T. Ufuk EREN
EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri
Geçtiğimiz 12 aylık dönemde sağlık hizmetlerinin sunulma biçiminde kayda değer değişimler yaşandığına, hasta ve doktorların uzaktan sağlık hizmetlerini destekleyen teknolojileri hızlı şekilde benimsediklerine şahit olduk. Önümüzdeki dönemde talebin bu yönde artarak devam edeceğini ve uzaktan sağlık hizmetlerinde daha kişiselleştirilmiş bir deneyim sunulacağını öngörüyoruz.
Netflix ve Amazon gibi dijital platformların günümüzde eğlence pazarını domine etmelerinin ana nedeni evlerde kişiselleştirilmiş bir medya deneyimini sunmaları. Çok çeşitli içeriğe erişim sağlamalarıyla birlikte izleyiciye ilgi alanları, tercihleri ve davranışlarını temel alan önerilerde bulunabiliyorlar. Bu tip hizmet kişiselleştirmeleri bankacılık, perakende ve seyahat gibi tüketicinin günlük aktivitelerinin her alanında da mümkün hale geldi.
Kişiselleştirilmiş hizmet
Elbette, verinin proaktif olarak kullanılması bu sektörlerin sundukları deneyimi iyileştirmelerinde kilit rol oynuyor. Bu anlamda gen bilimi, minyatür sensörler, 5G, blockchain ve yapay zekâ teknolojileri medikal ve hem klinik hem de klinik olmayan diğer verilerin bir araya getirilmesine ve bireylerin daha bilinçli sağlık kararları almalarına yardımcı olabilir. Sağlık sektöründe de daha kişiselleştirilmiş hizmet sunulmasına ve daha iyi sonuçlar alınmasına destek olabilir. Bu doğrultuda, 2027 yılına kadar dünya genelinde kişiselleştirilmiş ve önleyici sağlık hizmetleri sunacak 41 milyar adet sensör, nesnelerin interneti ve yapay zekâ cihazı olacağı öngörülüyor.
Sağlık hizmeti kuruluşlarının artan kişiselleştirilmiş hizmet beklentisini karşılayabilmek için sağlık hizmeti ekosistemini yeniden inşa etmeye ve iş birlikleri kurmaya yöneldiklerini görüyoruz. Bu yeni modelde veri paylaşımının merkezde olacağı ve verinin hastalıkların tedavisi ve önlenmesinde kullanılacağını şimdiden söyleyebiliriz. Bununla birlikte, hastanın sağlık hizmetine değil, hizmetin hastaya gideceği bir sağlık hizmeti modeli oluşacağını da göreceğiz.
Hasta verilerine erişim
İleri teknolojilerin şimdiden hastalar ve hizmetlerin bir araya getirilmesinde destekleyici olmaya başladığını gözlemliyoruz. Tele-sağlık, 2020 yılında Teladoc’un Livongo’yu 18,5 milyar dolara satın almasıyla birlikte hızla olgunlaşan bir sektör olma yolunda ilerliyor. Geçmiş dönemlerde kuruluşlar arasındaki yenilikçi iş birliklerinin farklı coğrafyalarda uygulanmasının zorlayıcı olabildiğine şahit olduk. Ancak bugün verinin farklı paydaşlar arasında paylaşılmasını sağlayan teknoloji platformlarının kullanıldığı bir modele doğru ilerliyoruz.
Günümüzde, kamusal sağlık sistemlerinde tutulan hasta düzeyindeki verilere erişim için hâlihazırda birden fazla yaklaşım araştırılıyor. Sağlık sistemlerinin, sağlık hizmeti kuruluşlarının veri kümelerini birbirine bağlamasına, birleştirmesine ve içgörüleri paylaşmasına erişim sağlaması pek çok açıdan ulusal düzeyde fayda sağlayabilir. Örneğin, Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Sistemi (NHS), 55 milyon hasta verisine erişim sağlanması halinde, operasyonel tasarruflar ve hastalıklarda daha iyi sonuçlar alınması yoluyla tahmini olarak 4,6 milyar sterlin gelir sağlayabilir.
Veri güvenliği
Gizlilik ve veri güvenliği düzenlemeleri sağlık sistemleri ve yaşam bilimleri şirketleri arasındaki veri paylaşımını sınırlarken, veri erişimi için güvenli alanlar yaratılması ve üçüncü taraf veri sağlayıcıları aracılarıyla güvenilir araştırma ortamları oluşturulması gibi çözümler üzerinde çalışılabilir. Sonuç olarak, sağlık sektöründe veri, hastalıkların tedavisi ve önlenmesinde en önemli değer haline geldi. Hastalıkları önleme ve tedavi etme kabiliyeti veriden sağlanan değerle doğrudan ilişkili. Sağlık sektöründe verinin işlenmesinde farklı iş birliklerinin kurulacağı ve yeni düzenlemelerin getirileceği bir gelecek bizi bekliyor.