Doğsan Tıbbi Malzeme Sanayi A.Ş., Genel Müdür Yardımcısı Çağan Karal ve Doğsan Tıbbi Malzeme Sanayi A.Ş. Satış ve Pazarlama Müdürü Egemen Köse ile bir söyleşi gerçekleştirdik:
50 yılı yakın bir süredir sütür üretiyorsunuz. Firmanız, fabrikanız ve teknolojik altyapınız ile ilgili neler söylersiniz?
Çağan Karal: Doğsan Türkiye’nin ilk, Dünya’nın da 7. ameliyat ipliği fabrikası olarak 1970 yılında faaliyete başladı. Önümüzdeki yıl inşallah 50.yılımızı kutlayacağız. Bu sektörde; Türkiye gibi zorlu koşulların hiç eksik olmadığı bir ülkede; 50 yıl kesintisiz üretim yapmak çok az firmaya nasip olmuştur. Üretimin her aşamasında, dünyadaki ameliyat ipliği üretimi için geliştirilen teknolojiyi takip ediyoruz. Temiz odalardaki üretim hattımızda, valide makine ve robot parkurumuz mevcut. Güncel standartlara uygun gelişmiş laboratuvarlarımızda; özel geliştirilmiş ölçüm cihazlarında, ipliklerimiz ve iğnelerimizle ilgili performans testlerini yapıyoruz. Üretim, kalite, satış ve pazarlama süreçlerini etkin bir şekilde yürütmek için 2013 yılından itibaren firmamız için özel geliştirilen raporlarla SAP ERP Programını kullanıyoruz.
Yılda ne kadarlık bir üretim gerçekleştiriyorsunuz? Doğsan ürünlerinin kalitesinden ve iç piyasadaki durumundan biraz bahseder misiniz? Sizi rakiplerinizden ayıran özellikler neler?
Egemen Köse: 2018 yılında Türkiye’de 12 milyondan fazla ürünümüz kullanıldı. Yılda 20 milyondan fazla ürün üretebilme kapasitesine sahibiz. Tüm ekibimiz insan sağlığı için son derece kritik önem taşıyan bir ürün üretmenin bilincinde ve vicdani sorumluluğunu taşıyor. Kaliteden ve dürüstlükten asla ödün vermiyoruz ve bunun da ödülünü alıyoruz. İç piyasada hacim bazında pazar lideriyiz. Cerrahlarımızla dirsek temasında olmaya ve onların isteklerini anlamaya özen gösteriyoruz. Yeni gelişen cerrahi tekniklere uygun özel sütürler üreterek cerrahi operasyonların başarısına biz de katkı sağlamaya çalışıyoruz. 2019 yılında piyasaya yeni birkaç ürünümüzü çıkaracağız, yakın zamanda pazarlama faaliyetlerimiz başlayacak.
Hangi ülkelere daha çok ihracat yapıyorsunuz?
Egemen Köse: İhracat yaptığımız ülke sayısı 40’ı geçti. Almanya, Vietnam, Bulgaristan, Türki Cumhuriyetler, Bosna Hersek, Avustralya, Mısır, K.K.T.C., Libya Doğsan ipliklerini en iyi bilen ülkeler. 2019 yılında satışa başlayacağımız yeni pazarlarımız da var. Türk menşeli bir ürünü dış pazarlara satabilmek ülkemiz adına çok gurur verici ve inanılmaz keyifli. Ekim 2018’de Nijerya’da Medic West fuarına ve Kasım 2018’de de Düsseldorf’da dünyanın en büyük tıp fuarı Medica’ya katıldık ve her iki fuarda da yoğun ilgi gördük. Genel olarak baktığımızda çok kaliteli üretim yapan tıbbi cihaz üreticileri mevcut artık ülkemizde. Ülkemizde tıbbi malzeme pazarının %90’i ithalata dayalı. Bu zorlu koşullarda yürek gerektirici bir iş yapan, cesur üreticilerin devlet tarafından daha çok desteklenmesi gerekiyor. Destekler artarsa; örneğin yabancı menşeli ürünlere kota konursa, daha çok ürün ülkemizde üretilebilir hale gelir ve istihdam oranı arttırılabilir.
2018 yılının ortasında yaşanan kur şoku ve döviz dalgalanmaları sizi nasıl etkiledi? Tüm sektörün sıkıntısı olan ödeme vadeleri ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Çağan Karal: Maalesef o dönemde yaşanan kur şoku tüm üretici ve ithalatçılarda olduğu gibi; bizi de ciddi anlamda etkiledi. Kurlarda yaşanan ciddi yükseliş üretim maliyetlerimizi doğrudan etkiliyor. Doğsan olarak yıllardır yıllık maliyet artışlarımıza paralel olarak sene de bir kez fiyat revizyonu yapıyorduk ancak 2018 yılında ilk kez fiyatlarımızı 3 kere güncellemek durumunda kaldık. Sonrasında dövizde bir düşüş yaşanmış olsa da; dalgalanmaların çok fazla olması planlama yapmamızı imkânsız hale getirdi. Bunun yanında uzayan ödeme vadeleri üzerimizdeki kur riskini daha da fazla arttırıyor. İhalelere fiyat verirken en iyi ihtimalle 1 yıl boyunca geçerli olacak şekilde fiyat veriyoruz. İhale değerlendirme aşaması, sözleşmeye davet ve teslimatlar derken üzerine de 8-9 aylık ödeme vadelerinde tahsilat olunca; 2 yıla yakın bir süre bugün verdiğiniz fiyatların riskine katlanmak zorundasınız. Sözleşme sürelerinin kısaltılması ve maliyet artışlarına bağlı olarak fiyat güncellenmesinin önünün açılması sektörün geleceği açısından çok önemli. 4-5 seneyi ulaşan vadelerle var olmaya, kalitemizden ödün vermemeye, sunduğumuz hizmeti aksatmamaya çalışıyoruz. Döviz krizi yaşandığında hastanelerimize malzeme vermeyi durdurmadık. Bu ülke hepimizin. Vatanı terk etmeyeceğimize göre aynı gemide olmaya mecburuz. Hükümetin, kurumların bizlere sahip çıkması ve bu sistemin düzeltilmesi lazım.
Ülkemizin krizi aşmasının en önemli yolunun yerli üretimi arttırmak olduğu konusunda herkes hem fikir. Yerli Üreticiler olarak yeterince destek alabiliyor musunuz?
Çağan Karal: Kesinlikle biz de aynı düşünceleri paylaşıyoruz. Cari açığı azaltmanın en önemli yolu; ihracatımızı arttırmaktan geçiyor. Bu nedenle biz de yıllardır ihracat payımızı arttırarak ülke ekonomisine destek olabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yerli üreticilere desteklerin ve teşviklerin arttırılması son dönemlerin en önemli gündem maddesini oluşturuyor. Özellikle ihalelerde %15 yerli fiyat avantajı getirilmesi çok önemli bir gelişme oldu. Bu fiyat avantajının özel hastane alımlarında da sağlanması faydalı olacaktır. Örneğin; yerli malı kullanan bir özel hastane SGK’dan %15 daha fazla ödeme alabilir. Bunun yanında yerli üreticilere alım garantisi verilebilir. Yıllık ihtiyaçlar hesaplanarak bu ihtiyaçların %30’unun yerli üreticilerden alınması geri kalanı için de yerli üreticiler dahil tüm firmaların katılabileceği bir alım yapılması sağlanabilir. Bu sayede yerli üreticiler de “ürettiğim malı nereye satacağım, nasıl satacağım” korkusundan kurtulmuş olur.
Sağlık Market ve ÜTS uygulamasını biraz değerlendirebilir misiniz? Sağlık Market’e ürün verebildiniz mi? ÜTS tam olarak istenilen şekilde yürüyor mu?
Egemen Köse: Sağlık Market’deki belirsizlikler devam ediyor. Ürünler sisteme parça parça dahil ediliyor. Henüz bizim ürünlerimiz sisteme dahil olmadı ancak süreci biz de yakından takip ediyoruz. Özellikle de çözüm ortaklarımızın bu sistemde mağdur olmamaları konusunda gerekli mercilere taleplerimizi iletiyoruz. ÜTS artık ciddi anlamda işlemeye başladı. İlk günden bu yana sisteme dahil olarak gerekli bildirimleri sistem üzerinden yapıyoruz. Ancak buradaki en önemli sorun Devlet Hastaneleri’nin sisteme tam olarak adapte olamamaları. Bildirimlerin yapılması, ürün değişim talepleri gibi konularda aksaklıklar yaşanıyor. Bu sıkıntıların ve belirsizliklerin de en kısa zamanda çözülmesi herkesin yararına olacaktır.
Tıp kongreleri, kurslar ve hem iç hem dışarıdaki fuarlara katılıyorsunuz. 2019’da katılacağınız etkinler var mı?
Egemen Köse: Kalp Damar Cerrahisi, Plastik ve Estetik Cerrahi, Genel Cerrahi, KBB, Jinekoloji, Ağız ve Çene Cerrahisi, alanlarında düzenlenecek 30’a yakın organizasyona katılım sağlayacağız. Bizler için bu kongreler cerrahlarla, hemşirelerle bir arada olmak ve onların deneyimlerini öğrenmek, paylaşmak için çok değerli fırsatlar. 10 senedir Türk Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Derneği’nin düzenlediği Uzman Araştırma Yarışması’nda Klinik ve Deneysel kategorilerinde, değerli uzmanlarımıza Doğsan Bilim Ödülü veriyoruz. Bizim önceliğimiz eğitim ve bilime katkı. Türk Cerrahi Derneği’nin Temel Cerrahi ve Rekonstrüktif Mikrocerrahi Derneği’nin Temel Mikrocerrahi hands-on kurslarının da sponsoruyuz.
Bu arada çalışanlarınızın yüzde 95’i kadın. Kadınlar daha mı başarılı bu işte?
Çağan Karal: Firmamız 1970 yılında Trabzon’da kurulurken ilk amaçlanan; yöre kadınlarına istihdam yaratmakmış. Biz de bu misyonumuza bağlı kalmaya özen gösterdik. İyi ki de öyle yapmışız. Pozitif ayrımcılık olacak ama; kadınlar işlerinde son derece titiz, dikkatli ve özenliler. Bizim gibi hijyenik üretim yapan bir üretim tesisinde; kadınların titizliği ve el becerileri daha da önem kazanıyor. Kadın yöneticilerimiz de hırslı ve prensipli olduklarından başarılılar.
Yıllardır sosyal sorumluluk projelerine de büyük önem veriyorsunuz. 2019’da ne gibi çalışmalarınız olacak?
Çağan Karal: Doğsan çalışanları sosyal sorumluluk projelerinde yer almayı çok seviyor. Bu kış Diyarbakır Silvan İlçesi’nde bir ilkokulundaki miniklerimize bot; Van, Ağrı, Iğdır ve Manisa illerindeki okullara da kırtasiye yardımında bulunduk. Türk Eğitim Vakfı Trabzon şubesi ile de Doğsan işbirliği her sene olduğu gibi 2019 yılında da bağış bazında devam ediyor. Doğsan eğitime destek faaliyetlerinin yanı sıra, su altındaki canlılar için de son derece duyarlı çalışmalara destek vermeye devam ediyor. Marmara Denizi’ndeki Adamer mercan nakil projesinden sonra, bu sene de Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği (ADYSK) Hayalet Ağları temizleme projesine sponsor oldu. Sentetik ağların deniz dibinde onlarca yıl kalması yüzünden hem deniz canlılarının yuvalarının kovukları kapanmakta hem de üreme alanları tehdit altında kalmakta, yüzbinlerce deniz canlısı ölmektedir.
Özellikle MDR üreticilerin ana gündemini oluşturuyor. MDR ile ilgili düşüncelerinizi ve devletin bu sürece yapabileceği olası katkılarla ilgili neler düşünüyorsunuz?
Egemen Köse: 2020 Mayıs ayından itibaren Tıbbi Cihaz Direktifi yerine Tıbbi Cihazlar Regülasyonu devreye girecek. Mevcut kalite sistem ve ürün belgelendirme prosedürlerine üreticiler için ciddi anlamda ekstra yükümlülükler geliyor. İnsan sağlığı adına işini bilinçli yapan üreticiler için kendilerini geliştirmek adına olumlu gelişmeler. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’na da çok iş düşüyor. Bu kanuna hazırlıklı olmaları, tıbbi cihaz üreticilerini özellikle belgelendirme ve klinik çalışmalarda desteklemeleri gerekiyor. Bir güç birliği oluşturulması gerekiyor ki; hem mevcut üretimler devam etsin hem de yeni ürünleri belgelendirip, hem iç hem de dış pazarlarda satabilelim.