeterli gelmeyebilir ve dozları dört kata kadar çıkartılabilir. Şiddetli durumlarda tedaviye kısa süre olmak üzere sistemik kortizonlu ilaçlar eklenebilir. Hasta uzun süre antihistaminik ilaç kullandığı halde ürtiker şikâyeti sona ermiyorsa ve tüm araştırmalara rağmen neden bulunamadıysa, bu durumda tedaviye anti-immünglobülin E (anti-IgE) antikoru içeren iğne tedavisi eklenir. Normal dozlarda bu tedaviye de yanıt alınamayan olgularda, bu anti-IgE ilacının da dozu arttırılır. Bu tedavi ile de yanıt alınamıyorsa, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlardan (siklosporin vb.) faydalanılabilir.
Antihistaminik dozlarının artırılması gerektiğinde nelere dikkat edilmelidir?
Antihistaminik dozları artırılırken ilaçların yan etkileri ve ek hastalık varsa burada kullanılan ilaçlarla etkileşimi mutlaka değerlendirilmelidir. En az yan etki ve en fazla etkiye sahip olan antihistaminik seçilmelidir.
Ürtiker tedavisinde son yıllarda yapılan önemli araştırmalar ve buluşlar nelerdir?
Ürtiker hastalarının büyük bir kısmı, standart antihistaminik tedaviler ve diyetle şifa bulurken, küçük ama önemli bir grup bu tedavilere dirençli olabiliyor. Son yıllarda geliştirilen, yan etki profili düşük ikinci kuşak antihistaminikler önemli etkinliğe sahiptir. Halen, tüm histaminin kaşıntıyı tetikleyen alıcılarına etki edebilen ilaçlar araştırma safhasındadır. Ürtiker tedavisinde son yıllarda bulunan en önemli gelişmelerden biri de anti-IgE tedavisinin bulunmasıdır. Halen, birçok ilaç için (anti-TNF, dapson, dupilumab vb.) ürtikerde etkinlik araştırması yapılmaktadır.
Gelecekte ürtiker tedavisinde hangi yeniliklerin öne çıkmasını bekliyorsunuz?
Gelecekte ürtiker tedavisi ile ilgili olarak tüm ürtiker tiplerinde etkin, yan etkisi çok daha az, kısa sürede ürtikeri ortadan kaldırabilecek tedavilerin bulunabileceğini umut ediyor tüm ürtiker hastalarına acil şifalar diliyor, ürtiker günlerini kutluyorum.