Tıbbi sarfta Türkiye’nin en geniş ürün portföyüne sahip bir aile şirketi olan Çapa Medikal, yılların getirdiği deneyimiyle 250 kişilik ekibiyle Türk sağlık sistemi paydaşları için uygun ürünleri sunuyor. Alanlarının lider yerli ve yabancı firmalarının ürünlerini Türkiye genelindeki sağlık işletmeleriyle buluşturan Çapa Medikal, aynı zamanda bu alandaki yerli ürün kullanımına yönelik ülkemiz politikalarını desteklemek ve ihracat çeşitliliğini artırmak amacıyla Nextech markası altında üretim de gerçekleştirmekte; bununla birlikte iştirakleri arasında bulunan Honnes markasını da hastaneler ile buluşturmakta. Toplamda 30’un üzerinde markanın 4 bini aşkın ürününü sunan Çapa Medikal, bu zengin ürün portföyünü değişen ihtiyaçlar ve gelişen teknolojiye uygun olarak düzenli olarak zenginleştirmekte.
“Bölgesel bir güç haline gelmek istiyoruz”
Marmara Bölgesinde 200’den fazla özel hastane ile direkt çalıştıklarını, satışlarının yüzde 50’sinden fazlasını özel hastanelerin oluşturduğunu söyleyen Çapa Medikal Genel Müdürü Zekeriya Avşar, “Ürün portföyümüzü genişleterek tıbbi tedarikte bölgesel bir güç haline gelmek istiyoruz” dedi. 15 araç ile hastanelere günlük sevkiyat yaptıklarını belirten Avşar, “Bu araçların 5 tanesi her gün Anadolu Yakası’ndaki sevkiyatları yaptıktan sonra buradaki fabrikamıza giderek Honnes firmamızın ecza depolarına sevkiyatlarını gerçekleştirmekteler. Türkiye genelinde medikal alanda hastanelerle birebir ilişki kuran 30 satış temsilcimiz var. Ecza kanalında da Honnes’in 35 kişilik bir satış ekibi var. Bu satış ekiplerinin kullandıkları CRM programları ile müşterilerle ilgili aldığımız datalar entegre olarak erp programlarına geliyor. Nextech, Honnes ve Çapa Medikal SAP programını kullanıyor” diye konuştu. Özellikle güçlü oldukları özel hastane pazarında özel hastanelerin ortak tıbbi sarf deposu olma özelliğini taşıdıklarının altını çizen Zekeriya Avşar şöyle konuştu: “Bu sebepten dolayı hastanelerin stok gün sayılarını önemli miktarda düşürmüş oluyoruz. Bütün zincir hastaneler ile çalışmamız mevcut. Zincir hastanelerin tıbbi sarf ihtiyacının yüzde 50’sinden fazlasını Çapa Medikal olarak karşılıyoruz. Tıbbi sarfta Türkiye pazarının büyüklüğüne göre toplam sarftaki Pazar payımız yüzde 7. Pazar payımızı artırmayı hedefliyoruz. Şu andaki ürün grubumuz basit sarftan oluşuyor. Nitelikli sarf malzemelerini de ürün grubumuza ekleyerek Pazar payımızı artırmayı hedefliyoruz. Türkiye’de en geniş ürün portföyüne sahip olmamıza rağmen, bunu genişleterek bölgesel bir güç haline gelmek istiyoruz. Sadece Türkiye’de değil bölge ülkelerde de en yetkin firmalardan biri olmayı hedefliyoruz. Çapa Medikal modelini diğer ülkelere de yaymak istiyoruz. Bu ülkelerde ileride yatırım yapmak için projeler geliştiriyoruz.”
“DMO ve devletteki yenilikleri yakından takip ediyoruz”
“Kendi ürün portföyümüzde bulunan ürünlerde ise pazar payımız yüzde 15’in üzerinde” diyen Avşar, “Bunun sebebi; sattığımız ürünler için kendi kalite kriterlerimiz var. Belli kriterlerin altındaki ürünleri portföyümüze sokmuyoruz. İkincisi de hızlı sevkiyat yaptığımız için hastanelerin stok tutma gerekliliklerini düşürüyoruz. Bir sonraki amacımız da hastanelerin tıbbi sarf tedarik zincirini uçtan ucu yöneterek tüketilene kadar malzeme hareketlerini izlemek, hastanelerin stoksuz, tıbbi sarf stoğu olmadan, stoğu kendi üzerimizde tutarak ortak bir havuz olarak, ortak bir medikal depo desteğiyle tıbbi tedariğin yönetilmesi. Bunu hem özel de hem kamuda uygulamak istiyoruz. Bu projelerimizi hayata geçirmek için özellikle şehir hastaneleri bizim için bir fırsat olabilir. Özel hastaneler için uyguladığımız modeli şehir hastaneleri için uygulayabiliriz. Şu anda Kamudaki payımız yüzde 11 olmasına rağmen DMO vs. devletteki yenilikleri yakından takip ediyoruz. Burada önemli bir katkıda bulunacağımıza inanıyoruz. Özellikle DMO gibi projelerde bahsedilen 90 gün gibi vadelerin sektördeki firmalara güç katacağına, bunun hastanelere olumlu yönde geri döneceğini düşünüyoruz.
15 yıl önce SAP programı ile lot takibine başlamıştık. Ürün Takip Sistemi’ne alt yapımız hazırdı. Kendi ürünlerimizin lot takibini yapıyorduk. Bir ürünle ilgili problem yaşandığında ürünleri geri toplatıyorduk. Şu anda Class 3 ürünlerden Class 1 ve 2 ürünlere Mart’ta geçilmesinin çok erken olduğunu düşünüyoruz. Bunun yılsonuna kadar ertelenmesinin faydalı olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Honnes’in üretimleri
Honnes’deki üretimlerinden de bahseden Zekeriya Avşar şu bilgileri verdi: “Honnes Sağlık ve Endüstriyel Ürünleri A.Ş. tıbbi alanda kullanılan yapışkanlı sabitleme bantları ve hazır pansuman örtüleri ile elastik bandajlar, sargı bezleri, gazlı bezler gibi özellikle akut ve kronik yara bakımında ihtiyaç duyulan ürünleri üretmektedir. Bu alanda inovatif ürünler ile ilgili Ar-Ge çalışması yapıyoruz. Kinesiotape bantlar da üretmeye başladık. Şu an ilk ve tek yerli üreticiyiz. Esnek kumaş olduğu için üretimi biraz daha zor. Hem eczane kanalı hem de medikal kanalı için üzerinde çalıştığımız ürünler var. Yeni ürünler geliştirmeyi düşünüyoruz. Flaster dışında da başka alanlarda yatırımlar için şu anda fizibilite çalışmalarımız sürüyor. Özellikle yüksek teknolojili sarf malzemeler üzerine odaklanıyoruz. Projeyi olgunlaştırmak için fizibilite çalışmalarında önemli olan Türkiye’de üretilmeyen teknolojisi yüksek sarflardaki Pazar büyüklüğünü belirlemek. Bununla ilgili çok ciddi dünyada Çapa Medikal olarak bir repütasyonumuz var. Bu repütasyondan dolayı Avrupa’da veya Uzakdoğu’dan istenilen ürünü Türkiye’ye teknoloji know-how transferini yaptıracak iş ortaklarımız var. Bu bizim için zor bir şey değil. İş ortaklarımızla ortak bir yatırım ile Türkiye’de üretime girebiliriz. Bununla ilgili fizibilite çalışmalarını projelendirmeye başladık.”
“Firmalar şu anda nakit akışı problemi yaşıyor”
Firmaların şu anda nakit akışı problemi yaşadığını sözlerine ekleyen Avşar, Türkiye’deki firmalara eğer nakit akışı konusunda daha iyi iyileştirmeler olursa krize mahal vermeden işlerine devam edeceklerini anlattı. “Ülkemizde kaliteli ürünlerle kalitesiz ürünlerin çarpıştığını ifade eden Avşar şunları söyledi: “Kaliteli ürün getiren tedarikçiler fiyatsal olarak ve kârlılık olarak zor durumda kalıyor. Kalitesiz ürünler hastaneler tarafından tercih edilebiliyor. Kalitesiz ürünlerin piyasada dolaşmasına hiçbir şekilde izin verilmemesi gerekiyor. Ürünlerle ilgili kaliteyi ihlal eden firmalara çok ciddi cezalar uygulanmalı. Türkiye’deki muayene eldivenleri gerçekten istenilen medikal kalitede değil. Örneğin doğru eldivenin kullanılmaması hastanelerde ciddi enfeksiyon problemlerine yol açıyor. Hastanelerdeki enfeksiyon hekimlerinin bu satınalmalarda satınalma departmanlarına destek olmaları gerekiyor. Daha etkin rol oynamaları ve hastanede enfeksiyon açısından zaaf meydana getirecek ürünlerin satınalınmalarını engellemeleri gerekiyor.”
“Yerli ürünlere destek veriyoruz”
Ürün portföyleri içerisinde yerli ürünlere destek verdiklerine vurgu yapan Çapa Medikal Genel Müdürü Zekeriya Avşar şunları söyledi: “Çapa Medikal olarak en geniş ürün portföyüne sahibiz derken bunun sebeplerinden bir tanesi çok iyi dağıtım ve satış kanallarımız var. Sürekli olarak hastanelere satış yapmak isteyen kalite olarak da belli bir seviyede olan yerli firmalar bize geliyorlar. Onlara ciddi bir satış kanalı desteği sunuyoruz. Ürün portföyümüzün çoğunu yerli tedarikçiler oluşturuyor. Bu yerli tedarikçilerden aldığımız ürünlerin özel hastanelerde ciddi olarak penetrasyonunu sağlıyoruz. Yerli firmaların özel hastanelere girmeleri bizim gibi güçlü bir tedarikçi ile çalışmadan mümkün olmuyor. Bu anlamda onlara gerçekten pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Yerli üreticilerin ürünlerini ön plana çıkarıyoruz.”
Değer bazlı satın alma
Değer bazlı satın alma konusuna da değinen Avşar, “Değer bazlı satın almada iki tane kriterimiz var. Birincisi öncelikle birim fiyatın öncelik olmaması gerektiğini, birinci önceliğin kalite olduğunu düşünüyoruz. İkincisi ise; bizim en büyük sağlayacağımız değer bütün hastanelerin ortak bir medikal deposu olarak onlara ölçek ekonomisi sunmak. Bu sayede hastanelerin stok seviyelerini ciddi miktarda düşürmek. Hastanelerin stok maliyetlerini düşürerek nakit akışlarını iyileştirmek ve böylelikle birim fiyatın sağlayacağı avantajın ötesinde daha büyük bir avantaj sağlayarak onların kaliteli ve uygun fiyatlı ürünü almalarını sağlamak. Özel hastaneler kamuya göre daha kaliteli malzeme kullanıyor. Biz bunu kamuya da yaymak istiyoruz. Türkiye’deki 570 özel hastanenin 370’i ile sürekli çalışıyoruz. Fatura kesmediğimiz özel ve kamu hastanesi yoktur herhalde” diye konuştu.
Etkin bir tedarik zinciri
Hedeflerinin kamu veya özel hastane olsun oradaki tıbbi sarf tedarik sistemini yönetmek olduğunu kaydeden Zekeriya Avşar, “Etkin bir tedarik zinciriyle yöneterek hem hastanelere rekabet avantajı sağlamak, stok seviyelerini düşürmek, hem de ürünlerin tedariğini sağlayan firmalara katkıda bulunmak istiyoruz. Tıbbi malzemedeki en büyük problem miat problemi. Sonsuz bir stok bulunduramıyorsunuz. Bizimle çalışan hastanelerde miat problemi olacağını düşünmüyoruz. Çalıştığımız zincir hastanelerin bir tanesinde stok gün sayısını 50 günden 19 güne düşürdük. Bunu kamu hastanelerinde de yapabiliriz. Bazı ürünleri hastanelerin stoğunda tutmasına hiç gerek yok. Sadece ihtiyaç halinde hastanelere sevk ediyoruz bu ürünleri. Biz hastanelerin gerçekten ortak kullandığı ölçek ekonomisine getiren bir depo haline geliyoruz. Dünyada bizim modelimize benzer firmaları biliyoruz. Fakat bu tarz firmaların bulundukları ülkelerdeki koşulları Türkiye’dekine göre çok çok iyi. Bu firmaların Türkiye’deki koşullara ayak uyduracağını zannetmiyorum. Türkiye’deki medikal firmaların dışarıya açılacağını dünyada önemli işler yapacaklarına inanıyoruz. Türkiye’de gerçekten iyi ürünler üretiliyor ve kaliteli ürünler giderek de artıyor” şeklinde konuştu. Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi’ne yapıldığı ilk yıldan itibaren katıldıklarını ve kongrenin çok güçlü bir şekilde devam ettiğini de değinen Avşar sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk kongrede kamu çok ağırlıklıydı, son kongrede medikal firmalar ağırlıklıydı. Beşinci kongrede tüm paydaşlar bir araya gelerek daha güçlü bir kongre olacaktır diye düşünüyorum. Belki ilaç sektörünü, ilaç tedariğini de kongreye eklemek gerekiyor.”